Rehber TV'de Gazeteci Olcay Ersoy'un sunduğu "Rehber'de Gündem" programının canlı yayın konuğu olan Yılmaz, seçim gündemine ilişkin soruları yanıtladı.

28 Mayıs'ta (yarın) gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçiminin önemine vurgu yapan Yılmaz, halka sandığa gidip oy kullanma çağrısında bulundu.

Rehavete kapılmama çağrısında bulunan Yılmaz, Millet İttifakı'nın herhangi bir iddiasının kalmadığının altını çizdi.

"Erdoğan, açık ara kazanacak"

Yılmaz, "Gitmesem de olur gibi bir algıya düşülmezse, o zaman açık ara kazanacağını bekliyorum. Bu seçimde, seçmenini sandığa götürebilen kazanacak. Seçmenini sandığa götüren sandıkta tercihini yaptırabilen kazanır. Sayın Erdoğan'a oy veren seçmenin, Cumhur İttifakı seçmenlerinin ve karşı aday olan Kılıçdaroğlu'nun gelmesini istemeyen, onun yanlışlıkla da olsa Cumhurbaşkanı olma ihtimalini düşünmek istemeyen seçmenin, mutlaka sandığa gidip oyunu kullanması gerekiyor. İnşallah gidip kullandığı takdirde de açık ara bir fark çıkabilir. Ben bunu bekliyorum." dedi.

"Millet İttifakı'nın herhangi bir iddiası kalmadı"

Millet İttifakı'nın iddiasının kalmadığının altını çizen Yılmaz, "Millet İttifakı zaten çöktü. İddiası kalmadı artık. İddiası olmayan, hayalleri ya da topluma verecek bir vaadi kalmayanların hikayesi de kalmadı. Temel motivasyonları neydi? Altılı Masa ilk kurulduğunda 'Biz Parlamenter Sisteme dönüş yapacağız.' dediler. Peki, mevcut şartlarda Parlamenter Sisteme dönüş yapabilecekler mi? Yok. Niye? Çünkü Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı'nda. Hatta Millet İttifakı'nın içerisinde de onlarla aynı düşünmeyen ve şu an parlamentoda olan diğer partilerden milletvekilleri var. Parlamenter Sisteme dönüş macerası bittikten sonra bugün de baktım halen bileşenlerden bir tanesi açıklama yapmış. Bir bileşen lideri diyor ki 'Biz Parlamenter Sisteme dönüş için işte sizden destek istiyoruz.' Ya Parlamenter Sistem mi kaldı? Bu saatten sonra sen dönüş yapamazsın. Meclis çoğunluğu ortada. Yani hikâyesi kalmadı." diye konuştu.

"HDP, kendi seçmeninin aklıyla dalga geçiyor"

"Ümit Özdağ ile yapılan protokol altılı masanın ortak mutabakat metnine aykırıdır." diyen Yılmaz, şunları söyledi:

"HDP ile yapılan resmi olmayan sözlü protokol var. HDP de diyor ki; 'Arkadaş sen ona bakma, Kılıçdaroğlu ona yazılı senet verdi, senedi imzaladı, ama bize de söz vermişti.' Yani sözlü bir sözü vardır. Yani 'Siz yazılıya değil, sözlü söylenene güvenin.' Kendi seçmeninin aklıyla dalga geçiyor. Kılıçdaroğlu söz verdi, kesin o sözleri tutacaktır. Evet soruyorum. Kılıçdaroğlu bugüne kadar veya CHP'liler bugüne kadar verdikleri hangi sözde durdular? CHP'nin belediyeleri ortada, verdikleri hangi sözde durdular? Kılıçdaroğlu da bugüne kadar verdiği hangi sözde durmuş? Hele bunu bir söylesinler, bir göstersinler. Demek ki yok. Sadece sözlü olan bir beyan vardır ve Kürt seçmenin, özellikle HDP, kendi seçmeninin aklıyla dalga geçiyor. Hepsinin patronu birdir. Aynı patronun farklı kulvarlarda çalışan taşeronlarıdır bunlar. Benim gördüğüm bu. Hepsinin sahibi, patronu aynı merkezdir. Her birine farklı roller verilmiş ve ihtiyaç duyduğu anda da diyor ki 'arkadaş hepiniz geleceksiniz, birlikte çalışacaksınız.' Farklı iş yerlerinde çalıştırdığı bu elemanlarını, 'şu an gelip, şu ortak alanda benim şu işimde çalışacaksınız ve hiçbir itiraz hakkı yok' diye emrediyor. Patron Amerika'dır. Emperyalist Amerika, İngiltere, Avrupa." ifadesini kullandı.

