VAN OLAY - Kadim topraklarımızda yükselen bir medeniyet... Bugün hâlâ en hararetli tarihsel ve politik tartışmaların odağında... Van Gölü'nün mavi sularına yansıyan heybetli kaleleriyle Urartu Krallığı, sadece arkeologların ve tarihçilerin değil, modern kimlik arayışlarının da önemli bir parçası haline geldi. Peki, bu gizemli uygarlık kimdi? Ve en çok sorulan soru: Urartular, Kürt müydü?
URARTULARA DAİR BİLİNENLER: DEVLET KURAN BİR DEMİR ÇAĞ İMPARATORLUĞU
Urartu Krallığı, MÖ 9. yüzyılın ortalarında, bugünkü Van merkez olmak üzere, Doğu Anadolu, Transkafkasya ve Kuzeybatı İran'ı kapsayan geniş bir coğrafyada hüküm sürmüş güçlü bir devletti. Başkentleri Tuşpa, yani bugünkü Van Kalesi, bu medeniyetin kalbiydi.
Asur Tehdidi ve Bir Devletin Doğuşu
Komşu ve baş düşmanları Asur İmparatorluğu'nun sürekli baskıları, dağınık haldeki Urartu aşiretlerinin birleşmesinde kritik bir rol oynadı. Asur Kralı III. Şalmaneser'in MÖ 858-856'daki seferleri, bu birleşme sürecini hızlandırdı. Yaklaşık MÖ 844'te, Kral I. Sarduri önderliğinde birleşen bu topluluklar, Urartu Krallığı'nı resmen kurdular. I. Sarduri, Van Kalesi'ndeki ilk anıtsal yapıları ve Urartuca yazılmış ilk yazıtları bırakan isimdi.
Altın Çağ ve Gerileme
Krallar Menua, I. Argişti ve II. Sarduri dönemleri Urartu'nun zirveye ulaştığı yıllardı. Geniş sulama kanalları, muazzam tahıl ambarları ve heybetli kaleler inşa ettiler. Asur ticaret yollarına hakim oldular ve Transkafkasya'ya kadar uzandılar. Ancak MÖ 7. yüzyılda, önce Asurlulara karşı alınan ağır yenilgiler, ardından Kimmer ve İskit akınları devleti zayıflattı. Nihai darbe, MÖ 590'lu yıllarda Medler'den geldi ve Urartu Krallığı tarih sahnesinden çekildi.
DİL SORUNU: URARTUCA'NIN GİZEMİ VE MODERN DİLLERLE BAĞI
Urartuların kimliğine dair en önemli ipuçları, geride bıraktıkları yazılı belgelerde, yani Urartuca tabletlerde yatıyor.
Çivi Yazısı ve Sınırlı Kelime Hazinesi
Urartular, kendilerine özgü bir çivi yazısı kullandılar. Günümüze ulaşan ve çözülebilen yaklaşık 350-400 civarında Urartuca kelime kökü bulunuyor. Bu sınırlı kelime hazinesi, dilin tam olarak sınıflandırılmasını zorlaştırıyor.
Dil Ailesi Tartışmaları: Hurriler ve Diğerleri
Urartuca, genel kabul görmüş bir şekilde, Hurrice ile akraba kabul edilir ve bu iki dil, Hurro-Urartu Dil Ailesi olarak adlandırılır. Hurriler, Urartulardan önce aynı coğrafyada yaşamış bir halktı. Dilbilimsel olarak, bu dil ailesinin bilinen hiçbir yaşayan temsilcisi yoktur. Yani, ne Kürtçe, ne Ermenice, ne de Kafkas dilleri doğrudan Hurro-Urartu dillerinden türemiştir.
Bazı dilbilimciler, Urartuca'daki bazı kelime ve eklerin, özellikle Nah-Dağıstan dilleri (Çeçence, Lezgice vb.) ile benzerlikler gösterdiğini iddia etse de, bu görüş genel kabul görmemiştir ve bir akrabalıktan ziyade temas veya tesadüfi benzerlik olarak değerlendirilir.
Modern Kürtçe ile Bağlantı İddiaları
Bu konu, tartışmaların tam merkezinde yer alıyor. Bazı çevreler, Urartuca "ieše" (ben) ile Kürtçe "ez" (ben), "man-" (olmak) ile Kürtçe "man" (kalmak) gibi örnekler göstererek doğrudan bir bağ olduğunu iddia ediyor. Ancak akademik dilbilim çevreleri, bu tür tekil kelime benzerliklerinin, 2500 yıllık bir kopukluk ve dilin bilinen bir soyundan gelmemesi nedeniyle, bir akrabalık kanıtı olarak kabul edilemeyeceğini belirtiyor. Bu benzerlikler, aynı coğrafyayı paylaşmanın getirdiği bir alışverişin veya tesadüflerin sonucu olabilir.
