Cincinnati Children’s Hastanesi ve uluslararası bilim insanları tarafından yürütülen çalışma, bağırsak sağlığı ile kan kanseri riski arasındaki güçlü bağlantıyı gözler önüne seriyor.

Mevlid-i Nebi etkinliğine katılan gençler: Peygamber sevdasını haykırmaya geldik Mevlid-i Nebi etkinliğine katılan gençler: Peygamber sevdasını haykırmaya geldik

Araştırma, yaş ilerledikçe veya bağırsak sağlığı bozulduğunda, bağırsak duvarının geçirgenliğinin arttığını, bu sayede bazı zararlı bakteriyel moleküllerin kana karışabildiğini gösteriyor. Özellikle ADP-heptose adlı bir şeker türevi, uykuda bekleyen pre-lösemik hücrelerin büyümesini tetikliyor.

Bilim insanları bu süreci ölçmek için TIFAsome Assay adını verdikleri yeni bir kan testi geliştirdi. Bu test, ADP-heptose’un kandaki varlığını ve etkisini belirleyebiliyor.

Bu keşif, son yıllarda sıkça tartışılan CHIP (Bilinmeyen Potansiyele Sahip Klonal Hematopoez) ile de doğrudan ilişkili. 70 yaş üzerindeki bireylerin yaklaşık %10–20’sinde görülen CHIP, belirti vermeyen ancak kanser ve kalp hastalığı gibi ciddi riskler taşıyan bir durum.

Araştırma, CHIP’i taklit eden farelerde ADP-heptose ile etkileşim sonucu pre-lösemik hücrelerin büyük ölçüde çoğaldığını gösterdi.

Çalışmada ayrıca, ADP-heptose’un etkisinin ALPK1 adlı bir reseptör protein aracılığıyla gerçekleştiği saptandı. ALPK1’in engellenmesi, bu hücre büyümesini durdurabilir. Mevcut durumda ALPK1’i hedefleyen bir ilaç bulunmamakla birlikte, araştırmacılar UBE2N inhibitörü ile pre-lösemik hücrelerin çoğalmasının ciddi şekilde engellendiğini belirledi.

Bilim insanları, bu bulguların yalnızca kan kanseri değil, kalp-damar hastalıkları, romatizma, gut ve osteoporoz gibi yaşla bağlantılı pek çok hastalık için de geçerli olabileceğini söylüyor. Araştırmanın başyazarı Dr. Starczynowski:

“Bağırsak sağlığını korumak, sadece sindirim için değil, sistemik hastalıklardan korunmak için de hayati önem taşıyor” diyor.

Kaynak: İLKHA