Bayramlaşma programı kapsamında AK Parti, Deva Partisi, Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi, Milli Yol Partisi, Demokratik Sol Parti, Gelecek Partisi ve HAK-PAR ile bayramlaşıldı.

HÜDA PAR'ın kabul heyetinde, HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Yunus Emiroğlu, Genel İdare Kurulu Üyesi Hasan Bozdaş, Genel İdare Kurulu Üyesi Hamdullah Er yer aldı.

Siyasi partileri genel merkezlerinde ziyaret eden heyette ise HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı İshak Sağlam, Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin İmir ve Genel İdare Kurulu Üyesi İbrahim Sevgili bulundu.

Bayramlaşmalarda, Gazze’deki soykırım başta olmak üzere yeni anayasa, 'Terörsüz Türkiye' hedefi ve aile kurumu hakkında değerlendirmelerde bulunuldu. Karşılıklı iyi dilek temennileriyle sona eren bayramlaşma programlarında, siyasetin dili ve üslubu da gündem edildi.

İlk bayramlaşma AK Parti ile HÜDA PAR arasında gerçekleşti. AK Parti Genel Merkezinde gerçekleştirilen bayramlaşma, basına açık bir şekilde gerçekleştirildi. Ev sahibi olarak söze başlayan AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı Bilgin Uygur, HÜDA PAR heyetinin bayramını tebrik etti.

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı İshak Sağlam, "Başta AK Parti olmak üzere bütün milletimizin bayramını tebrik ediyorum. Rabbim daha huzurlu, daha güvenli bayramlara bizi kavuştursun. Belki son iki senedir biraz hüzünlü bayram yaşıyoruz. Bütün İslam coğrafyası olarak yaşadıklarımızdan sonra, inşallah bu son olur diye ümit ediyoruz." dedi.

"Cumhurbaşkanımızın ısrarla dile getirdiği o 'iç cephenin tahkimi' meselesi de çok kıymetli"

Konuşmasının devamında Sağlam, "Ülkemizde de özellikle 'terörsüz Türkiye' kavramı üzerine geliştirilen çalışmaların inşallah hayırlısıyla sona ermesini temenni ediyoruz. Artık, yıllardır kan, gözyaşı, şiddet, ayrılık ve göç gibi acı sonuçlara neden olan bu terör belasından bir şekilde kurtuluruz. Ve ikinci adıma geçeriz. Yani sadece terörden kurtulmak tek başına bir çözüm değildir elbette. Sayın Cumhurbaşkanımızın ısrarla dile getirdiği o 'iç cephenin tahkimi' meselesi de çok kıymetli. Mutlaka bundan sonra o adımın yerine getirilmesi lazım. Terörün bitirilmesiyle ilgili elbette devletin değişik kurumları onlarla silahların bırakılması, silah sahiplerinin durumu gibi konuları konuşacaklardır. İç cephenin tahkimiyle alakalı bizim çok ciddi sorunlarımız var. Onlarca yıldır Türkiye’de, özellikle birinci yüzyıl diye tabir ettiğimiz dönemin oluşturduğu bazı sorunlar var. Bu sorunların giderilmesinin yegâne çözümünün de bahsettiğimiz iç cephe tahkimi ile olur. Biz elhamdülillah öyle bir gelenekten ve tarihten geliyoruz ki, bizim o iç cephenin tahkimiyle alakalı olarak oluşturduğumuz medeniyet bir sonuç ortaya koymuştur. İslam kardeşliği üzerine, yani 'dinde kardeş, insanlıkta eş' sloganı üzerinde bir medeniyet oluşturduk. İnşallah bu medeniyetin üzerinde, iç cephenin tahkimi ile ilgili olarak elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Ama bu konuda atılması gereken çok sayıda adım var." ifadelerine yer verdi.

"Anayasa yazımı sırasında önümüze şartlar, sınırlar olmamalı"

Anayasa ile ilgili de Sağlam, "Özellikle anayasa konusunda ciddi bir ihtiyaç söz konusu. Gerçekten yeni bir anayasa yapılması gerekiyor. Darbecilerin oluşturduğu mevcut anayasa artık bu millete dar geliyor. Bazen konuşulduğu gibi, sadece 'yenilenmiş' bir anayasa değil; gerçekten yeni bir anayasa olmalı. Anayasa yazımı sırasında önümüze şartlar, sınırlar olmamalı. Bu işi yapacak olanlar, sıfırdan, boş bir sayfa üzerinde esaslar oluşturarak çalışmalıdır. Bu milletin yeni bir anayasa yapabilecek güçte olduğuna inanıyoruz. Rabbim bizleri o günlere kavuştursun. Ümit ediyor ve diyoruz ki: Yepyeni bir anayasa ile bu iç cepheyi tahkim etmiş, terörden kurtulmuş nice bayramlar yaşarız." diye konuştu.

