HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı tarafından ilki geçtiğimiz yıl Diyarbakır’da yapılan “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nın ikincisi Van’da yapılacak. Bu önemli çalıştay öncesi kentte görev yapan yerel ve ulusal basın mensuplarıyla kahvaltı programında bir araya gelen Sağlam, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Kürtlerin kültürel ve kimlik haklarında yaşanan eksikliklerin toplumsal barışı olumsuz etkilediğini ifade etti.
Basın toplantısında Sağlam’a HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcıları Mahmut Şahin, Yahya Oğraş, Mahmut İrtem ile GİK Üyesi Mehmet Mehdi Oğuz ve İl Başkanı Rasim Sayğın da eşlik etti.
Siyasetçiler, kanaat önderleri ve akademisyenleri bir araya getirecek etkinlik 26 Ekim Cumartesi günü saat 10.00’da Uygulama Oteli’nde başlayacak.
Konuşmasının başında 2011’de yaşanan Van depreminde hayatını kaybedenleri anan Sağlam, “14 sene önce Van'da büyük bir yıkım yaşadık. Büyük can kayıpları ve yıkımlar yaşadık. Ondan sonra da Türkiye büyük depremler gördü. Ümit ediyoruz ki bu depremlerden ders çıkarmışızdır ve bundan sonra bu derece büyüklükteki depremlerde inşallah can kayıplarımız Bu vesileyle ben, hayatını kaybeden, vefat eden bütün depremzedelere rahmet diliyorum. Buradan zarar görmüş, can ve mal kaybına uğramış insanların da inşallah çektiklerini kendileri için kefaret olarak görmesini Rabbimden diliyorum.” dedi.
“KÜRESEL OYUNLARIN FİGÜRÜ OLMAKTAN ÇIKMALIYIZ”
Bölgedeki sorunların sadece Türkiye’nin değil, küresel güç dengelerinin de etkisiyle şekillendiğini belirten Sağlam, “Bugünlerde özellikle dünya gündeminde gördüğümüz gibi çok büyük olaylar ve gelişime gebe meseleleri görüyoruz, yaşıyoruz, müşahede ediyoruz. Tabii bu bir süreçtir ve özellikle son 20-25 senedir dünya üzerinde küresel emperyalistler hesaplarını tatbik etmek için büyük oyunlar oynamaktadırlar. Ve bu oyunların neticesinde belki onların 20 sene, 30 sene önce plan ve program yaptıkları bazı hesapları biz daha bugün yeni müşahede ediyoruz, yaşıyoruz. Bu da maalesef yaşadığımız coğrafyanın bir kaderi olarak biz ancak olaylar bizim önümüze geldiğinde, sıkıntıları yaşadığımızda, canımız acıdığında belki bazı şeylerin bazı şeylerin farkına varıyoruz. Ümit ediyoruz ki artık bu derece oynanan oyunların bir figürü olmaktan çıkar artık yapılan oyunların, yapılan planların bir parçası olarak masanın etrafında oturan bir bileşen olarak da kendimizi görürüz. Bizim ümidimiz, dileğimiz ve umudumuz bu yöndedir.” şeklinde konuştu.
