VAN OLAY - ABD Başkanı Trump ile Netanyahu, Gazze’deki savaşı sona erdirmek için “tarihi bir plan" açıkladı. Ancak plan, Hamas’ın yazılı metni görmediğini söylemesi ve İsrail’in çekilme koşullarının belirsizliğiyle gölgelendi. Filistinliler ise bir yandan derin yaralarını sararken, bir yandan da “kalıcı barış” vaatlerine temkinli yaklaşıyor.
“Savaş Bitecek” Açıklaması ve Arkasındaki Gerçekler
Washington DC’deki Beyaz Saray’da düzenlenen basın toplantısında kürsüye çıkan ABD Başkanı Donald Trump, Netanyahu’nun Gazze’deki savaşı sona erdirmeyi kabul ettiğini duyurdu. Trump, “Bu, savaşın derhal sona ermesi anlamına geliyor” ifadesini kullandı.
Ancak Trump’ın bu iyimser açıklamasının hemen ardından Reuters ajansı, Hamas’tan bir yetkilinin, grubun henüz “yazılı bir Gazze barış planı” almadığını aktardı. Bu çelişkili durum, “tarihi barış” iddiasının henüz çok kırılgan bir zeminde durduğunu gösterdi.
20 Maddelik Plan: Silahsızlanma, Çekilme ve ‘Barış Kurulu’
Beyaz Saray’ın basın toplantısı öncesi yayımladığı 20 maddelik plan, İsrail’in güvenlik kaygılarını merkeze alıyor. Plana göre:
-
Hamas silahsızlandırılacak ve askeri kapasitesi tamamen yok edilecek.
-
Tüm İsrailli ve Filistinli esirler takas edilecek.
-
Gazze, “terörden arındırılmış” bir bölge haline getirilecek.
-
İsrail birlikleri, belirlenen şartlara bağlı olarak aşamalı olarak çekilecek.
-
Gazze’nin geçici yönetimi, Trump’ın başkanlık edeceği bir “Barış Kurulu” tarafından denetlenecek. Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in de bu kurulda yer alacağı belirtildi.
Plan, İsrail’in Gazze’yi ilhak etmeyeceğini taahhüt etse de, İsrail'in ne zaman tamamen çekileceği ve “güvenlik çemberi” adı altında ne tür bir kontrolü sürdüreceği netlik kazanmış değil.
“Acı Çekmiş Gazze Halkı” ve Sessiz Kalan Taraf
Plan metninde “fazlasıyla acı çekmiş Gazze halkı” ifadesine yer verilmiş ve bölgenin yeniden inşası vaat edilmiş olsa da, bu vaatler Filistinlilerde derin bir şüpheyle karşılanıyor. İsrail’in iki yıla yakın süredir devam eden saldırıları nedeniyle Gazze’de on binlerce bina yıkılmış, altyapı çökmüş ve sayısız can kaybı yaşanmış durumda.
En can alıcı soru...
Hamas’ın dahil edilmediği, Filistin halkının iradesinin tam olarak temsil edilmediği bir plan, kalıcı bir barış getirebilir mi? Netanyahu’nun, Filistin Yönetimi’nin “kökten dönüşüm” geçirmeden Gazze’de rol almayacağını söylemesi, Filistinliler arasında planın gerçek niyetine dair endişeleri artırıyor.
Netanyahu’dan Sert Söylem: “Filistin Devleti Yok”
Netanyahu, basın toplantısında İsrail’in temel pozisyonunu net bir şekilde tekrarladı: “Tüm İsraillilerin Filistin devletini reddettiğini” söyleyerek, iki devletli çözüm ihtimalini bir kez daha reddetti. Bu açıklama, planın 19. maddesinde yer alan “Filistin’in kendi kaderini tayin etme” ifadesiyle doğrudan çelişiyor ve barış umutlarını zedeliyor.
Umutlar Kırılgan, Yaralar Derin
Trump ve Netanyahu’nun “zafer” edasıyla sunduğu bu plan, masadan kalkacak ilk ateşkes anlaşması olma potansiyeli taşıyor. Ancak, Filistin halkının çektiği acılar, yaşamını yitiren binlerce insan ve enkaz haline gelmiş bir coğrafya, bu planın başarısını değerlendirirken asıl ölçüt olmalı.
Plan, savaşı durdursa bile, adil ve kalıcı bir barışın temellerini atabilecek mi? Bu sorunun yanıtı, Hamas’ın tepkisi, İsrail’in somut adımları ve en önemlisi, özgürlük ve onurlu bir yaşam isteyen Filistin halkının sesinin nihayet duyulup duyulmayacağına bağlı.