Van’da kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan Rojin Kabaiş soruşturmasına ilişkin Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından hazırlanan ek raporda, Kabaiş’in vücudunda tespit edilen iki farklı erkeğe ait DNA’nın bulaşma ihtimalinin tamamen ortadan kalktığı belirtildi.

Van’da kışla birlikte hava kirliliği alarm veriyor
Van’da kışla birlikte hava kirliliği alarm veriyor
İçeriği Görüntüle

Alınan bilgilere göre, Van ve Diyarbakır Baroları, Kabaiş ailesinin avukatları ve Adalet Bakanlığı tarafından talep edilen ek rapor dosyaya eklendi. ATK’nin ilk raporunda “bulaş ihtimali” olarak değerlendirilen DNA örnekleri, yapılan yeni inceleme sonucunda yeniden ele alındı.

Van’da Kaybolan Rojin Kabaiş’in Telefon Şifresi İspanya'da Çözülecek! (1)

134 KİŞİDEN DNA ÖRNEĞİ ALINDI!

Ek rapora göre, Rojin Kabaiş’in otopsisi sırasında ve sonrasında temas etmiş olabilecek 134 kişiden DNA örneği alındığı öğrenildi. Yapılan karşılaştırmalarda, Kabaiş’in vücudunda bulunan iki DNA örneğinin bu kişilerden hiçbiriyle eşleşmediği tespit edildi.

Konuya ilişkin açıklama yapan Van Barosu, şu ifadelere yer verdi:

"Kamuoyunca bilindiği üzere, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesi'nin 10.10.2025 tarihli raporunda, Rojin Kabaiş'in vücudunda iki farklı erkek DNA'sına rastlandığı, bu DNA örneklerinin bedenin sternal bölgesi ile intra-vajinal bölgede bulunduğu belirtilmişti.
Bu tespit üzerine, Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Rojin Kabaiş'in bedeninden alınan örneklerde tespit edilen iki adet erkek DNA'sının bulunduğu bölgeler de dikkate alınarak, teknik ve tıbbi açıklama yapılması yönünde ek mütalaa talep edilmiştir. Bu doğrultuda Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi ve 5. İhtisas Dairesi tarafından iki ayrı rapor düzenlenmiştir.
Biyoloji İhtisas Dairesi'nin 14.10.2025 tarihli raporunda; Rojin Kabaiş'in otopsi mahalline nakli ve öncesindeki süreçte oluşabilecek bulaş (kontaminasyon) ihtimalinin bertaraf edilemediği, bu nedenle söz konusu iki örneğin bulaşma ihtimalinin hålen geçerliliğini koruduğu belirtilmiştir.

Adli Tıp 5. İhtisas Dairesi ise, Biyoloji İhtisas Dairesi'nin raporundaki veriler de dikkate alınarak hazırladığı raporda; otopsi bulgularının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, analizlerde tespit edilen ölene ait DNA ile karışık iki farklı erkek DNA profilinin bulaş yoluyla ortaya çıkabileceği gibi, ölüm öncesi temasta bulunduğu erkek bireylere de ait olabileceğini ifade etmiştir. Raporda ayrıca, bulaş ihtimalinin öncelikli olarak değerlendirilmesinin doğru bir yaklaşım olduğu; ancak bu tür vakalarda ivedilikle hareket edilmesi, şüpheli erkek bireylerden biyolojik örnek alınarak DNA analizlerinin eş zamanlı yapılmasının uygun olacağı vurgulanmıştır.

Adli Tıp Kurumu tarafından, cenazenin otopsi mahallinden sevkinden itibaren bulaş riskine ilişkin tüm süreçlerin incelendiği, DNA mukayeselerinin gerçekleştirildiği ve kurum yönünden bulaş ihtimalinin dışlandığı bildirilmiştir. Ayrıca, kayıp şahısla kaybolmadan önce iletişim kurduğu tespit edilen kişiler de dahil olmak üzere, Rojin Kabaiş'in olay yerinden Adli Tıp Kurumu Van Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi'ne intikali sürecinde cenazeye müdahale etmiş olabilecek 134 kişinin DNA profili, Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi'nde elde edilen DNA profilleriyle Van Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda karşılaştırılmıştır. Yapılan incelemede, bu süreçte ölenin ölümüne ilişkin olmayan kişilerin temasıyla bir bulaşma tespit edilmediği, dolayısıyla bu aşamadaki bulaş ihtimalinin de dışlandığı anlaşılmıştır.

