Yükseköğretim Kurumları Sınavı tercihleri bugün itibariyle başladı. Sürecin en verimli şekilde yürütülmesi, doğru ve yerinde tercihlerin verilmesi, verilecek tercihlerde dikkat edilmesi gereken konular hakkında bilgi veren Rehber Öğretmen Ahmet Sarıhan, öğrencilerin bu süreçte muhakkak uzmanlardan destek almaları gerektiğine vurgu yaptı.
Bugün itibariyle başlayan YKS tercihlerinin 1-13 Ağustos tarihleri arasında devam edeceğini, öğrencilerin üniversitede istedikleri bölüme yerleşebilmeleri için geçirecekleri bu sürecin en az üniversiteye hazırlık süreci kadar önemli olduğunun altını çizen Sarıhan, tercihlerde olası bir hatanın öğrencinin geleceğiyle ilgili çok ciddi problemler yaşamasına neden olabileceğini kaydetti.
"Tercih yaparken kılavuzun iyi bir şekilde incelenmesi gerekir"
Tercihlerde nelere dikkat edilmesi gereken hususları sıralayan Sarıhan, "Öncelikle ÖSYM bilindiği üzere bir kılavuz yayımladı. Bu kılavuzda yeni açılan ile kontenjanı eksilen bölümlerin tamamı burada yer alıyor. Öğrenci tercihini yaparken bu kılavuzu iyi bir şekilde incelemesi gerekiyor. Kılavuz incelemesi kısa sürede olabilecek bir olay değildir. Bunu ayın 13'üne kadar dikkatli bir şekilde araştırmak gerekiyor." dedi.
Sarıhan, "Tercihler yapılırken öğrenciler istedikleri bölümü öncelikli bir şekilde tercih etmeleri gerekiyor. 24 tercih olacak ve bu tercihlerden sadece biri gelecek. Dolayısıyla tercihlerde öğrenci sadece gelebilecek yerlerden ziyade aslında istediği yerleri ilk sıralara yazması gerekiyor. Yani aslında biz 24 tercihi 3 parçaya bölüyoruz. İlk 8'lik kısımda öğrencinin istediği ama gelmesi muhtemel olmayan yerleri, orta bölümdeki 8'lik bölümde gelme ihtimali daha yüksek olan yerleri ve son 8'lik kısımda ise kesin bir şekilde yerleşebileceği yerleri yazmasını istiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Tercih edilecek şehirde barınma, yaşam kalitesi, ulaşım gibi hususlar göz önünde bulundurulmalı"
Tercih sürecini önemli kılan noktalardan birinin de öğrencilerin tercih yaparken bazı kısımları göz ardı etmeleri olduğunu söyleyen Sarıhan, "Mesela gidilecek şehir çok önemlidir. Yani barınma imkanının olması, yaşam kalitesi, ulaşım, maddi anlamda öğrencinin o şehirde ne şekilde devam edebileceğiyle ilgili araştırmalar yapılması gerekiyor. Öğrenci tercihini yaparken bunları göz önünde bulundurmalıdır." şeklinde konuştu.
Konuşmasında başarı sıralamasının önemine de dikkat çeken Sarıhan, şunları söyledi:
"Tercihler, başarı sıralamasına göre yapılması gerekir. Yani puana göre yapılacak tercihlerde yıldan yıla farklılık olabiliyor. Tercihleri önemli kılan hususlardan biri kesinlikle gidilmeyecek yerin yazılmamasıdır. Çünkü öğrenci gitmeyeceği yeri yazdığı takdirde daha sonrasında o bölüm gelir ve kişi gitmezse öğrencinin, bir sonraki yıl ortaöğretim başarı puanının yarısı kırılıyor. Bu da sonraki yılda üniversiteyi kazanma ile ilgili çok ciddi problem yaşamasına neden oluyor."
"Bu yıl üniversiteye başvuruda yüzde 20'lik eksilen kontenjan var, bu da hesaplanmalı"
Açıklanan yeni tercih kılavuzunda puansız bölümler, kontenjan, verilen tercihlerde olasılık durumlarına da açıklık getiren Sarıhan, "Yeni kılavuz açıklandı. Kılavuzda yeni açılan puansız bölümler var. Bu bölümler tercih edilirken öğrenci söz konusu bölümü istiyorsa o bölümü istediği yere yazabilir. Puanı düşük de olabilir, üniversitenin sistemine veya bulunduğu şehir itibariyle bazı yerler düşük puanla da kapatabilir. Dolayısıyla bunu göz önünde bulundurmalı. Geçen yıla göre üniversiteye başvuracak öğrenci sayısı ile ilgili yüzde 20'lik eksilen kontenjan var, bunu göz önünde bulundurmalı. Yani geçen yılki sıralamaya göre yerleşebileceği bölüme kesinlikle yerleşebilir gözüyle bakmamalı. Çünkü eğer kontenjan eksilmişse haliyle bölüm puanlarında kaymaya neden olacaktır. Bu da öğrencinin yerleşme ihtimalini daha düşük bir hale getirecektir." ifadelerine yer verdi.
