Peygamber Sevdalıları, "Kasım Ayı Sahabe Ayı" etkinlikleri kapsamında Van’ın Erciş ilçesinde de "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" programı düzenleyerek Mus’ab Bin Umeyr’i anlattı.

Erciş Sürekli Eğitim Merkezi Konferans Salonunda gerçekleştirilen program Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Tilavetin ardından Mus’ab Bin Umeyr ve Nesibe Hatun’un hayatını konu alan sinevizyon gösterimi yapıldı.Erciş'te Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar Programı Düzenlendi (2)

Yoğun katılımla gerçekleşen programda konuşan Vaiz Şeyhmus Koç, Mus’ab Bin Umeyr’in İslam için verdiği mücadele, vazgeçtiği dünyevi nimetler ve karşılaştığı zorluklardan bazı kesitler aktardı.

Mus’ab Bin Umeyr’in İslam’dan önce Mekke’nin en zengin ailelerinden birine mensup olduğuna dikkat çeken Koç, “Mus’ab bin Umeyr de bu gençlerden bir tanesi. Mus’ab bin Umeyr’in nelerden vazgeçtiğini, ne tür fedakârlıklardan bulunduğunu anlamamız için İslam'dan önceki yaşantısına bir göz atmamız gerekiyor. Mus’ab bin Umeyr, Mekke'nin en zengin ailelerinden birine mensuptur. İnsanların böyle giyecek elbise bulamadığı o dönemde rivayetlere göre giydiği elbiseyi çoğunlukla bir kez daha giymezmiş. Annesi onu çok seviyor. Hatta kıyafetlerini, giyeceği pabuçları ve kullanacağı kokuları özel olarak Yemen'den getirtiyor. Mus’ab bin Umeyr, bir yerden geçerken oradan onun geçtiği belli olur. Çünkü o kokuyu sadece kendisi kullanır. "Mus’ab" Abdülmuttalib'in yetiminin dinine tabi olmuş ve Müslüman olmuş." Annesi bunu duyunca küplere biniyor. Mus’ab bin Umeyr eve geldiği zaman önce ikna etmeye çalışıyorlar. Dininden dönmesi için iknayla onu vazgeçirmeye çalışıyorlar. Fakat Mus’ab bin Umeyr, o zamanın parolası olan ve daha çok Bilal-i Habeşi'nin dilinden duyduğumuz "Ahad ahad" diyor. Fayda sağlamadığını görünce bu sefer annesi, o çok sevdiği oğlunu hapsediyor. Ve imanından dönmediğini görünce birilerini tutup ona işkence ettiriyor. Kırbaçlatıyor. Kan revan içinde kalıyor Mus’ab bin Umeyr. Mus’ab bin Umeyr’i karşısına alıp "Biz zengin bir aileyiz. Ya bu servetin ya da Muhammed'in dini. İkisinden birini tercih et” diyor. Mus’ab bin Umeyr, hiç tereddüt göstermeden İslam'ı tercih ettiğini, Peygamber Efendimizi tercih ettiğini annesinin yüzüne söylüyor ve o şekilde oradan ayrılıyor.” dedi.Erciş'te Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar Programı Düzenlendi (1)

“ŞEHİT OLDUĞUNDA ÜZERİNİ ÖRTECEK BİR KEFEN BULAMIYORLAR”

Koç, Uhud Savaşı’nda sancak taşıyıcısı olan Musab Bin Umeyr’in, sancak yere düşmesin diye son nefesine kadar mücadele ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Allah azze ve celle'nin izni ve inayetiyle Mus’ab bin Umeyr’in taşıdığı ve yere düşürmemek için her şeyini feda ederken son bir çırpınışla pazolarının arasına aldığı o sancak kıyamet gününe kadar dalgalanacaktır ve Müslümanlar için bir izzet, bir şeref sembolü olarak kalacaktır. Ve Mus’ab bin Umeyr şehit olmuş. Savaştan sonra Hanzala hariç bütün hepsinin dudakları, burunları, kulakları kesilmiş. Peygamber Efendimiz, Müslümanların o halini görünce gözlerinden yaşlar akıyor. Hz. Hamza'yı görüyor, Mus’ab bin Umeyr'i görüyor. Ve Mus’ab bin Umeyr getirilirken sahabe-i kiram soruyor; "Ey Allah'ın Resulü, Mus’ab bin Umeyr’in üzerinde yırtık bir elbise var, yamalı bir elbise var. Kefen olarak onun başını örtüğümüzde o elbise ile ayakları açıkta kalıyor. Ayaklarını örtüğümüzde başı açıkta kalıyor. Ne yapalım” diye sorunca Peygamber Efendimiz, gözyaşları içerisinde diyor ki "Başını o elbiseyle örtün, ayaklarını da izfir otuyla kapatıp o şekilde defnedin." O bir sefer giydiği elbiseyi ikinci defa giymeyen Mus’ab bin Umeyr, şehit olduğunda üzerini örtecek bir kefen bulamıyorlar.”

Vanspor Teknik Direktörü Hakan Kutlu’dan açıklama
Vanspor Teknik Direktörü Hakan Kutlu’dan açıklama
İçeriği Görüntüle

Program, yapılan duanın ardından son buldu.

Muhabir: Kasım Keklik