Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Van ziyareti kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Babacan’a ziyarette Genel Başkan Yardımcısı Medeni Yılmaz, Sivil Toplum İlişkilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Kerem Altun, Kadın Çalışmalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Aydın Sudan, DEVA Partisi Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve Eski İl Başkanı Av. Erkan İrven, genel merkez yönetim kurulu üyeleri ve Van heyeti eşlik etti.

“CİĞERLERİMİZ YANIYOR”

Konuşmasında son dönemde artan orman yangınlarına dikkat çeken Babaca, “Ülkemiz oldukça zor bir dönemden geçiyor. Son haftalarda, özellikle son 2 ayda orman yangınlarının çok sıklaştığı ve yoğunlaştığı günlerden geçiyoruz. Ciğerlerimiz yanıyor. Çok sayıda vatandaşımızı kaybettik. Yangınlarla mücadele ederken hayatını kaybeden orman şehitlerimiz var. Yangın, söndürme müdahalesinde çalışırken hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımız var. Onların hepsine ben buradan tekrar Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerine başsağlığı diliyorum. Orman yangınları denince ilk altta gelen iklim değişikliği, küresel ısınma. Fakat bunun dışında kazayla, istem dışı ama ihmal ile ortaya çıkan yangınlardan söz etmek mümkün. Bir de tabii kasıttan söz etmek mümkün. Şu anda bu süreç tamamen iktidarın kontrolünde gittiği için ve süreç dönem dönem çok da şeffaf işlemediği için bu yangınların sebebiyle alakalı ülkemizde ciddi bir belirsizlik, bir kafa karışıklığı var. Ancak yangın çıktıktan sonra sebebi neydi diyoruz? Tedbir son derece önemli. Yeteri kadar plan program yapıldı. Bu orman yangılarına karşı ilgili birimler, yerel yönetimler olsun, merkezi hükümet birimleri olsun, sivil insiyatif olsun, ne kadar hazır, ne kadar birbiriyle koordineli? Bu konularda da bilinmeyen çok şey var” dedi.

“MECLİS DEVREYE GİRMELİ”

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önemli görevlerinden birisi yasama ve denetim olduğunu hatırlatan Babacan, “Bu kadar bilinmeyeni içeren bir konu sadece iktidarın yönetimiyle ve sadece iktidarın kendi iş denetleme mekanizmalarıyla denetlenmesini biz uygun görmüyoruz. Biliyorsunuz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görevlerinden birisi yasamadır. Ama bir başka önemli görevi denetimdir. Demokrasilerin olduğu her ülkede meclislerin çok önemli bir denetim fonksiyonu vardır. Dolayısıyla biz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu denetim fonksiyonunu yerine getirmek ve bu orman yangınlarıyla ilgili kapsamlı bir araştırma yapmak üzere göreve çağırıyoruz. Yani meclisin mutlaka olağanüstü bir toplantı yapması gerekir ve orman yangınlarıyla ilgili bir araştırma fonksiyonunun kurulması gerekir. Bu komisyon da hazırlık safhasıyla, tedbir safhasıyla, yangınların çıkış şeklinin araştırılması safhasıyla ve bundan sonra daha az nasıl yangınlar olur, Türkiye'de, yangınları nasıl önleriz, önlemler, tedbirler üretmek amacıyla çalışmasında da büyük fayda görüyoruz. Böylesine önemli bir konuda meclisin pas geçmesi, bu çalışmaların dışında kalması doğru olmayacaktır” diye konuştu.

“İŞSİZLİK VE YOKSULLUK GÜNDEMDEN DÜŞMEMELİ”

Ülke genelinde problemlerin ve sıkıntıların çok olduğunu belirten Babacan, “Vatandaşlarımıza sorduğumuz zaman en önemli sorunun nedir diye sorduğumuz zaman genelde ekonomi ile ilgili, geçim sıkıntısı ile ilgili, yoksullukla ilgili sorunları bize anlatırlar. En büyük problemimiz nedir diye sorduğumuzda vatandaşlarımız işsizliktir diyor, yoksulluk diyor. Türkiye’nin gündemi ne olursa olsun bu yoksulluk gündemini ve işsizlik gündemini unutturmayacağız. Her ne kadar hükümet bundan hiç bahsetmek istemese de, hükümet ekonomideki yerel ve çok kısa süreli bazı başlıkları ön planda çıkarıp, geri kalan konularda başka gündemler de ülkeye meşgul etmeye çalışsa da, ülkenin son 7-8 senedir sürekli olarak, asıl bir numara sorunu olan işsizliği, yoksulluğu unutmayacağız, unutturmayacağız” ifadelerini kullandı.