“BİR PLAN VE PROGRAM DÂHİLİNDE MAALESEF COĞRAFYAMIZI BÖLDÜLER”
Arap Baharı’ndan Gazze’ye kadar İslam coğrafyasında yaşanan olayların “uzun vadeli planların sonucu” olduğunu söyleyen Sağlam, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle 2010'da başlayan ve Arap Baharı diye tabir edilen dünyada özellikle bizim coğrafyamızda, İslam coğrafyasında büyük olaylar yaşadık. Biz bunu daha sonraki süreçte Amerika Dışişleri Başkanlığı da yapan Condoleezza Rice’in bir mülakatında bir makalesinde şöyle karşımıza çıkacaktı: Ortadoğu'da 22 ülkenin sınırları değişecek. Bunun içinde Türkiye de var diye bir makale yayınlamıştı. Ve biz şu anda görüyoruz ki 15 sene önce 20 sene önce 25 sene önce yapılan plan ve programlar bugün günümüzde artık yansımasını vatandaşlar olarak görüyoruz. Biz HÜDA PAR olarak 2012'de parti programımızı yazarken bu konulara dikkat çekmiştik. Dünyada şu anda beş tane ülkenin hakim olduğu, istediklerini uygulayabildikleri, istemediklerini veto edebildikleri bir uluslararası düzlemde, platformda yaşıyoruz. Bu kabul edilebilecek bir şey değildir. 2 milyarlık İslam ümmetinin şu anda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde bir temsilcisi yok. Afrika'nın bir temsilcisi yok. Bu anlamda oynanan oyunlarda sadece oyunun bir figürü, bir piyonu şeklinde muamele görme durumunda kalıyoruz ve bu toplumların lehine olabilecek uluslararası ilişkilerde ya veto ile karşılaşıyoruz ya da çok zalimane bir uygulama olmasına rağmen birilerinin vetosuyla müdahaleden belki dünya müdahaleden kaçınıyor, müdahale edemiyoruz. Bugün belki Gazze'de yaşadıklarımız bunun bir tezahürüdür aslında. Bugün yaşanmış bir olay değil. 7 Ekim'den itibaren oluşan bir sorun değil aslında. I. Dünya Savaşı'ndan sonra bu galip olan ülkelerin oluşturmuş olduğu bir düzenin aslında günümüze kadar gelen yansımalarıdır. Ülkeleri bölerken, sınırları çizerken sorun olabilecek insanların birbirleriyle didişmesini gerektirecek, ülke içinde sorun ve sıkıntıların oluşmasına sebep olabilecek, sürekli sorunlarla baş etmek konusunda mücadeleyi arttırmak, devletin bu konu da bütün enerjisini kendi iç sorunlarıyla, mücadeleyle atlasın diye bir plan ve program dâhilinde maalesef coğrafyamızı böldüler.”
“KÜRT MESELESİ, COĞRAFYAMIZIN EN ÖNEMLİ SORULARDAN BİR TANESİ”
Kürt meselesinin ortaya çıkışını anlatan Sağlam, “Özellikle coğrafyamızın en önemli sorulardan bir tanesi de bildiğiniz gibi Kürt meselesi... I. Dünya Savaşı'ndan sonra sınırlar çizilirken Kürtlerin yaşadığı toprakların aralarına sınırlar koyarak her ülkede bir bir parça Kürt halkının kalmasını sağlayıp bulunduğu ülkelerde bir sorun gibi görülmesi, bir sorun gibi muamele görmesi için bir plan ve proje ürettiler. Maalesef ülkemiz de bu konuda sorun yaşayan ülkelerden bir tanesi ve ilk günden itibaren biz bu sorunu yaşıyoruz. Özellikle ülkemizde sadece kardeşler arasında, akrabalar arasındaki sınırlarla mücadeleden ziyade Cumhuriyet'in kuruluşunda temel ilke edinen iki temel unsurumuz vardı. Cumhuriyet maalesef laiklik ve Türk ulusalcılığı, Türkçülük üzerine kurulu bir düzlemde oluşturulmaya çalışıldı ve bu her iki temel sorun da maalesef bugüne kadar katliamlara, yıkımlara, sorunlara neden oldu? Biz özellikle ilk günden itibaren oluşturulmaya çalışılan ve oluşan sıkıntılarını yaşadığımız, yüz binlerce insanın canına mal olan, milyonlarca insanın yerinden, yurdundan kopmasına sebep olan bu meselelerle ilgili olarak ülkenin temel bir sorunudur. Bunun mutlaka çözülmesi gerekir. Bu sorun çözülmezse ülke huzur ve güvene karışmaz diye bir politikayla biz bugüne kadar geldik ve hep bunu diri tutmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.
