Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) öğrencileri ve akademisyenleri, Filistin Günleri etkinlikleri kapsamında “Filistin için El Ele Yürüyüşü” düzenleyerek Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekti.Van Yyü Filistin Yürüyüşü El Ele (1)

Cuma namazı sonrası Edebiyat Fakültesi önünde toplanan kalabalık, Filistin, Doğu Türkistan ve Türkiye bayraklarıyla oluşturdukları insan zinciriyle üniversite içerisinde sembolik “Gazze Yolu” olarak bilinen güzergahta yürüyerek meydana ulaştı.

Van ve Şanlıurfa'da yüzlerce kilo narkotik madde ele geçirildi Van ve Şanlıurfa'da yüzlerce kilo narkotik madde ele geçirildi

Burada grup adına hazırlanan basın açıklamasını Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 3. sınıf öğrencisi Burhan Ekici okudu.Van Yyü Filistin Yürüyüşü El Ele (3)

“GAZZE SADECE BİR COĞRAFYA DEĞİL, İNSANLIĞIN ORTAK SINAVIDIR”

Gazze’de yaşananların bir soykırım olduğunu ve uluslararası kamuoyunun bu zulüm karşısında sessiz kaldığına vurgu yapan Ekici, “Şu ana kadar Gazze’de 50.000’den fazla Filistinli kardeşimiz yaşamını yitirmiştir. Bunların en az 22.000’i kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Gazze’de tüm sağlık sistemi çökmüş durumdadır. Bütün hastaneler ya yıkılmış ya da yakıt ve ilaç yetersizliği nedeniyle işlevsiz hale gelmiştir. Bugün Gazze’de insanlar, temel gıda, temiz su ve elektrikten yoksundur. Her bir rakamın arkasında bir hayat, bir hikâye, bir aile, bir düş vardır. Gazze’de bir baba, 3 çocuğunun cansız bedenini toprağa verirken “Biri hayatta kalsın diye dua ettim. Hiçbiri kalmadı…” dedi. Bir hemşire, yıkılmış bir hastanenin enkazı altında çocuklara iğne yapmaya çalıştı. Bombalanmış bir okulun enkazından, elinde defteriyle çıkarılan bir kız çocuğunun cansız bedeni dünya basınına yansıdı. Bu örnekler, artık kelimelerle tarif edilemeyecek düzeyde bir kolektif travmanın ve soykırımın işaretidir.” dedi.Van Yyü Filistin Yürüyüşü El Ele (5)

“BU HİKAYE, SADECE BİR COĞRAFYANIN DEĞİL, TÜM İNSANLIĞIN HİKAYESİDİR”

Gazze halkının sadece acı değil, aynı zamanda direnç ve umutla mücadele ettiğine dikkati çeken Ekici, “Gazze'de yaşanan trajedi, bir halkın, bir toplumun, bir dünyanın acı ve ıstırap içinde savruluşunun hikayesidir. Bu hikaye, sadece bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın hikayesidir. Gazze, yıllardır sürdürülen abluka ve katliamların içinde bir yaşam alanı bulmaya çalışan bir halkın eviydi. Her gün, halkın bir kısmı, yaşam mücadelesi verirken, bir kısmı ise yıkılmış, harabe olmuş evlerin, bombalanmış sokakların, parçalanmış umutların arasında hayatta kalmaya çalışıyordu. Fakat, son dönemde yaşananlar, Gazze'nin üzerine çökmüş karanlık gölgenin daha da derinleşmesine neden oldu. Bombalar düştü, sesleri kulakları tıkadı, bedeni sarsan patlamalar her şeyi yutmaya başladı. Bir anda hayaller, planlar, geleceğe dair umutlar, enkazın altına gömüldü. Geçmişteki o neşeli çocuk sesleri, yerini hayatta kalmaya çalışan, tek bir avuç su arayan insanların inlemelerine bıraktı. Sokaklar, bir zamanlar insan kokan, çocukların koşuşturduğu, komşuların birbirine gülümsediği alanlar, şimdi ise korkunun, ölümün ve çaresizliğin izlerini taşıyor. Gazze'deki trajedinin en yıkıcı yönü, bu acının görmezden gelinmesidir. Dünya, belki bir süreliğine bu felakete dikkat etti, belki sesler yükseldi, belki birkaç açıklama yapıldı ama zaman geçtikçe bu acı, zamanın ve medyanın soğuyan ilgisiyle silinmeye başladı. Oysa Gazze'nin sokakları, o topraklarda yaşanan her kayıp, her çığlık hala duvarlarda yankılanıyor. Her bir şehit, her bir kayıp, bir halkın hatırlatmak istediği bir acıdır. Ve bu acı, dünyanın vicdanına ağır bir yük bırakmalıdır. Bugün burada yalnızca acıyı ve kaybı dile getirmiyoruz. Gazze'de yaşanan acılar, insanlığın en büyük sınavlarından birini de beraberinde getiriyor. Bütün bu yıkım, savaşın ve şiddetin, insanları ne kadar öldürebileceğini değil, bir halkın yeniden ayağa kalkma mücadelesini de anlatıyor.” ifadelerini kullandı.Van Yyü Filistin Yürüyüşü El Ele (6)

“GAZZE'DEKİ HER BİR YAŞAM, HER BİR KAYIP, BİR ÇAĞRIDIR”

