VAN OLAY - Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulan ve Gazze'de işlenen soykırım suçlarına karışan çifte vatandaşların Türkiye'de yargılanmasının önünü açmayı hedefleyen kritik kanun teklifi, başlatılan geniş çaplı bir imza kampanyasıyla kamuoyu desteğine sunuldu.
MİLLETVEKİLİ RAMANLI: İMZA KAMPANYASINA DESTEK VERİN
HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, kanun teklifini desteklemek amacıyla başlatılan "Ülkemde Siyonist İstemiyorum!" başlıklı imza kampanyasına tüm halkı destek vermeye çağırdı.
Ramanlı, "Soykırıma iştirak etmiş katillerin yargılanmasına imkân tanıyacak teklifimizin kanunlaşması için tüm halkımızı bu yönde başlatmış olduğumuz imza kampanyasına destek vermeye davet ediyoruz" sözleriyle, adaletin tecellisi için millet iradesinin önemini vurguladı.
Kanun teklifi; mevcut yargılama engellerini ortadan kaldırmayı, soykırım faillerinin vatandaşlıklarını iptal etmeyi ve mal varlıklarına el konulmasını amaçlıyor.
SOYKIRIMCI ÇİFTE VATANDAŞLARIN DOKUNULMAZLIĞI KANUNLA SONA ERİYOR
HÜDA PAR’lı milletvekilleri Şahzade Demir, Zekeriya Yapıcıoğlu, Serkan Ramanlı ve Faruk Dinç tarafından TBMM Başkanlığı'na sunulan kanun teklifi, Gazze'de kadın, çocuk ve yaşlı demeden sivilleri hedef alan, hastane ve okulları bombalayan, insani yardımları engelleyen sistematik saldırıların "soykırım" suçu teşkil ettiği tespiti üzerine hazırlandı.
Teklifin temel amacı, bu suçlara doğrudan katılan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bazı çifte vatandaşların cezasız kalmasını engellemektir.
Mevcut yasalar, yurt dışında işlenen soykırım suçlarında yargılamayı mümkün kılsa da, soruşturma açılmasını Adalet Bakanı’nın talebine bağlamaktadır. Kanun teklifi, işte bu siyasi mekanizmanın yarattığı ve suçluların cezasız kalmasına yol açan boşluğu doldurmayı ve Türkiye vatandaşlığını, soykırımcılar için bir koruma kalkanı olmaktan çıkarmayı hedefliyor.
Bu sayede, Türkiye'nin evrensel hukuk çerçevesinde kararlı bir duruş sergilemesi ve uluslararası sözleşmelerden doğan sorumluluğunu tam olarak yerine getirmesi amaçlanmaktadır.
MİLLETVEKİLİ RAMANLI'DAN TARİHİ ÇAĞRI
HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, soykırım suçuna karışan çifte vatandaşların yargılanabilmesi için sunulan bu hayati kanun teklifine kamuoyu desteği sağlamak üzere başlatılan imza kampanyasına destek çağrısını yineledi.
"Ülkemde Siyonist İstemiyorum!" sloganıyla yürütülen kampanya, vatandaşı, meclise sunulan teklife imza yoluyla destek vermeye davet ediyor.
imza.hudapar.org adresi üzerinden yürütülen kampanya, Gazze'de yaşanan insanlık dramına karşı Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuki alanda somut bir adım atması için halkın iradesini harekete geçirmeyi amaçlıyor.
Kampanya, aynı zamanda Türkiye'nin, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nden (1951) doğan ve soykırıma karşı mücadele etme yükümlülüğünü yerine getirme kararlılığının bir göstergesi olarak görülüyor.
YARGILAMADA ADALET BAKANI İZNİ ŞARTI KALDIRILIP TBMM'YE YETKİ VERİLİYOR
Kanun teklifinin getirdiği en radikal ve önemli hukuki değişiklik, soykırım ve insanlığa karşı suçlarda yargılamanın başlatılması sürecini siyasi engellerden arındırmasıdır.
Mevcut Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 13. maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklik ile insanlığa karşı işlenen suçlar dolayısıyla Türkiye'de yargılama yapılabilmesi için artık sadece Adalet Bakanı'nın talebi yeterli olmayacak.
Bu şartın yanı sıra "Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda alacağı karar" üzerine de soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin başlatılması mümkün hale gelecektir.