Konuşmasında yatay ve dikey geçişin tanımına da yer veren Sarıhan, "Tercihlerde öğrenciler yatay ve dikey geçişi de soruyorlar. Dikey geçiş, ön lisans bölümünü okuyan bir öğrencinin iki yıllık ön lisansı tamamladıktan sonra dört yıllık bölüme geçiş yapmasıdır. Öğrenci, bazen istediği dört yıllık bir bölümü kazanamayabiliyor. Bunun yerine iki yıllık ön lisanstan bir bölüm okuyup dikey geçiş sınavıyla dört yıllık bölümü tamamlayabiliyor. Yatay geçiş ise Öğrencinin bir üniversiteden aynı bölümde başka bir üniversiteye geçiş yapmasıdır. Örneğin öğrenci Diyarbakır'da okumak istiyor ama Diyarbakır öğrenci tercihleri arasında var olmasına rağmen kendisine gelmiyor. Öğrenci başka bir şehirdeki üniversitede ders not durumunu yükselterek kendi şehrindeki üniversiteye sonradan tekrardan yatay geçişle gelebiliyor." diye belirtti.
"Öğrenci bazen okumayı istemediği bölümü aile baskısıyla tercih edebiliyor, bu yanlış!"
Devlet üniversiteleri ve vakıf üniversiteleriyle ilgili tercihlerde dikkate alınması gereken hususlara değinen Sarıhan, öğrenciler bazen vakıf üniversitelerini tercih ederken üniversitenin yıllık ücretine çok dikkat etmeden tercih edebildiğini, çok yüksek meblağlarla karşılaşabildiğini belirterek sonraki yıl puanı kırılmaması için öğrencilerin gidemeyeceği yeri tercih etmemesi gerektiğini hatırlattı.
Sarıhan, "Tercihlerde diğer önemli noktalardan biri de öğrenci, başarılı olabileceğini düşündüğü bölümü tercih etmesidir. Maalesef bazen aileler öğrenci sırf üniversiteye gitsin veya bir bölümü yazsın diye tercihte öğrenciye baskı uygulayabiliyor. Bundan dolayı öğrenci bazen okumayı istemediği bölümü bile tercih edebiliyor. Bunu çok tavsiye etmiyoruz. Yani sonuç itibariyle öğrencinin geleceğini şekillendirecek, birkaç yıl sonraki kazanç noktası olabilecek, hayatını devam ettireceği ve 10 yıl sonra kendini hangi mesleği yaparken görmek istiyorsa o bölümü tercih etmesi gerekiyor." dedi.
"Öğrencilerin bu süreçte kesinlikle bir uzmandan destek almasını tavsiye ediyoruz"
Tercih sonuçlarında herhangi bir bölüme yerleşemeyeceklere yönelik öneri ve tavsiyelerini paylaşan Sarıhan, "Öğrenci, bu sene kazanamamış olabilir. Çünkü yaklaşık 2,5 milyon insan sınava girdi. Bu da demektir ki, yaklaşık yüzde 35 civarı öğrenci üniversiteye yerleşecek. Geriye kalan yüzde 65'lik kısım da bir bölüme yerleşemeyecek. O yüzden yüzde 65'lik kısım moralini bozmasın, önümüzdeki yıl için tekrardan çalışmaya başlasın, önümüzdeki yıl istedikleri bölümü kazanmak için ellerinden geleni yapsın." diye kaydetti.
Tercih sürecinde kesinlikle uzman bir kişiden destek alınması gerektiğine vurgu yapan Sarıhan, "Çünkü tercih kılavuzu 700 sayfadan fazla ve öğrenci bazen doğru ile yanlışı ayırt edemeyebiliyor. Bazen küçük bir kod hatası öğrencinin bambaşka bir bölüme gitmesine neden olabiliyor. Rehber öğretmen veya bu işle ilgilenen tercih danışmanları uzun zamandır yaptıkları için nelere dikkat etmeleri gerektiğini daha iyi biliyorlar. Dolayısıyla kılavuza daha hakimiz, daha az uğraşıyla daha net sonuçlar elde edebiliyoruz. Ondan dolayı öğrencilerin bu işi yaparken kesinlikle bir uzmana danışmalarını tavsiye ediyoruz." dedi.
"Öğrencinin tercihinde aile kesinlikle destek olmalıdır"
Ailelere yönelik de birtakım tavsiyelerde bulunan Sarıhan, şunları söyledi:
"Aile, 'bu çocuk direk üniversiteye gitsin' değil de 'gelecekte mutlu olabilecek bir işi yapsın' şeklinde düşünmesi gerekiyor. Ailelerimiz aslında içinde bulunduğumuz toplumun ekonomik ve kültürel yapısından kaynaklı öğrenci bir an önce üniversiteye gitsin diye uğraşıyor ama doğru bir yaklaşım değil. Gerekirse bir yıl daha beklesin ama nihayetinde öğrenci yapmayı istediği ve bitirdiği zaman başarılı olabileceği bölümü okumalı. Öğrencinin tercihinde aile kesinlikle destek olmalıdır. Sınavla ilgili süreci atlattığı için geçmişe dönük 'Ya şunu yapsaydık böyle olurdu, bunu yapsaydık şöyle olurdu' demenin çok da bir anlamı yoktur. Aile bunu bilmeli."
Sarıhan, "Sonuç itibariyle öğrenci için bu yılki eğitim öğretim belki nihayete erdirilmiş olacaktır ama hayatın sonu değildir. Önümüzdeki yıl tekrar çalışır, başarır ama nihayetinde istediği bölümü okur. Aksi takdirde başarı mümkün olmuyor. Yani kişi istemediği bölümü okuduğu için başarılı olma ihtimali de ortadan kalkmış oluyor." şeklinde konuştu.