Bu efsanevi yaratığın varlığına dair söylentiler 1993 yılına kadar pek duyulmamış olsa da, onu gördüğünü iddia eden birçok kişi bulunmaktadır. Ancak bazı kaynaklar, yaratıkla ilgili ilk vakaların aslında çok daha eskiye dayandığını belirtmektedir.
Örneğin, 29 Nisan 1889 tarihli Saadet Gazetesi’nin 1323 numaralı nüshasında, Van Gölü’nde abdest almak isteyen bir kişinin göl tarafından yutulduğu yönünde ilginç bir haber yer almıştır. Dahası, ünlü seyyah Evliya Çelebi de Seyahatname’sinde “Van Gölü Ejderi” olarak adlandırdığı gizemli bir varlıktan bahsetmektedir.
Görgü tanıklarının ifadelerine göre canavar; yaklaşık 15 metre uzunluğunda, koyu renkli, sırtında sivri çıkıntıları olan ve tarih öncesi çağlara ait Plesiosaurus ya da Ichthyosaurus benzeri bir şekle sahiptir. Zaman içinde yaratığı gördüğünü söyleyenlerin sayısı artınca, konu ulusal basına da yansıdı.
Bunun üzerine, resmî kurumlar tarafından gölde araştırmalar yapmak üzere bilimsel bir ekip görevlendirildi. Ancak yapılan detaylı incelemelere rağmen, Van Gölü’nde olağanüstü bir canlıya dair herhangi bir iz ya da kalıntıya rastlanmadı.
Bu olaydan birkaç yıl sonra, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nden öğretim üyesi Ünal Kozak, gölde gerçekleştirdiği çalışmalar sırasında yaratıkla karşılaştığını ve görüntülemeyi başardığını iddia etti.
Kaydettiği videoyu ilgili kurumlara analiz edilmek üzere sundu ve konuyla ilgili bir kitap da kaleme aldı. Ancak video, kamuoyunu ikna etmekte başarısız oldu. Görüntülerde kameranın sabit bir açıdan hiç sapmaması, yaratığın ip ile çekilen bir maket olabileceği şüphesini doğurdu.
Özellikle Cambridge Üniversitesi’nde görüntüyü inceleyen bazı biyologlar, canavarın dümdüz bir rota izlemesinin, bir tekneye bağlı olduğunu düşündüren önemli bir ayrıntı olduğunu belirtti.
Tüm bu kuşkulara rağmen, Van Gölü Canavarı efsanesi bölge halkı ve turistler arasında hâlâ ilgiyle konuşulmaktadır. Bu efsane, sadece halk kültürüne değil, aynı zamanda bölge ekonomisine de katkı sağlamıştır.
Van’ın Gevaş ilçesinde canavarın anısına yaklaşık 4 metre yüksekliğinde bir heykel dikilmiş ve bu figür zamanla yerli-yabancı ziyaretçilerin ilgisini çeken bir simge hâline gelmiştir.