Şehrin büyümesi ve nüfusun artmasıyla birlikte enerji ihtiyacı da arttı. Bu nedenle belediye, mazotla çalışan ikinci ve üçüncü elektrik tesislerini faaliyete geçirdi. Ancak bu tesisler, sık sık arızalanan motorlar, yakıt temininde yaşanan zorluklar ve teknik personel eksikliği nedeniyle verimli çalışamadı. Bu süreçte halk, gaz lambası ve lüks lambaları kullanmaya devam etti.

Tüm bu zorluklara rağmen belediye, sınırlı imkânlarla şehirdeki elektrik altyapısını geliştirmeye çalıştı. 1960’lı yılların sonuna kadar Van’ın elektrik ihtiyacı, belediyeye ait mazotla çalışan jeneratörlerle karşılanmaya çalışıldı. Ancak bu yöntem yetersiz kalınca, gözler daha sürdürülebilir enerji kaynaklarına çevrildi.

Vangölü Feribot İşletme Müdürlüğü personel alıyor!
Vangölü Feribot İşletme Müdürlüğü personel alıyor!
İçeriği Görüntüle

1968 yılı, Van’ın enerji tarihinde bir dönüm noktası oldu. O yıl devreye giren Engil ve Erciş hidroelektrik santralleri sayesinde, Van uzun süredir yaşadığı elektrik sıkıntısından büyük ölçüde kurtuldu. Bu santrallerle birlikte elektrik yalnızca evlerdeki aydınlatmada değil, sanayi, tarım ve üretim tesislerinde de aktif şekilde kullanılmaya başlandı.

Öncesinde sadece içme ve sulama amaçlı değerlendirilen su kaynakları, zamanla hidroelektrik potansiyeli açısından da ele alınmaya başlandı. Şamran Suyu üzerinde bir santral kurma girişimi olduysa da, mühendislik raporları bu su kaynağının yeterli olmadığını gösterince projeden vazgeçildi. Bunun yerine Bendimahi, Karasu ve Çakak gibi diğer su kaynakları üzerine yoğunlaşıldı.

Ayrıca, başlangıçta sulama amaçlı kullanılan Zernek ve Koçköprü barajları da zamanla elektrik üretiminde kullanılmaya başlandı. Böylece Van, enerji açısından daha güçlü bir altyapıya kavuştu.

1980’li yıllara gelindiğinde, şehir merkezinin yanı sıra kırsal alanlarda da elektrifikasyon çalışmaları tamamlandı ve köyler de elektrikle tanıştı. Van, bu uzun süreç sonunda geleneksel aydınlatma araçlarından modern enerji altyapısına geçişini tamamlamış oldu.

Muhabir: FURKAN ERSÖZ