Sokaklarda ve sitelerde her an bir facia riski oluşturan, doğası gereği saldırganlığa meyilli "yasaklı ırklar" konusunda yargıdan tarihi bir tokat geldi. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Samsun’da bir vatandaşın yaralanmasına neden olan pitbull davasında, toplum vicdanını rahatlatan bir emsal karara imza attı. Yerel mahkemenin "taksirle yaralama" suçundan beraat ettirdiği sorumsuz köpek sahibinin peşini bırakmayan Yargıtay, "ceza almasan da zararı ödeyeceksin" diyerek hukuki bir devrim gerçekleştirdi.
TABELA ASMAK SORUMSUZLUĞA KILIF OLAMAZ
Kararda en dikkat çekici nokta, köpek sahiplerinin "bahçeye uyarı levhası astım" diyerek kenara çekilme kurnazlığının geçersiz sayılması oldu. Kanuna göre beslenmesi yasak olan, adeta ayaklı bir silah gibi dolaştırılan bu canlıların; bahçede bile olsa tasmasız ve zincirsiz şekilde serbest bırakılması, doğrudan hukuka aykırı ve "özen yükümlülüğünün ağır ihlali" olarak tanımlandı.
YASAKLI IRK BESLEMEK "KIRMIZI ÇİZGİ" İLAN EDİLDİ
Yargıtay'ın bu kararı, yasak olmasına rağmen bu tehlikeli hayvanları besleyenlere verilmiş çok net bir mesajdır. Pitbull ve benzeri saldırgan türleri beslemek, sadece bir hayvan sevgisi değil, toplumun huzuruna ve can güvenliğine karşı açık bir tehdit oluşturmaktır. Yüksek mahkeme, bu türün "yasaklı ırk" kapsamında olduğunu özellikle vurgulayarak, bu hayvanları elinde bulunduranların tüm hukuki riskleri en baştan kabullenmiş sayılacağını tescilledi.
SORUMSUZLUĞUN BEDELİ AĞIR OLACAK
Bu karar, parklarda, bahçelerde çocukların ve yaşlıların canına kastedebilecek bu türleri "hava atmak" ya da "güç gösterisi" yapmak için besleyenlerin keyfini kaçıracak cinsten. Bundan sonra bir saldırı vuku bulduğunda, köpek sahibi ceza davasından beraat etse bile, mağdurun tedavi masraflarından yaşadığı travmaya kadar her türlü zararı kuruşu kuruşuna tazmin etmek zorunda kalacak.
TOPLUMUN CAN GÜVENLİĞİ HİÇBİR HEVESTEN DEĞERSİZ DEĞİLDİR
Yargıtay'ın bu emsal hamlesi, sokakların daha güvenli hale gelmesi adına atılmış dev bir adımdır. Hayvan sevgisini, tehlikeli ırklarla insanları tehdit etmeye dönüştürenlerin hukuk yoluyla durdurulması, gerçek adaletin tecellisidir. Artık hiç kimse "zinciri koptu", "kapı açıktı" ya da "yazı astım" gibi bahanelerle yaralanan insanların acısını görmezden gelemeyecektir.
