Abdullah bin selam
Medine'de ikamet eden Yahudi asıllı bir bilgindi.Yahudiler içerisinde sevilen
sayılan ilmine itibar edilen biriydi. öyle ki tevrat'tan hüküm almak isteyenler
kendisine başvururdu. işte bu Abdullah bin selam Hz Peygamberimiz(sa) Medine'ye
hicret ettikten sonra hakikat ehli bir insan olduğu için Müslüman olmaya karar
verir ki o zaman yaşı altmışı bulmuş biridir. Bu zamanın hepsini lanetli Yahudi
kavminin arasında geçirdiği için onların karakterini çok iyi bilmekteydi.
Durumu Hazreti Peygamberimize(sa) bildirir ve Hz Peygamberimiz bu duruma çok
sevinir çünkü uzun süredir Müslüman olmaları için tebliğde bulunmuş fakat bir
türlü inatçılıklarını kıramamış ehli kitap olup hakikati bilmelerine rağmen,
batılda kalmaya devam etmişlerdi.
Ama bu sefer durum
farklı gözüküyordu kendi içlerinden ilmiyle amil güvenilir bir şahsın olumlu
şehadet olacaktı ki normal insanların ikna olmaktan başka seçenekleri olmasa
gerekti. Fakat Abdullah bin selam Yahudilerin tiynetini iyi bildiği için, Hz
Peygamberimizi uyarır ve şöyle der; ya Resulullah kavmimi benden daha iyi tanıyan
kimse yoktur ben şimdi karşılarına çıkar da Müslüman olduğumu, hakikatİn
tarafını seçtiğimi söylersem bana iftira ederler onun için siz Yahudilerin
temsilcilerini buraya toplayın beni de yan odaya koyun ve onları tekrar İslam'a
davet edin her zamanki gibi gene kabul etmeyeceklerdir. Siz o anda benim onların nazarındaki kıymet ve değerimi sorup
olumlu cevap alacaksınız daha sonra ben odadan çıkar ve şehadet getiririm .Hazreti Peygamberimiz aynen öyle yapar, Yahudiler
yine kendilerinin doğru olduğu iddiasını sürdürünce, peygamber efendimiz
Abdullah bin selam Müslüman olursa siz de müslüman olurmusunuz deyince, dünyaya
tabiri yerindeyse at gözlüğü ile bakıp kendilerini hakikatin merkezine
koydukları için, yanılmalarının yenilmelerinin mümkün olmadığını düşünüp büyük bir özgüvenle şöyle cevap verdiler,
elbette eğer Abdullah bin selam Müslüman olursa bizler de oluruz dediler; bu
iddialı sözlerini duyunca yan odadan çıkar Yahudilerin şaşkın bakışları
arasında şehadet kelimesini getirir.Abdullah bin selam kabilesine dönerek bu kez de bizzat kendisi
onları İslam'a davet eder, ancak hakikate kapalı olan kalp yine gerçeği görmek istemez ve günümüzdeki politikacıların
yaptığı gibi hakaretler havada uçuşmaya başlar.On dakika önce methiyeler
dizdikleri bilge insana en ağır sözlerle saldırmaya başlarlar. Abdullah bin
selam hüzünlenir çünkü kabilesine iyilik yapmaktan başka bir niyeti olmamıştı.
Daha sonra hazreti Peygamberimize döner ve der ki işte gördünüz dediğim gibi
oldu.
son siyasi
gelişmeleri takip ederken garip bir şekilde bu örnekliğe uyan bir tablo ile
karşı karşıya kaldık. Nasıl mı dersiniz? izah edeyim kararı siz verirsiniz .
Malum olduğu üzere son seçimin en çok konuşulan ve muhaliflerini de tasdikiyle
parlayan yıldızı HÜDA PAR oldu. HÜDA PAR’ ın kolektif akıl ile yürüttüğü çalışmalarının yanında,
aldığı stratejik kararlar küresel aklın da içinde bulunduğu son seçim
stratejisini alt üst etmeye yetti. Neredeyse
iki aydır gündemin ana konularından
birisi HÜDA PAR oldu.
Daha önce hemen her
siyasi görüşten parti ile birlikte yaşam kültürünün gelişmesi adına
görüşmelerde bulundu ve çok da iyi karşılanıyordu. Farklı görüşten siyasilerin
iştirak ettiği kitlesel toplantılara katılıyor, hatta çok zıt kutupta bulunan
siyasiler tarafından ayakta alkışlanıyordu. Diğer parti merkezlerini ziyarete
Şeref verdiniz iltifatıyla baş köşeye buyur ediliyorlardı.Derken Cumhurbaşkanı
seçimleri yaklaştı ve herkes pozisyonda netleştirmeye başladı. HÜDA PAR’da demin
dediğim üzere küresel aklın oyunlarını gördü ve halkın İslami ve insanı
kazanımlarının kaybolmaması adına ehveni şer tabir edilen pozisyonda yer aldı ve cumhur
ittifakının adayı sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleme kararı aldı.Ne olduysa
bundan sonra oldu ve teşbihte hata olmazsa Abdullah Bin selam örneğinde olduğu
gibi baş üstüne dedikleri HÜDA PAR onlara göre dünyanın en kötü yapısı oluverdi.
Artık terörİst mi dersiniz ,köklerini kazıma mı dersiniz, kadına düşman mı
dersiniz olumsuzluk adına aklınıza ne
geldiyse galiz tabirlerle saldırmaya başladılar.Fakat saldıranların
unuttukları bir şey vardı oda halkın deyimiyle adamlar şerbetidirler, kolay
kolay onlara boyun eğdirmek mümkün
görünmüyor .Hele birde mücadele
geçmişlerini göz önünde bulundurduğumuzda… Selam ve Dua İle
0 yorum