“İNSANİ ÇÖZÜM ARAYIŞINI VAN’DA SÜRDÜRECEĞİZ”
Sağlam, Diyarbakır’da yapılan ilk çalıştayın ardından Van’da düzenlenecek toplantının ikinci adım olacağını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Kürt meselesi HÜDA PAR'ın temel meselelerinden bir tanesi olup, sürekli üzerinde durduğumuz hususlardan bir tanesidir. 2015 yılında birçok sivil toplum kuruluşuyla beraber Kürt meselesine İslami Çözüm adı altında bir çalıştay yapmıştık Diyarbakır'da. Büyük ses getirmişti o dönem. Takip edenler bilir. Türkiye'de bu konuda söz söyleyen, bu konuda dertli olan ve çözüm merciinde olabilecek birçok insanımız orada gelip düşüncelerini dile getirdiler. Çözüm önerilerini dile getirdiler. Biz bunların hepsini bir araya getirdik, bir kitapçık olarak da istifadeye sunduk. Yine 15-16 Şubat'ta Diyarbakır'da Kürt Meselesine İnsani Çözüm adıyla iki günlük bir çalıştay düzenledik. Bu konuda siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri gelip burada görüşlerini dile getirdiler. Çözüm önerilerimizi sunduk. Sonuç bildirgesiyle bunu Türkiye'ye ilan ettik ve bunu da inşallah kitaplaştırarak yine istifadeye sunduk. İnşallah bu önümüzdeki cumartesi günü yine "Van'da “Kürt Meselesine İnsani Çözüm” adıyla bu Diyarbakır'ın devamı olarak nitelendirdiğimiz bir çalıştay inşallah düzenleyeceğiz. Yine konusunda uzman ve bu konuda daha önce söz söylemiş, söz söyleme kabiliyeti olan, bu konuda dertli olan insanlarımız, siyasetçilerimiz, toplum önderlerimiz inşallah burada sunumlarını yapacaklar.”
“TERÖR YOK, ŞİDDET DE YOK, O NEDENLE BU SORUN BİTTİ GİBİ BİR DURUMDA DEĞİLİZ”
Van’da düzenlenecek çalıştaya konusunda uzman akademisyen, siyasetçi ve yazarların sunum yapacağını ifade eden Sağlam, “Biz bu çalışmalarımızla, bir iki çalıştay yaparak bu sorunu çözeceğiz. Van'daki programdan sonra artık önümüzde Kürt meselesi diye bir mesele kalmayacak. Bu sorunlar çözülecek iddiasında değiliz. Bu konuda daha önce Diyarbakır'da konuştuk, bu şu anda eksik kalan konuları konuşacağız, bundan sonra bu konuda konuşulmadık söz kalmayacak gibi bir iddiamız da yok. Hatta şunu da biliyoruz: Aslında bu konuda şu gök kubbede söylenmedik bir söz aslında kalmadı. Yani söylenebilecek Belki birçok şey söylenmiş. Belki gündem değişiyor, dünyadaki konjonktür değişiyor, bunlarla ilgili yeni çözüm önerileri gelebilir. Ama gerçekten bu konuda geniş bir anlamda özellikle son 15-20 yıl içerisinde çözüm önerileri olarak çok şey söylendi. Herkes bu alana indi ve kendi düşüncelerini dile getirdi. Ama şunu görüyoruz, biz belli bazı periyotlarla bir araya geliyoruz, konuşuyoruz, çözüm önerilerimizi dile getiriyoruz ama bir şeyler oluyor, masa devriliyor ve gündemden düşüyor. Bizim yapmak istediğimiz şey budur: Bu bir sorundur, bugün oluşmuş bir sorun değil. 30 sene önce, 40 sene önce, 50 sene önce de oluşmuş bir sorun değil. Bu ilk günden beri bu devletin kuruluşundan beri maalesef oluşan bir sorundur. Çünkü temelleri bize göre yanlış atılmış bir sosyoloji içerisindeyiz. Bizim sosyolojimize, bizim inancımıza ve kültürel yapımıza, etnik yapımıza uygun olmayan işler yapıldı ve biz bundan dolayı çok acı çektik. Belli dönemlerde bu bunun konuşulup belli dönemlerde artık bu sorun kalmadı gibi bir durumla karşı karşıya değiliz. Yani meşhur tabiriyle, çöpleri halı altına süpürmekle yani görünür olmaktan çıkarmakla bu sorun hallolmuyor. Yani artık sorun yok, bak terör de yok, şiddet de yok. O nedenle bu sorun bitti gibi bir durumda değiliz. Böyle bir yaklaşım bizi gelecekte daha büyük sıkıntılarla ve sorunlarla karşı karşıya getirebilir.” diye belirtti.