Son olarak, adli tahkikat sürecinde tespit edilecek diğer şüphelilerden veya bu şahıslara ait biyolojik materyallerden örnek alınması halinde, bu örneklerin Adli Tıp Kurumu İstanbul Biyoloji İhtisas Dairesi'ne gönderilerek, Rojin Kabaiş'in bedeninde tespit edilen erkek DNA profilleriyle karşılaştırılabileceği belirtilmiştir. 13.11.2025 tarihinde Van Cumhuriyet Başsavcısı ile yapılan görüşmede, İspanya Adalet Bakanlığı ile yazışmaların devam ettiği ve telefonun açılması amacıyla İspanya'ya gönderileceği tarafımıza iletilmiştir. Rojin Kabaiş'in şüpheli ölümünün aydınlatılması için taleplerimiz dosyaya sunulmuş olup Rojin Kabaiş'in şüpheli ölümünün aydınlatılması için mücadele etmeye devam edeceğiz."

SAVCILIK, ŞÜPHELİLER YÖNÜNDEN DNA KARŞILAŞTIRMASI YAPACAK

Yeni raporun ardından, savcılığın şüpheli görülen kişiler yönünden DNA karşılaştırmasına geçeceği öğrenildi. Soruşturma kaynakları, bu aşamanın dosyanın seyrini belirleyeceğini, ancak sürecin belirsizliğe sürüklenmemesi için titiz bir inceleme gerektiğini vurguladı. Hukukçular, olayın aydınlatılması açısından Rojin Kabaiş’in cep telefonundan elde edilecek dijital verilerin en kritik kanıt olabileceğini ifade ediyor.

ROJİN KABAİŞ’İN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1. sınıf öğrencisi 21 yaşındaki Rojin Kabaiş, 27 Eylül 2024’te kaldığı öğrenci yurdundan ayrıldıktan sonra üniversitenin göl kıyısındaki sahiline indi. O andan itibaren kendisinden haber alınamadı. Ertesi gün şahsi eşyaları sahilde bulundu ve yurt yönetimine bildirildi. Ancak durum, yaklaşık 15 saat sonra ailesine ve polise iletildi. Kabaiş’in cenazesi 15 Ekim’de, kırsal Mollakasım Mahallesi’nde Mehmet Emin Ankay (60) tarafından bulundu. Kabaiş’in son görüldüğü yer ile cenazesinin bulunduğu nokta arasında yaklaşık 20 kilometre mesafe olduğu, Van Gölü’ndeki ters akıntılar ve Çarpanak Adası gibi doğal engeller nedeniyle bu mesafenin yüzerek aşılmasının imkânsız olduğu belirtiliyor. Bu durum, ölümle ilgili şüpheleri derinleştirdi.

Kabaiş’in cenazesi bulunduğu gün Van Adli Tıp Kurumu’nda otopsiye alındı. Van Barosu’nun talebiyle bağımsız bir hekim otopsiye katıldı. Hekim, Kabaiş’in sırtında, diz arkasında ve boynunda darp izlerini andıran morluklar tespit etti; ancak bu bulgular resmi otopsi raporuna yansıtılmadı.

İstanbul ATK’nin 14 Kasım 2024 tarihli raporunda, ölüm nedeninin “suda boğulma” olduğu ileri sürüldü. Ancak raporda ölüm zamanı, suda kalma süresi ve boğulmanın nasıl gerçekleştiği gibi kritik bilgilere yer verilmedi. Van ve Diyarbakır Baroları ile Kabaiş ailesinin avukatları, ATK’nin bir yıldır elinde tuttuğu verileri gizlediği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. ATK, 13 Ekim’de yaptığı açıklamada Kabaiş’in ölümünün “suda boğulma sonucu” meydana geldiğini, ancak intihar, kaza veya dış etken olup olmadığı konusunda kesin kanaate varılamadığını bildirdi. Ayrıca tespit edilen iki DNA örneği için “kontaminasyon ihtimali bertaraf edilemedi” ifadesini kullandı. Bunun üzerine hem barolar hem de Adalet Bakanlığı, bulaş olasılığına ilişkin ek rapor talep etti. ATK’nin gönderdiği son ek raporda, bulaş ihtimalinin ortadan kalktığı ve DNA’ların başka kişilere ait olduğu kesinleşti.

Kaynak: Kasım Keklik - Haber Merkezi