"Hepsinin ortak noktası Erdoğan'ın gitmesidir"

Hepsinin ortak gayesinin Erdoğan'ın gitmesi olduğuna dikkat çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Parlamenter Sisteme dönüş hikayeydi. O işin bahanesiydi. Hepsinin tek bir hikayesi ya da tek bir gayesi var. O da Erdoğan. Amerika Erdoğan'ın gitmesini istiyor. Niye? Erdoğan'ı istediği gibi kullanamıyor. İtirazları ve çıkışları var. Memleketin faydasına olmayan şeylerde itiraz edebiliyor, pazarlık yapabiliyor. Onlar da kendileriyle masaya oturup pazarlık yapabilecek bir lider istemiyorlar. Niye? Çünkü bu devletlerin sömürü üzerine kurulan bir düzenleri var. Bunlar sömürgeci. İngiltere'nin, Avrpa'nın, Amerika'nın sömürge tarihi herkesin malumu. Amerika ve İngiltere halen dünyanın en fazla sömürgesine sahip olan ülkelerin başında geliyor. Afrika'nın yarısı Fransa'nın sömürgesi. Afrika'da açlıktan, Fransa'daki ise tokluktan ölüyor. Çünkü oradaki zenginler memleketine götürüyor. Hemen hepsinin sömürge geçmişi var ve bu sömürgeciliklerini kaybetmek istemiyorlar. Türkiye'yi de sömürge ülkesi olarak görmek istiyorlar. Kendisine pazar olarak eski çer çöpünü satacağı ve Türkiye'nin zenginlik ham maddesini alıp ülkesine götüreceği bir ülke olarak görmekti ve böyle bir yönetimi başta görmek istiyor. Ama Erdoğan ve ekibinde bunu göremiyor. Fakat diğer tarafta (Kılıçdaroğlu) kaset kumpasıyla CHP'nin başına Genel Müdür yapılmış. Çünkü genel başkan olmak için sizin gerçekten hilesiz bir şekilde sandığa gidip seçimle kazanmanız lazım. Kaset kumpasıyla genel başkanlığı elde eden bir şahıs var. Bu şahsın önünü açmak için cumhurbaşkanlığı seçiminde kaset kumpasıyla, şantajla rakiplerini diskalifiye ettiriyorlar. Yetmedi, on binlerce insanın katilinden, ölümünden sorumlu olan cani bir örgütle aynı masa etrafında birleştirebiliyor onları. Normalde sorarsan, en büyük milliyetçi biziz, en büyük vatansever biziz diyecekler."

"Kılıçdaroğlu'nu destekleyin diye Kandil, HDP'ye çağrı yapıyor"

PKK'nin, Kılıçdaroğlu'na destek verilmesi için Yeşil Sol'a (HDP) çağrıda bulunduğunu belirten Yılmaz, bu çağrıları kameralar önünde alenen yaptıklarını söyledi.

Yılmaz, "PKK, Kandil, HDP'ye çağrı yapıyor, gidin Kılıçdaroğlu'nu destekleyin. Tüm açıklamalarını da kameraların önünde aleni olarak yapıyorlar. HDP'ye ve seçmenine talimat veriliyor. Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceksiniz diye talimat veriyor PKK. Cumhurbaşkanı adaylığında ona gideceksiniz. Kesinlikle Erdoğan'dan yana tavır takınmayacaksınız. Bunu ancak işveren bir araya getirebilir. Yani bu kadar çelişki varken ve bununla da şimdi bu insan çıkıp diyor ki 'Ben ülkeyi kurtaracağım, memleketin faydasına çalışacağım.' Vatandaş da bunu görüyor. Biz de görüyoruz." dedi.

"Zafer Partisi'nin örgütlü, teşkilatlı bir seçmen kitlesi yoktur"

