Bursa'da Erzurum Palandöken Derneği ziyaretinde konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, batının Türkiye'deki seçimlere müdahil olmak istediğini hatırlatarak Cumhur İttifakı'ndaki partilerin düşüncelerinde farklılıklar olsa da dışarıdan gelen tehditlere karşı yumruk gibi olduklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri için Bursa'da bir dizi ziyaretlerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Erzurum Palandöken Derneği'nde Erzurumlu hemşerilerle bir araya geldi.


Ziyarette konuşan Yapıcıoğlu, seçimlerin dışardan birilerinin dürtüklemesi, tuzakları ya da tehditleri ile şekillenmemesi gerektiğini vurguladı.

"Bu millet kendi iradesini kimseye teslim edilmeyeceğini göstermeli"



Yapıcıoğlu, "Bizim kendimize ait bir irademiz yok mu? Biz kendi kendimizi idare etmekten aciz miyiz? Kendi yöneticimizi seçmekten aciz miyiz? Gitsinler kendilerini oylasınlar, onların memleketinde sandık kurulduğunda; sandığa giden insanların oranı yüzde 40-50'lerdedir en fazla, yüzde 80'leri göremezler. Buna rağmen sanki onlarda her şey güllük gülistanlık, onlarda vatandaş kendisi istediğini seçiyor istemediğini bertaraf ediyor; burada da sanki 3-5 kişi yöneticinin kim olduğuna karar veriyor. Hayır, öyle değil, çıkarsın onlarda yüzde 80 küsur 90'a yakın katılım oranını görelim. Dolayısıyla diyoruz ki; bu millet kendi iradesini kimseye teslim edilmeyeceğini göstermeli. Bu millet; başkasının dayatması ile parmak sallaması, tehdidi ile ya da yemlemesi ile bir yere gidecek değil. Birisi kapana bir peynir koyuyorsa o fare peyniri kendisine gıda olarak görür ama aslında kapanın içerisine çekilmek içindir. Biz fare değiliz, kimse bizi yemleyemez. Allah'ın izni ile bunu gösterelim." dedi.

"Bu memleketi kimin idare edeceğine bu millet karar verecek"



Yapıcıoğlu konuşmasının devamında, "Cumhur İttifakı'nın içerisindeki partilerin her konuda aynı düşünmediklerini ancak dışarıdan gelen bir tehdit gelmesi halinde farklılıkları bir kenara bırakarak tek yumruk olabileceklerini vurgulayan Yapıcıoğlu, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Küçük şeylerle uğraşamayız. Aramızdaki farklılıkları kavga veya düşmanlık sebebi yapamayız. Bu vatan hepimizin, bayrak hepimizin öyleyse birlikte sahip çıkacağız. Bu seçimde aslında bir yönüyle sahip çıkma seçimidir. Diğerleri bir zayıflık görürse ki bize göre eğer iktidar değişikliği olursa, özellikle bu sistemde parlamentonun çoğunluğu bir taraftayken öbür tarafta zayıf bir koalisyon ve birbirine benzemeyen partilerin biz birlikte yöneteceğiz ve oy birliği ile yöneteceğiz sözünden dolayı siyasi kriz çıkma ihtimali çok çok yüksektir. Siyasi kriz çıkarsa arkasından ekonomik krizde gelir ve Türkiye kendi etrafında yanan bu ateş çemberinin içerisinde düşer ya da kendi kabuğuna çekilir.

Kendi burnunun dibindeki menfaatleri bile savunamayacak pozisyona düşer. Bu durumdan hepimiz birlikte zarar görürüz. Şu anda bizi birbirimize karşı kışkırtanlarında gayesi budur. Bizi birbirimize düşmanmış gibi ya da ihanet içerisindeymiş gibi birilerimizi karalayıp maksat birbirimize fitne düşürmek. İnşallah biz onlara prim vermeyeceğiz. Bütün kardeşlerimize bunu söylüyoruz; gücünüzü toplayın, azminizi bileyin, kararınızı ortaya koyun. Pazar günü bir daha sandığa güçlü bir şekilde gidin ve herkesin duyabileceği şekilde deyin ki; bu memleketi kimin idare edeceğine bu millet karar verecek. Amerika, Fransa, İngiltere, Almanya, Kandil, Pensilvanya buna karar veremez. Hepsine birden hadi oradan diyeceğiz." (İLKH