“ÇÖZÜM SÜRECİ %5 İHTİMALLE BİLE DESTEKLENMELİ”

Van’da barış sürecine de değinen Babacan, “Biliyorsunuz, kamuoyuna 1 Ekim'de Sayın Bahçeli'nin DEM Milletvekillerinin elini sıkmasıyla, tokalaşmasıyla ilk defa gelen ve daha sonra safha safha ilerleyen bir süreçteyiz. Bu sürecin şu andaki safhasına baktığımızda, örgütün kendi feshetme kararı aldığı, silahları bırakmaya başladığı ve bundan sonrasıyla ilgili gerekli yasal düzenlemeleri konuşmak üzere de bir komisyonun kurulmaya başlandığı bir aşamadayız. Biliyorsunuz biz bu süreç ilk başladığında Sayın Bahçeli'nin yaptığı konuşma metinlerinde şöyle bir göz attığımızda, bunun çok önemsediğimizi, eğer hatasız bir şekilde yürütülürse, dikkat edilirse, dışarıdan engellenmezse bu sürecin Türkiye'deki çok önemli ve kadim sorunlarından birisi olan, terör sorununu, şiddet sorununu bitirmek için bir fırsat olabileceğini biz değerlendirdik. Ve dedik ki bu süreç %5 ihtimalde bile başarılı olsa yine de biz o %5 ihtimalde bile destekleriz dedik. Böylesine açık bir tutum aldık. Hatırlarsanız her ne kadar iktidar ortağı Sayın Bahçeli bu süreci başlattıysa da iktidarın diğer ortağı yani Sayın Erdoğan süreci çok geç sahiplenmeye başladı. Aylar sonra yavaş yavaş, deneye deneye bu işin içine girmeye başladığını ve nihayetinde de hala bugün itibariyle aslında bir adımının trenin içinde, diğer ayağının da trenin dışında olduğunu da görüyoruz. Bizim gösterdiğimiz cesareti ve kararlığı maalesef ülkenin Cumhurbaşkanı göstermedi. Bu iş siyasi irade ortaya konmadan ve siyasi cesareti ortaya konmadan çözülebilecek bir iş değil” dedi.

“VAN, TARİHİYLE ZENGİN AMA EKONOMİK OLARAK ZOR DURUMDA”

Van’daki ekonomik sorunlara da dikkat çeken Babacan, “Bugün kadim şehrimizdeyiz. Nice medeniyetlere ev sahipliği yapmış, nice medeniyetlerin derin izler bıraktığı bir şehirdeyiz. Tarihiyle, kültürüyle aslında çok zengin bir ildeyiz. Doğal güzellikleriyle çok zengin bir ildeyiz. Ama ekonomik şartları da bir o kadar zor bir ildeyiz. İstatistiklere baktığımızda sadece rakamlara yansıyan, 2024 yılında 600 esnafımız Van'da kepenk indirdi. 600 esnafımız işi bırakmak zorunda kalmış. Bu aslında genel ekonomik şartların ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Bu bize Van'da işsizliğin ve yoksulluğun ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor. Van'ın altyapı sorunları maalesef çok yavaş yavaş çöze çöze ilerleyebiliyor. Çevre Yolu hala tamamlanmadığı için Van’da ulaşım hala problem. Her gelişimde bakıyorum acaba bir gün şöyle toz, toprak olmaya, pırıl pırıl bir Van şehir merkezi görebilecek miyim diye. Ama her defasında hayal kırıklığına uğruyorum. Bu tamamen biliyorsunuz yerel hizmetlerin tabii ki merkezi hükümetlerle koordineli çalışıp çalışmadığı ile ilgili bir konudur. Tabii ki Van’a ne kadar mali kaynak ayrıldığıyla, ne kadar ayrılmadığıyla ilgili bir konu ama bu kadim şehrimiz çok daha iyi yönetilmeyi hak ediyor. Çok daha temiz, bakımlı bir şehir olmayı hak ediyor. Sağlıklı ilgili sorunlar Türk ülkede olduğu gibi Van'da da maalesef oldukça yaygın. Hastanelerde randevu kuyruklarının uzaması, doktora erişimde bazı uzmanlık alanlarında uzman hekimlerimize ulaşamamakta. Van teşkilatımız bu kapsamda yaşanan sorunları bizlere raporluyorlar. Tüm bunlar kritik konular. Ama çözümler de inanın o kadar zor değil. Yani bu büyük ve güzel ülke, bu kadim ülke iyi yönetimle bu sorunları çok çabuk aşar. Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Yeter ki dürüst ve ehil kadrolar iş başında olsun. Yeter ki, ülke yönetiminde kararlar istişareyle alınsın. Temiz, dürüst, yetkin, ehliyetli, liyakatli kadrolar olacak ve kararlar istişareyle alınacak. Devleti yönetimindeki en önemli karar budur. Tabii ki ne yapacaksınız mutlaka adalet ilkesiyle, adil kararlarla yapacaksınız. Bunlara uyun korkmayın” diye konuştu.