"Zafer Partisi'nin de örgütlü, teşkilatlı bir seçmen kitlesi yoktur." diyen Yılmaz, "Tepkisel oylardır. Oluşturulan algı, yalan, dolan, iftiralar üzerine kurulan ve yürütülen bir seçim dönemi var. Ama bugün geldiği noktada bu seçmen artık onu takmıyor. Özellikle göçmen karşıtlığı, yabancı düşmanlığı, ırkçı söylemler şu an dünyada ve özellikle Avrupa'da revaçtadır ve bir zemin bulmuş. Zafer Partisi'nin yaptığı da bu zeminden istifade etmek ve o oyları toplamak. Yabancı düşmanlığı üzerinden bir oy devşirildi ama bunlar birbirini tanımayan, örgütlü olmayan insanlardır. Şu an bir tarafa gidince seçmen de sorgulayacak. 'Madem bu yanlıştı, niye bizi daha önce buna yönlendirmedin veyahut da eleştirdin.' Seçmen bunu sorgulayacak. Hatta bir kısım seçmen belki sandığa bile gitmeyecek. Ya da kızıp da biraz daha yani PKK ile mücadele eden Erdoğan'a verecek. PKK de Kandil de açık açık söylüyor; 'Cumhur İttifakı'na, Erdoğan'a verdiğiniz her oy bize sıkılan kurşundur. Eğer Erdoğan bu sefer de seçilirse, PKK olarak biz yok olacağız, imha olacağız. Her gün Kandil'in şeflerinden farklı bir kişi çıkıp bunu söylüyor. Şimdi gerçekten bunlar milliyetçiyse, terör karşıtıysa, PKK karşıtıysa, o zaman bu insanlar oraya gitmeyecektir. Belki PKK'yi yok edecek olan, PKK'nin tamamen imhasını ve ülke için bir sorun olmaktan çıkaracak olan Erdoğan'a gideceklerdir. O yüzden seçmen çantada keklik değil. Seçmen partinin işaret ettiği yere gitmeme ihtimali var. Özellikle Ümit Özdağ'ın başını çektiği grubun Erdoğan'a yönelme durumu kuvvetli ihtimaldir." ifadesini kullandı.

"HDP, iradesi elinde olmayan bir partidir"

HDP'nin içindeki çelişkiye de dikkat çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"HDP seçmeni için de aynı durum söz konusudur. HDP iradesi elinde olmayan bir partidir. Kandil'e bakıyor. Kandil ne derse, onu yapıyor. Şimdi bakıyor ki Kandil'in de iradesi elinde değil. O da Amerika'nın, Avrupa'nın taşeronu. Amerika ne derse, onu yapıyorlar. Kılıçdaroğlu'nu destekleme kararı ne HDP'nin kararıdır ne de Kandil'in kararıdır ne de seçmenin kararıdır. Direkt Amerika'nın vermiş olduğu karardır. 'Biz protokollere, şuna, buna bakmayız diyor. Tek bir şeyimiz var. Erdoğan'ın gitmesi.' diyorlar. Seçmenin aklıyla dalga geçmedir bu. Kendi seçmenine hakaret etmedir ve biz bu seçimde göreceğiz. HDP seçmeni hani diyorlar ya 'Biz bilinçli bir seçmeniz. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliriz.' Madem öyle. Göreceğiz. Yani koyun sürüsü mü? Yoksa iradesine sahip çıkan insanlar mıdır? Bunu göreceğiz. Önemli bir kısmı iradeleri sakat olunca artık düşünme kabiliyetini kaybetmiş ve Erdoğan düşmanlığı üzerinden o kadar nefret ile doldurulmuş ki HDP kendini inkâr etse bile, hatta Kürt varlığını inkâr etse ve Ümit Özdağ'ın söylemlerinin aynısını tekrarlasa bile yine gidip HDP'yi destekleyecek bir kitle oluşmuş. Ama HDP'nin kendileri için çalışmadığını, taşeronluk yaptığının farkına varan bir kitle de var. Halen umudu tamamen kesmeyenler de var."

"Kürt seçmeni bu çelişkileri görmeli"

Kürt seçmene seslenen Yılmaz, "Biz bu seçmene şunu söylüyoruz; daha ne zamana kadar kendinizi kullandıracaksınız? Ne zamana kadar bu insanlar sizin sırtınızda marjinal Türk solunu Meclis'e taşıyacak, Kürtlerin katili, Kürt meselesinin çıkışının ana kaynağı olan, Dersim'in, Zilan katliamlarının faili olan Kürt cellatlarını, CHP zihniyetini nasıl destekleyeceksiniz? Kürtlerin katili ve Kürtleri inkâr eden, asimile etmeye çalışan Zafer Partisi gibi bir partiyle nasıl ortaklık yapacaksınız, nasıl aynı şahsı destekleyeceksiniz? Üstelik kazanamayacağı da kesin olarak ortadayken, Meclis çoğunluğu ortadayken. Meclis çoğunluğu sorunu olmasa bile Millet İttifakı'nın ülkeyi yönetemeyeceği, ülkede kaos ve kargaşanın olacağı görülüyor. Bir direksiyonda yedi, sekiz kişi hatta on kişi varsa, o vasıta selametle yol alamaz. Böyle yönetilemez. Biri sağa kır diyecek, biri sola kır diyecek. Biri dur diyecek, öbürü geri vitese alalım, diğeri geri gidelim vs. Herkes bir şey söyleyecek. Yani şimdi burada siz kimi memnun edeceksiniz?" diye sordu.

