İnsanoğlu hayatı boyunca iki çeşit lisan ile çevresiyle iletişim kurmaya çalışır. Bu iki çeşit lisan da insanoğlunun içinde bulunduğu duruma göre işleve girer. Çünkü insanoğlu içinde bulunduğu olumlu ve olumsuz durumları sadece diliyle ifade eden bir varlık değildir. Bunun yanında Allah’ın insanoğluna bahşettiği ve insanın içinde bulunduğu vaziyeti dil uzvunu kullanmadan ifade etmeye yarayan lisan-ı hal yani vaziyet dili de vardır. Bu iki iletişim yöntemini gerektiği gibi kullanabilmek çok önemli bir husustur. İnsanoğlu duygu ve düşüncelerini her zaman lisan-ı kal(dil organı kullanılarak yapılan iletişim) denilen iletişim yöntemiyle yapmaz, yapamaz. Çünkü dil uzvunun da kendine göre bir kullanım alanı olduğu gibi vaziyet dilinin de kendine göre bir kullanım alanı vardır. Lisan-ı hal yöntemi Allah’ın kullarına önemli bir nimeti olup peygamber efendimizin de kullandığı bir yöntemdir. Nitekim sahabe-i kiram peygamber efendimize bazı sorular sorduklarında Peygamber efendimiz bu sorulara dil uzvunu kullamadan lisan- hal ile yani vaziyet diliyle cevap vermiştir. Bilindiği üzere peygamber efendimiz umre yapmak üzere mekkeye gittiğinde müşrikler umre yapmalarına karşı çıkmış ve kabeyi ziyaret edememişlerdi. Bunun üzerine peygamber efendimiz sahabelere kurbanlarını kesmelerini söylemişti. Ama sahabe bunu yapmamıştı. Bunun üzerine Hz. Aişe validemiz;’’ Yay Resulallah siz kurbanınızı keserseniz onlar da keser ’’ dedi. Daha sonra peygamber efendimiz kurbanını kesti ve hemen ardından sahabeler de kurbanlarını kestiler. Bu da gösteriyor ki lisan-ı hal, lisan-ı kal’den daha tesirlidir. İnsanoğlunun çevresi tarafından itibar kazanması, güvenilir ve sevilen bir şahsiyet haline gelmesi için bu iki lisanı ölçülü ve uyumlu bir şekilde kullanması gerekir. Kişi konuşmalarında güzel ve faydalı şeyler konuşup davranışlarında bu söylediklerinin tersini yaparsa itabarı artmaz aksine azalır. Çünkü söylem ve uygulamaları bir biriyle çelişen kişi itibarını baltalamış olur. Dolasıyla güzel ve faydalı şeyleri konuşmak bir nebze kolay olsa da bunu lisan-ı hal ile göstermek işin en hassas boyutu hatta asıl boyutudur. Lisan-ı hal ile söyledikleri güzel ve faydalı şeyleri hayatında da gösterenler örnek alınmaya layık insanlardır. Bu sebeple özellikle günümüz müslümanları lisan-ı hal ve lisan-ı kal uyumuna ciddi bir önem vermelidir. Çünkü art niyetli insanlar lisan-ı hal ve lisan-ı kal uyumunu ihmal eden Müslümanları hedeflerine alıp bununla islam’a leke vurmaya çalışıyorlar. Bu kozu onların eline vermemeye gayret etmeliyiz. Bunun için de İslam-i kimliğiyle ön plana çıkan hocalar, yazarlar veya yöneticiler çok dikkatli olmalıdır. Lisan-ı hal ve lisan-ı kal ile örnek olanlara selam olsun.