HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı tarafından Van’da bir otelin konferans salonunda düzenlenen “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” yoğun bir katılımla gerçekleşti. Çalıştayda selamlama konuşması yapan Kadim Aşiretler Federasyonu Genel Başkanı Rasim Aslan, “Kürt milleti tarih boyunca nice fırtınalar görmüş, nice zorluklardan geçmiş ama hiçbir zaman inancını, vakarını ve insanlığını kaybetmemiştir. Çünkü bu milletin kalbi İslam'ın nuru ile aydınlanmıştır.” ifadelerini kullandı.
Kürtlerin yetiştirdiği İslam alimlerinden örnekler veren Aslan, “Bu topraklarda büyüyen her çocuk adaletin, merhametin, kardeşliğin ne demek olduğunu ecdadından öğrenmiştir. Kürt Milleti hiçbir zaman zulme boyun eğmemiş, mazluma uzanan eli geri çevirmemiş, zalimin karşısında susmamıştır. Tarihimiz sadece savaşlarla değil şefkat, dayanışma ve insanlıkla yazılmıştır. Bunun en güzel örneklerinden biri, asırlar boyunca yetiştirdiği büyük İslam alimleridir. Bediüzzaman, Said Nursi iman akidelerini savunarak, sadece Kürt milletini değil, tüm İslam alemine rehber olmuştur. Molla Halil El Esad Ardi, Arapça ve Kürtçe eserleriyle, çağın en parlak alimlerinden olmuş, Siirt şehir merkezindeki türbesiyle ilim meşalesini yüzyıllar ötesine taşımıştır. Vani Mehmet Efendi, Boğaziçi'nde Vaniköy'e adını vermiş, Osmanlı ilim geleneği içinde hem devlet adamlarına hem toplumu irşad eden bir rehber olmuştur. Babanzade Ahmet Naim, İstanbul'da 1934 yılında hadis ilmini Türkçe'ye kazandırmış ve Mehmet Akif Ersoy'un kabri yanında defnedilmiş, halkın anlayacağı dile İslam kültürünü taşımıştır. Molla Abdülkerim El Müderris ise son dönemde Bağdat'ta Şafii Fıkhı'nın en güçlü temsilcisi olarak görev yapmış ve bu bilgelik mirasını sürdürmüştür. Bu büyük şahsiyetler, Kürt milletinin sadece ilimle değil, iman, adalet ve faziletle yoğrulmuş bir millet olduğunun en açık kanıtıdır. Onlar kalemleriyle zulme karşı durmuş, ilimleriyle insanlığa hizmet etmişlerdir.” diye konuştu.
“KÜRT MESELESİNE İNSANİ ÇÖZÜM SÜRECİ TOPLUMUN FARKLI KESİMLERİ ARASINDA BARIŞ KÜLTÜRÜNÜ GÜÇLENDİRECEKTİR”
İnsani Çözüm Çalıştayı’nın önemine değinen Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kürtler tarih boyunca gösterdikleri adalet, cesaret ve toplumsal dayanışma ruhunu yeni oluşumların inşasında da ortaya koymuşlardır. Özellikle sosyal, kültürel ve eğitim alanlarındaki katkıların birçok ülkenin modernleşme ve uluslaşma sürecinde önemli rol oynamıştır. Bu süreçte Kürtlerin kültürel ve dilsel hükümlerinin korunması toplumsal barış ve çoğulculuk açısından hayati önem taşımıştır. Kürtçenin eğitim dili olarak kullanımı sadece bir dil meselesi değil, aynı zamanda sosyolojik temellere dayanan kimlik ve kültürün nesiller boyu aktarılmasıdır. Ülkemizde Kürt meselesine, insani çözüm süreci, toplumun farklı kesimleri arasında barış, anlayış ve karşılıklı saygı kültürünü güçlendirecektir. Kürt-Türk ilişkilerinde yeni bir bilinç oluşturacaktır. Bu süreç tarihsel farkındalık ve birlikte yaşama iradesini pekiştirerek toplumsal uzlaşıyı destekleyecektir. Ancak bugün bazıları bu birliği, bu direnci ve bu imanla yoğrulmuş kimliği zayıflatmak istemektedir. Kardeşi kardeşe düşürmek, bu milletin vicdanını susturmak istemektedirler. Ama bilsinler ki Kürt milletinin ruhu uyanıktır. Çünkü bu milletin özü tertemizdir. Kalbi İslam'dır, yönü Hak'tır. Bizler atalarımızın emanet ettiği bu izzeti korumakla yükümlüyüz. Birbirimize kenetlenerek aramıza fitne sokmak isteyenlere fırsat vermemeliyiz.”
YOLUMUZ BARIŞIN, ADALETİN VE İSLAM KARDEŞLİĞİNİN YOLUDUR
Konuşmasının devamında Aslan, “Yolumuz barışın, adaletin ve İslam kardeşliğinin yoludur. Son bir asırdır İslam toplumu olarak değer yargılarımızdan uzaklaştığımız için milli ve manevi değerlerimizi adeta kaybettik. Maddi ve manevi büyük sıkıntılar yaşayarak bugünlere geldik. Oysa ecdadımız, manevi değerlerimizi esas alan bir anlayışla yaşadığı dönemlerde, dünyaya hakim bir millet olarak ve bu değerleri dünyada efendi ve izzet sahibi bir toplum olmuştur. Ne zaman değerini ve rehberini unutmuş, bir takım dış mihrakların oyununa gelmiş ise, işte o zaman izzetli ve şerefli olan bir toplumdan zillet altına düşmüş bir toplum haline gelmiştir. Dolayısıyla yegâne kurtuluş reçetemiz İslami bir hayat ve temiz bir ahlakı düstur edinen bir anlayışla mümkündür. Beşeri sistemlerin adı ne olursa olsun insanlara hak, hukuk, adalet ve hakkaniyet getirmediğini yaşadığımız bu asırlarda her gün görüyor ve yaşıyoruz. Güçlünün haklı olduğu değil, hakkın güçlü olduğu bir sistem Kürtler için de, Türkler için de, Araplar için de, hatta gayrimüslimler için de elzemdir. Tek kurtuluş yolu budur.” diyerek sözlerini sonlandırdı.