"Millet İttifakı günü kurtarmak için HÜDA PAR'a saldırıyor"

Millet İttifakı'nın günü kurtarma adına HÜDA PAR'a saldırdığını belirten Yılmaz, şunları söyledi:

"Millet İttifakı'nın yaptığı şey günü kurtarmaktır. Belki yalan dolan üzerine bir şey yapabilir miyiz? Hani dediler ya 'Biz dilimizi sertleştireceğiz.' Bakıyorum iktidarın icraatlarını eleştirmeyle ilgili sertlik yok. Meğerse 'Yalan, dolan ve iftirada daha ileri gideceğiz' demek istiyorlarmış, kararları buymuş. Varsa yoksa HÜDA PAR. HÜDA PAR'a saldırıyorlar. Demek ki mesele HÜDA PAR'mış. Yani 'Muhalefetimizi sertleştireceğiz' derken demek ki 'Biz HÜDA PAR'a saldıracağız ve bunun üzerinden Erdoğan'ı yıpratmaya çalışacağız' tüm bildikleri buymuş. Biz 14 Mayıs öncesi de sahadaydık. Her tarafta çalıştık. Hatta şunu diyebilirim. Cumhur İttifakı'nın ve Millet İttifakı'nın gitmediği alanlara, yerlere de gittik. Hiçbiri Avrupa'ya gitmedi. Hiçbiri gidip de Avrupa'da çalışma yapmadı. Ben ve Genel Başkan Yardımcımız Abdurrahman Cevher Bey birlikte Ramazan ayının son haftasında gittik ve Ramazan Bayramı'nı da orada geçirdik. Bayram sonrası döndük. Diğer partilerin genel başkanları, genel başkan yardımcıları, il yöneticileri, milletvekilleri bayramı belki eşleriyle çocuklarıyla beraber evlerinde geçirirken, biz Avrupa'da sahadaydık, gurbetçilerimizle birlikteydik. Avrupa'da 3,5 milyona yakın bir seçmen kitlesi var. Sadece Almanya'da 1 milyon 800 bin seçmen var. Gittiğimiz şehirlerde herkese dokunmaya çalıştık. Daha önce hangi partiye oy verdiğine bakmaksızın hepsine gittik. Bizim bu ziyaretlerimizin etkisiyle sandığa gitmenin önemini onlara aktarmamızla 14 Mayıs'ta sandığa gitme oranı ilk defa yüzde 50'nin üzerine çıktı ve bu ilginin faydasını da gördük."

"Avrupa'da seçim çalışması yapan tek partiyiz"

"Bu seçim AK Parti ile CHP arasında değil, HÜDA PAR ile CHP zihniyeti arasındadır." diyen Yılmaz, HÜDA PAR'ın şu anda yüzyılın yanlışlarını dile getirdiğini belirtti.

Seçmenin HÜDA PAR' a güvendiğinin altını çizen Yılmaz, "HÜDA PAR, 'Ben bunları Meclis'te dile getireceğim, bu yüzyılın yanlışlarını, CHP'nin bütün yanlış uygulamalarının kaldırılması, ret, inkâr asimilasyon politikalarının bitmesini sağlayacağım.' diyor. Yani CHP'nin gerçek yüzünü ortaya çıkarıyor. HÜDA PAR'ın Meclis'te olması ve Meclis kürsüsünden bunun dile getirilmesi onları çılgına çeviren, bu şekilde topyekûn saldırıya geçmelerinin sebebi de budur. Dertleri AK Parti'den çok Erdoğan'ı yeniden Başkan yapacak olan, bunun için çalışan ve AK Parti küskünlerini tekrar küsmekten vazgeçirip Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek verme noktasına getiren HÜDA PAR iledir. Seçmen HÜDA PAR'a güveniyor, HÜDA PAR'ın bu konudaki çalışmasına güveniyor. 'Eğer siz sandığa gidin diyorsanız, siz Erdoğan'a bir şans daha veriyorsanız, biz de vereceğiz.' diyor. Biz de bu noktada Erdoğan'a bir şans daha veriyoruz, bir dönem daha en azından bu memleketin başında kalması lazım diyoruz. Erdoğan'ın karşısına çıkacak olan insanın Erdoğan'dan daha iyi birisi olması lazımdır ki bu da Kılıçdaroğlu değil ve olamaz. Vatandaş da bunu görüyor. HÜDA PAR'ın bu kefaletine güvenip geliyor. HÜDA PAR'a düşmanlık yapanlar da bunu görüyor." diye konuştu. (İLKHA)