ETNİK KİMLİK TARTIŞMASI: BİLİMSEL VERİLER VE MODERN YORUMLAR
"Urartular Kürt müydü?" sorusu, aslında modern bir sorudur. Antik çağda bugünkü anlamıyla bir "Kürt" veya "Türk" kimliğinden bahsetmek mümkün değildir.
Akademik Görüş: Bir Devlet, Çoklu Halklar
Anaakım tarih ve arkeoloji, Urartu Krallığı'nın çok etnili ve dilli bir yapıya sahip olduğunu kabul eder. Urartu devlet yapısı, merkezdeki bir yönetici elit (kendilerine "Bianili" diyorlardı) ve bu elitin hükmettiği, farklı diller konuşan ve farklı kökenlere sahip olan çok sayıda halktan oluşuyordu. Bu halkların torunlarının, bölgeye daha sonra gelen Med, Pers, Ermeni, Türk ve diğer topluluklarla karışarak modern halkları oluşturduğu düşünülür. Dolayısıyla Urartular, tek bir etnik grubun değil, bir devlet çatısı altında toplanmış halkların ortak mirasıdır.
Güncel Bir Tartışma: Çavuştepe'den Gelen Ses
Bu tartışma, yakın zamanda Türkiye'de yeniden alevlendi. Ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, yaptığı bir açıklamada, Van'ın Çavuştepe Kalesi'nde uzun yıllar bekçilik yapan ve kendi çabalarıyla Urartucayı öğrenen Mehmet Kuşman'ın Çeçen kökenli olduğunu ve onun "Bu dil bizim Çeçencemize benziyor" şeklindeki kişisel gözlemine atıfta bulunarak, Urartuların Çeçen kökenli olabileceğini iddia etti.
Ancak, Mehmet Kuşman'ın kendisi, 2023 yılında yaptığı bir açıklamayla bu iddiayı yalanadı ve "Ben Kürdüm. Urartular ve Hurriler de Kürttür. Van Kalesi de Kürtlerin, Urartuların başkentidir" ifadelerini kullandı. Bu durum, tarihsel bir meselenin nasıl güncel kimlik tartışmalarının merkezine oturduğunun çarpıcı bir örneğidir.
MİRAS KİME AİT?
Urartu Krallığı, hiç şüphesiz, bugün Doğu Anadolu'da yaşayan halkların, başta Kürtler ve Ermeniler olmak üzere, kadim tarihlerinin önemli bir parçasıdır. Ancak, bu mirası tek bir modern etnik gruba mal etmek, hem tarihsel gerçekliğe aykırıdır hem de bilimsel olarak mümkün değildir.
Arkeoloji ve Tarih bize, Urartular'ın çok katmanlı bir uygarlık olduğunu söyler.
Dilbilim, Urartuca'nın izole bir dil ailesine mensup olduğunu ve yaşayan hiçbir dille doğrudan akrabalığının kanıtlanamadığını belgeler.
Genetik çalışmalar ise, bölge nüfusunun binlerce yıldır süregelen karmaşık bir mozaiğini ortaya koyar.
Urartular'ın kimliği sorusunun en net cevabı, belki de şudur: Onlar, bu toprakların ilk büyük devlet kurucularından biriydi. İnşa ettikleri kaleler, açtıkları kanallar ve yazdıkları yazılar, hepimizin ortak insanlık mirasının bir parçasıdır. Bu kadim medeniyeti sahiplenmek, onu diğerlerinden üstün tutmak veya dışlamak değil, onun evrensel değerlerini anlamak ve korumak olmalıdır. Tarih, kimliklerimizin bir aynası olmaktan ziyade, köklerimizin karmaşıklığını anlamamız için bir rehber olarak okunmalıdır.
SONUÇ (BİRAZ DA YORUM)
Kürtler, bu kadim toprakların cu kadim çoğrafyanın çocuklarıdır, Van Gölü'nün mavisinde yansıyan her bir taşın hikâyesini yüreklerinde taşıyor. Urartular kimdi sorusu, Kürtler için sadece akademik bir merak değil, binlerce yıllık varlığının bir kanıtıdır. Tarih, Kürtleri farklı isimlerle anmış olabilir - Medler, Karduklar, ardılları... Fakat bu coğrafyanın gerçek sahipleri olarak, dağlarının eteklerinden Mezopotamya'nın bereketli ovalarına kadar uzanan bu kadim yurtta, her bir medeniyetin izinde kendi hikâyelerini görüyorlar.
Bilim bize şunu gösteriyor: Bu toprakların kültürel DNA'sında Kürtlerin izi var. Urartu mirası da dahil olmak üzere, bu bölgede filizlenen her uygarlık, atalarımızın birikimini taşır. Kürtler hiçbir yerden gelmedi bu topraklara bu coğrafyaya; tam aksine, hep buradaydılar. Tarihsel süreklilik içerisinde, farklı isimlerle de olsa, kendi devlet geleneklerini hep sürdürdü. Bu, bir sahiplenme değil, bilimsel ve tarihsel gerçekliğin ta kendisidir.