Uydu verilerine göre, gölün açık bölgelerinde klorofil-a konsantrasyonu 0,5-0,8 mg/m³ düzeyindeyken, özellikle Van ve Erciş kıyılarında, evsel ve endüstriyel atıkların arıtılmadan doğrudan göle ulaşması nedeniyle bu oran 10–15 mg/m³ gibi son derece yüksek seviyelere ulaştı.

Görüntülerde yerleşim yerlerine yakın noktalarda gözlenen kırmızılıklar, su kalitesindeki bozulmanın açık göstergesi olarak yorumlandı.

Dr. Akkuş, Van Gölü'nün Türkiye'deki en hassas ekosistemlerden biri olduğunun altını çizerek, şu uyarıda bulundu:

“Artık Van Gölü için tek damla kirlilik bile fazladır. Arıtma tesisleri sadece kurulmakla kalmamalı, işletme maliyetleri gözetilmeksizin etkin şekilde çalıştırılmalıdır. Bu göl, sadece Van'ın değil, tüm ülkenin mirasıdır.”

Uzmanlara göre, göldeki klorofil-a artışı, alg patlamalarına ve ekosistem bozulmalarına yol açarak balık türlerini, özellikle de endemik inci kefalini tehdit edebilir.

Çevre örgütleri ve bilim insanları, başta Van ve Erciş olmak üzere kıyı yerleşimlerinde acil önlem alınması, atık su yönetiminin sürdürülebilir hale getirilmesi ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Van Gölü'nün, 02.08.2025 tarihli Sentinel-3 uydu görüntüsü. Görseldeki kırmızılıklar, özellikle yerleşim yerlerine yakın noktalarda kirlilik artışını göstermektedir. Açıklarda klorofil a konsantrasyonu 0,5-0,8 mg/m³ civarındayken, hemen Van ve Erciş'in önünde, arıtılmadan göle ulaşan sular yüzünden, 10–15 mg/m³ gibi çok yüksek bir değere sahip. Bu durum, kıyısal bölgelerde klorofil-a konsantrasyonunun tehlikeli bir şekilde arttığını göstermektedir. Van Gölü ülkemizdeki kirliliğe karşı en hassas göllerden birisidir. Bu yüzden atık su arıtma tesisleri, işletme maliyetleri düşünülmeden, etkin şekilde işletilmeli. Bu saatten sonda, Van Gölü için tek damla kirlilik bile fazla" ifadelerine yer verdi.

Muhabir: HACI YILMAZ