Ekici, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze'nin halkı, her bir patlamanın ardında yeniden doğma gücünü buluyor. Onlar, her gün yeni bir umut için savaşıyorlar. Aileler kaybettikçe bir arada durmayı öğreniyor, komşular birbirlerine daha sıkı sarılıyor, çocuklar hayatta kalmak için bir parça umut arıyorlar. İşte, bu direniş, tüm dünyaya bir ders olmalıdır. Çünkü her ne olursa olsun, Gazze'nin halkı, acılarla ve kayıplarla boğuşarak bile umutlarını kaybetmiyorlar. Onlar, umutlarının peşinden gidiyorlar, her gün yeniden doğmaya çalışıyorlar. Gazze halkı, bir gün kendi vatanlarında yeniden özgürce yaşama umudu taşırken, dünya da bu umudu taşımak zorundadır. Gazze'deki her bir yaşam, her bir kayıp, bir çağrıdır. Bu çağrı, bir daha asla benzer acıların yaşanmaması için vicdanımızı uyandırmalı ve harekete geçirmelidir. Ve dünya? Dünya, sadece bu acıya tanık olmamalıdır. İnsanlık, sadece bir bölgenin değil, tüm gezegenin vicdanı olmak zorundadır.”Van Yyü Filistin Yürüyüşü El Ele (4)

“BU SESSİZLİK, İNSANLIĞIN VİCDANINI DA YIKIMA UĞRATMAKTADIR”

Gazze’de yaşananlara ilişkin tüm dünyanın sessizliğini koruduğunu söyleyen Ekici, “Gazze'de yaşanan acılar, yalnızca bir yerin değil, tüm insanlığın acısı olmalıdır. Gazze'nin halkı yalnız bırakılmamalıdır. Onların acılarına gözyaşlarıyla değil, eylemlerle yanıt verilmelidir. Uluslararası toplum, ne yazık ki bu trajedi karşısında ya sessiz kaldı ya da tepkilerini göstermelik diplomatik mesajlarla sınırlandırdı. BM’nin çağrıları görmezden gelindi. Uluslararası Ceza Mahkemesi hâlâ harekete geçmekte gecikiyor. Bazı ülkeler ise İsrail’e silah desteği sağlamaya devam ediyor. Bu sessizlik, yalnızca Filistin halkını değil, insanlığın ortak vicdanını da yıkıma uğratmaktadır. Eşi görülmemiş bu soykırımı gerçekleştiren gözü dönmüş caniler, cesaretlerini ümmet-i Muhammed’in suskunluğundan ve dağınıklığından almaktadır. Oysa yüce dinimiz İslam, bizleri vahdete çağırmaktadır. Birlik olmaya, birlikte hareket etmeye davet etmektedir. Sadece dualarımızı değil, bilgimizi, gücümüzü, maddi ve manevi imkânlarımızı birleştirmemizi istemektedir.” diye belirtti.Van Yyü Filistin Yürüyüşü El Ele (2)

“BU ÇAĞRI, BİR UYANIŞ, BİR DİRENİŞ VE BİR İNSANLIK ÇIĞLIĞIDIR”

Basın açıklamasında başta İslam ümmeti olmak üzere dünyaya şu önemli çağrı yapıldı:

  • İsrail, Gazze’ye yönelik tüm askeri operasyonlarını derhal durdurmalıdır.
  • Uluslararası Ceza Mahkemesi ve BM İnsan Hakları Konseyi, savaş suçu ve soykırım suçları için acil soruşturma başlatmalıdır.
  • Gazze’ye tam ve kesintisiz insani yardım koridorları açılmalı, tüm ambargolar kaldırılmalıdır.
  • İsrail’e askeri ve ekonomik destek sağlayan ülkeler, bu desteklerini kesmeli ve barış için baskı yapmalıdır.
  • Tüm dünya halkları, gazeteciler, sanatçılar, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları; Gazze’de yaşanan bu vahşeti duyurmalı, suskunluk duvarını kırmalıdır.

Ekici, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bugün Gazze’de susan dünya, yarın kendi çöküşünün temellerini atmaktadır. Bir çocuğun cansız bedeni karşısında sessiz kalan insanlık, kendi geleceğini yitirmeye mahkûmdur. Gazze, yalnız değildir. Çünkü vicdan sahibi insanlar, hiçbir zaman halkların soykırıma uğramasını sessizce izlememiştir. Bu çağrı, bir uyanış, bir direniş ve bir insanlık çığlığıdır. Bu çağrı, sadece hükümetlere değil; aynı zamanda sokaktaki insanlara, sanatçılara, akademisyenlere, gazetecilere, öğrencilere, yani vicdanı olan herkese yapılmaktadır. Sessiz kalırsak, sadece mazlumlara değil; kendi insanlığımıza da ihanet etmiş oluruz. Unutmayalım: Tarih, susanları da yazar. Bugün, zulme karşı ses çıkarma günüdür. Bugün, Gazze için, adalet için, insanlık için ayağa kalkma günüdür. Ey İslam Ümmeti! Ey Müslümanlar! Rabbimiz kutsal kitabımız Hud suresi 113. ayette şöyle buyuruyor: “Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz!” Zalimler ve açıkça onların yanında olanların mallarını boykot etmeyenlere seslenmek istiyoruz. Lütfen rabbimizin bu uyarısını ciddiye alın. Ve unutmayalım: Mazlumun zalimden ve zalimin yanında olanlardan hakkını alacağı gün, zalimin mazluma zulmettiği günden çok daha çetin olacaktır!”

Muhabir: Vanolay - Suat Tink