“LAİKLİK DAYATMASINDAN DOLAYI İNSANLAR DİNLERİNİ İSTEDİKLERİ GİBİ YAŞAYAMIYOR”
Kürt meselesinin çözümüne ilişkin başka etkinlikler yapılacağını da belirten Sağlam, “Bu sorun olduğu sürece, Kürt meselesi gibi bir mesele gündemde olduğu sürece bu sorunun varlığını bütün bu millete göstermek, özellikle hükümette olan iktidar çevrelerine bunu iletmek, gücü yeten, erki olan insanların, durumu değiştirebilecek güçte olan insanlarda bir farkındalık oluşturmak için sürekli gündemde tutmaya çalışıyoruz. İnşallah çok uzun sürmez ama bu mesele konuşulmaya devam ettiği sürece Kürt meselesine çözüm arayışlarımız başka illerde başka şehirlerde ve başka şekillerde gündeme gelecek ve biz bunu devam ettireceğiz. Sorunumuz sadece Kürt meselesi mi? Elbette sadece Kürt meselesi değil. Ekonomik sorunlarımız da var. Başka sosyal sorunlarımız da var. Bunun dışında ülkenin değişik kesimlerinde değişik sosyal grupların kendine has sorunları da var. Elbette bunlar da çözülmek durumundadır. Ama temel iki sorunumuz var. Türkiye'de inanca taalluk eden meselelerde bir baskı var. Laiklik dayatmasından dolayı insanlar dinlerini olduğu gibi istedikleri gibi yaşamıyor. Bu bir sorundur ilk günden beri ve çok can kaybına yol açmış. İkinci bir hususta Türkiye'de maalesef Türkçülük üzerine kurulu bir sistemimiz var ve bu da Türk olmayan diğer insanların anayasal olarak ve hukuken yok sayılmasına sebebiyet verecek uygulamalara gidiyor. Şimdi şu haksızlığı da yapmayalım. Yani 30 sene önceki durumda değiliz. 40 sene önceki durumda da değiliz. Belki o inkar artık vardır diyemeyiz. Ama Türkiye'de Kürtler kendi Kürt kimliğiyle istediği şekilde bir yaşama, istediği gibi bir davranmaya ve devlet kademesinde bulunma gibi bir durum henüz söz konusu değil. Henüz Türkiye'de iki kurucu unsurdan birisi olan Kürtler, bu milletin meclisinde kendi diliyle konuştuğu zaman mikrofonlar kapatılabiliyor ve bu sözler kesilebiliyor.” dedi.
“ARAMIZDAKİ BU FARKLILIKLAR BİR ÇATIŞMA VE KAVGA VESİLESİ OLMASIN”
Dışarıdan müdahalelerin olmaması için mutlaka Kürt meselesinin çözülmesi gerektiğini ifade eden Sağlam, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Sadece Kürtçe’nin resmi olarak kabul edilmemesi, resmi olarak görülmemesi ve bununla ilgili kanunların olmaması bile bence bu sorunun varlığını kabul etme anlamında yeterli bir şeydir. Ama sorun çok daha büyüktür, çok daha kapsamlıdır ve sadece dil meselesi olarak da adlandırılabilecek bir mesele değildir. Bunun için mutlaka bu soruna odaklanmamız ve bu sorunu çözmemiz lazım ki, dışarıdan oynanmak istenen oyunlara biz de bir alet olmayalım. Bizim üzerimizde oyunlar oynanmasın. Bizim aramızdaki bu farklılıklar bir çatışma ve kavga vesilesi olmasın. Bir renklilik, bir kültür mozaiği haline gelsin. Bunu yapan ülkeler var ve bizim medeniyetimizde de bu vardır. İslam toplumlarında asla kavimlerin farklılıkları bir ötekileştirmeye sebebiyet vermemiş. Herkes o İslam dairesi içerisinde kendi kültürünü yaşamış ve bunu gelecek nesillere de aktarmıştır. Bizim inancımız ve bu konudaki temennimiz budur ki bizim medeniyetimizden gelen 1500 yıllık kültürümüzden gelen bu dayanışmayı bu birlikteliği tekrar sağlamış olalım. Bizim bu gayretimiz de bundandır ve İnşallah sizi de cumartesi günü bu çalıştaya bekliyoruz.”
Gazetecileri cumartesi günü Van’da yapılacak “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”na davet eden Sağlam, daha sonra gazetecilerin sorularını cevapladı.