"Her bayramda da duamız, Gazze’nin kurtuluşa ermesi yönündedir"

Ardından AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı Bilgin Uygur, ise şu ifadeleri kullandı: "Tabii, sizin de en başta bahsettiğiniz gibi yine buruk bir bayram yaşıyoruz. Bu, artık Gazze’deki soykırımın ve vahşetin aslında bütün dünyanın gözü önünde sahneye konuluşunun ardından yaşadığımız dördüncü bayramımız. Her bayramda da duamız, aslında bakarsanız, Gazze’nin felaha kavuşması ve kurtuluşa ermesi yönündeydi. Tabii ilk andan itibaren bunu defalarca ifade ettik: Bütün bu olup bitenler dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın yoğun diplomasi trafiği ve uluslararası tüm etkin kurum ve kuruluşlarda bu konudaki net ve kararlı tutumu, aslında uluslararası camiaya bir duruş göstermeyi; soykırıma karşı net bir duruşu sağlamayı hedefliyor. Bu konuda büyük bir çaba, kararlılık ve irade var. İnşallah, Allah’ın izniyle, bu bayramda da Gazze’deki o şanlı direniş devam ederken, bombaların ve yıkıntıların arasında yaşanmaya çalışılan bir bayrama tanıklık ediyoruz. Maalesef, çocukların, kadınların, bebeklerin katledildiği bir vahşete şahitlik ediyoruz. Bunun yanında, en temel insani haklara yeme, içme gibi ulaşmada büyük bir sıkıntı var. Bu noktada da büyük bir sorun yaşanıyor. O kadar ileri bir boyuta ulaştı ki, insani yardım götüren sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri dahi hedef alınarak katlediliyor. Ancak inanıyoruz ve duamız odur ki bu zulme karşı duruşumuz, Gazze’deki şanlı direniş ve dualarımızla, inşallah Gazze felaha kavuşacaktır. Bu vesileyle hac farizasını yerine getiren vatandaşlarımızın da haclarının kabul olmasını diliyoruz, inşallah.

Terörsüz Türkiye hedefine doğru hüzünlü bir şekilde ilerliyoruz ama sonlanma noktasında da büyük bir aşama kaydettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis’in 1 Ekim'deki açılış konuşmasında vurguladığı 'iç cephenin güçlendirilmesi ve tahkim edilmesi' çağrısından sonra, Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu güçlü irade ile birlikte, gelinen noktada İmralı’dan yapılan 'silahların teslim edilmesi ve PKK’nın kendini feshetmesi' çağrısı çok önemli. PKK'nın fesih ve silah bırakmasıyla ilgili kararı, büyük ve önemli bir aşama olacaktır. İnşallah, sahada da silah bırakma, teslim etme ve fesih kararı somutlaştığında, zaten 23 yıldır hak ve özgürlükler ile demokratikleşme anlamında kat edilen mesafeyi daha da ileri taşıyacağız. Biliyorsunuz, en büyük mücadelemiz vesayetle mücadeleydi. Bu anlamda birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin daha da güçlenmesi gerekiyor. Çünkü bizim medeniyetimizin, inancımızın, örfümüzün, adetlerimizin ve geleneğimizin kodları, kardeşliği ve bütün farklılıklarımıza rağmen bir arada olmayı esas alıyor. Bu manada birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi güçlendirerek; adlarımız farklı olsa da kardeşliğimizin aynı, tek ve ortak soyadımızın 'Türkiye' diyoruz.

İnşallah, bunu da yeni anayasa ile taçlandıracağız. Sivil, katılımcı, darbenin ve vesayetin etkilerinden arınmış, toplumun her kesiminin kendini bulduğu bir anayasa... Zaten en baştan beri sıklıkla ifade ettiğimiz gibi, bu konuda gerek siyasi partilerimizle diyalogda gerekse hazırlık sürecinde kararlılığımız var. Bu noktada hemfikiriz. İnşallah Allah’ın izniyle; kardeşliğimizin güçlendiği, bütün farklılıklarımız ve renklerimizle bir ve beraber olduğumuz, herkesin kendini bulabildiği yeni bir anayasa ile meselelerimizin demokratik ve siyasi zeminde konuşulup sonuçlandırıldığı, daha güçlü bir Türkiye’ye ulaşacağız. Burada bu şekilde ifade etmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum."

"Sapkın fikirlerin aile yapımızı bozmasına kesinlikle müsaade etmemeliyiz"

Son olarak da aile konusuna değinen Sağlam, "Kardeşlikten bahsederken, kardeşlerin olabilmesi için bir ailenin de olması gerektiğini unutmamalıyız. Aynı zamanda bu yılın 'Aile Yılı' ilan edilmesi vesilesiyle, yeni anayasa sürecinde ailenin güçlendirilmesi ve korunması çerçevesinde mutlaka ciddi ilkeler belirlenmeli, sınırlar net şekilde çizilmelidir. Sapkın fikirlerin ve sapkın düşüncelerin, aile yapımızı bozmasına kesinlikle müsaade etmemeliyiz. Çünkü aile olmazsa insan olmaz; insan olmazsa kardeşlik de olmaz, toplum da olmaz." ifadelerine yer verdi.

Kaynak: İLKHA