“EKONOMİ ANCAK ADALETLE DÜZELİR”

Babacan, Türkiye'nin ekonomik sorunlarının temelinde hukukun üstünlüğü ve adaletin eksikliğinin yattığını ifade ederek, “Bakın şu son 10 yılın eğer Türkiye iyi yönetilseydi, eğer Türkiye'de hukuk konusunda, adalet konusunda bu kadar büyük hatalar yapılmasaydı, Türkiye'nin ekonomisi, rasyonalite çerçevesinde yönetilseydi bugün açık söylüyorum 30 bin dolarlık milli gelire bu ülke ulaşmıştı. Türkiye'nin hakkı bugün itibariyle dünyaya baktığımızda kişi başına düşen milli gelir 30.000 dolar olduğu bir ülke. Bizim hakkımız bu. Eğer Türkiye bunun hala ancak yarısındaysa, bunun tek sebebi ülkenin son 10 yıldır kötü yönetiliyor oluşudur. Bunun başka bir sebebi yok. Evet, ekonomi önemli ama ben hep söylüyorum hukuk olmadan, adalet olmadan ekonomi olmaz. Gidip dünyadaki nobel ödüllü iktisatçılar getirin bu ülkenin ekonomisini başına koyun kendi başlarına yapamazlar. Eğer ülkede her gün hukuk çiğneniyorsa, her gün adalet çiğneniyorsa, o ülkede ekonomik sorunlar asla çözülemez. Çünkü ekonomi demek güven demektir. Güvense hak demektir. Adalet demektir. İşte bu iktidar maalesef bunu anlayabilmiş değil” ifadelerini kullandı.

“TASARRUF OLMADAN ENFLASYON DÜŞMEZ”

İktidarın ekonomi politikalarını eleştiren Babacan, “Yani zannediyorlar ki vakti zamanında Ali Babacan'ın yakın çalışma ekibinde olan bir iki ismi alırız, ekonominin başına koyarız ve onlar da zaten Ali Babacan'la çalışmışlar yıllarca herhalde bir şeyler öğrenmişlerdir. Onlar gelir bu ülkeye ekonomisini düzeltir. Olmaz, olmadı, olmuyor, olmayacak. Yani dünyanın en yüksek faizini verip, bu dünyanın en yüksek faiziyle Türkiye'ye dövizi cezbedip, onun da kuru belirli bir noktada tutup da enflasyonu düşürebileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Daha dün ilgili bakan açıklamasında diyor ki; "Bu yılsonunda 30'un altını göreceğiz, gelecek yılın sonunda 20'nin altını göreceğiz." Arkadaş, biz 34 yıllık enflasyonu sadece 2 yıl da tek hane indirdik. 34 yıl boyunca kimse indirememişti. Olmaz diyorlardı. 2 yıl tek hane indirdik. Bu hükümet 2023'ün Mayıs'ında kuruldu. 2,5 sene sonra eğer şöyle 29 falan görürlerse sevinecekler yani. 28, 29’u görürlerse sevinecekler. 3,5 yıl sonra 20'nin altını böyle 18, 19'u görürlerse sevinecekler. Bu mu enflasyonla mücadele? Enflasyonla mücadelenin olmazsa olması tasarruftur. Tasarruf, tasarruf, tasarruf. Devlet tasarruf etmedikten sonra ülkede enflasyon düşmez. Bu kadar büyük bir bütçe açığı varken, devlet faaliyetlerinden asla tasarruf edilmezken, sadece vatandaşların büyük bedeller ödemesiyle bu ülkede enflasyon düşmez. Asgari ücretli, emekli, çok büyük bedeller ödüyor. Türk lirası cinsinden sabit maaşı olan, geliri olan herkes bu ülkede çok büyük bedeller ödüyor. Ama devleti yönetmelerin tasarruf adına attığı tek bir adım yok. Tam tersine devletin bütün harcamaları enflasyonun üstünde artıyor. Faiz dahil. Geçen seneki faiz ödemesi 1.13 trilyon, bu seneki faiz ödemesi 2 trilyon. %50'den fazla artış var. Çiftçiye verdikleri destek bu yıl 131 milyar, faiz ödedikleri 2 trilyon. Bu ülkede tarım düzelir mu? bu ülkede hayvancılıkla uğraşan üreticilerimizin yüzü güler mi? Parası olan daha çok paraya sahip oluyor. Serveti olan servetine servet katıyor. Yoksullar daha yoksul oluyor. Şu andaki uygulanan ekonomik modelin sonucu bu arkadaşlar. Dediğim gibi hepsinin çözümü var. Hepsinin çaresi var. Yeter ki dürüst ve ehil insanlar bu ülkeye yönetsin. Yeter ki ülke adaletle yönetilsin. Yeter ki kararlar istikrarlı alınsın” dedi.

Babacan ve beraberindekiler daha sonra ketteki esnafı ziyaret etti.

Babacan ve beraberindekiler esnaf ziyaretinin ardından ise DEVA Partisi Van İl Başkanı Av. Ahmet Sönmez’in düğün törenine katıldı.

Muhabir: HACI YILMAZ