Bu düzenleme ile yargı makamlarının, uluslararası siyasi dengeler gözetilerek bir hükümet tasarrufuna bağlı kalması engellenmekte, suçluların yargılanması sürecine milletin temsilcisi olan yasama organının onayıyla doğrudan bir zemin oluşturulması hedeflenmektedir.
Böylece, soruşturma açılmasını talep etme yetkisinin salt yürütme organının elinde olması durumu sona erecek ve yargılanmaktan siyasi mülahazalarla kurtulma ihtimali ortadan kaldırılacaktır.
SOYKIRIM SUÇUNA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET VE VATANDAŞLIĞIN İPTALİ ŞARTI GELİYOR
Teklif, caydırıcılığı artırmak ve cezasızlığı önlemek amacıyla ağırlaştırılmış cezai yaptırımlar öngörmektedir.
Teklifin kabul edilmesi halinde, yabancı bir ordu içinde soykırım suçu veya insanlığa karşı suçların işlenmesine bizzat katılan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunacaktır.
Ayrıca, failleri asker yazan veya azmettirenler hakkında da aynı cezai müeyyide uygulanacaktır. Ceza artırımının yanı sıra, Türk Vatandaşlığı Kanunu'nda (5901 sayılı Kanun) yapılan düzenlemeyle, soykırım ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen ve yurtdışında bulunması nedeniyle ulaşılamayan vatandaşların, Resmî Gazetede yapılan ilana rağmen üç ay içinde yurda dönmemeleri halinde, Türk vatandaşlıkları Cumhurbaşkanı kararıyla kaybettirilecektir.
Bu kişilerin Türkiye'deki mal varlıklarına el konulacak ve tasfiye edilen bu varlıklar Aile ve Gençlik Fonu'na kaynak olarak aktarılacaktır.
GAZZE'DEKİ SOYKIRIM VE TÜRKİYE'NİN ULUSLARARASI HUKUK SORUMLULUĞU VURGULANDI
Kanun teklifinin genel gerekçesinde, Gazze Şeridi’nde 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren başlatılan yoğun ve sistematik saldırıların, BM ve insan hakları kuruluşları tarafından da tanımlanan "açık soykırım" suçu olduğu vurgulanmaktadır.
Türkiye'nin, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne 1951 yılından beri çekincesiz taraf olduğu belirtilerek, bu uluslararası anlaşmanın taraf devletlere soykırımı önleme ve cezalandırma yükümlülüğü getirdiği hatırlatılmıştır.
Teklif, mevcut TCK'nın 13. maddesi uyarınca soykırım suçunun evrensellik ilkesi gereği yurt dışında işlenmesi halinde dahi Türkiye'de kovuşturulabileceği hukuki zeminini kullanmaktadır. Bu kapsamda, Türkiye vatandaşlığı taşıyan bazı kişilerin siyonist işgalci İsrail ordusuna katılarak bu ağır suçlara iştirak ettiği yönündeki iddialar karşısında, bu kişilerin yargılanıp cezalandırılmamasının toplum vicdanını yaraladığı ve Türkiye’nin uluslararası sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiği belirtilmiştir.
KANUN TEKLİFİ, HALKIN İRADESİNİ ADALET SÜRECİNE DOĞRUDAN TAŞIYACAK
HÜDA PAR, bu kanun teklifiyle adaletin siyasi kaygılara kurban edilmediği, vatandaşlık statüsünün kötüye kullanılmadığı ve millet iradesinin adalet sürecine doğrudan yansıdığı, bağımsız ve ilkeli bir duruş sergilenmesini savunmaktadır.
Evrensellik ilkesinin gereği olarak insanlığa karşı suçların mağdurunun tüm insanlık olduğu kabulünden hareket eden teklif, yargı sürecinin salt yürütmenin inisiyatifiyle sınırlandırılmasının cezalandırma mekanizmasını etkisiz kıldığını belirtmektedir.
Kanun teklifi yasalaştığında, gelecekte benzer suçların işlenmesini önleyecek güçlü bir caydırıcılık mekanizması kurulacak ve Türkiye'nin, soykırımcı vatandaşlarını kollama/cezasız bırakma suretiyle soykırım suçuna ortak olma ithamından kurtulması sağlanacaktır.
Bu, insanlık onurunu esas alan bir hukuk anlayışının savunulması yolunda önemli bir hukuki adımdır.