Van Gölü’nün 30 kilometre doğusunda yer alan ve 114 kilometrekarelik yüzölçümüyle bölgenin en önemli sulak alanlarından biri olan gölde bu yıl ciddi bir çekilme gözlendi.
Yıllardır göçmen kuşların konaklama ve üreme alanı olan göl, Türkiye’deki 453 kuş türünün yaklaşık yarısına ev sahipliği yapıyor.
Ancak artan sıcaklıklar, azalan yağış miktarı ve yoğun buharlaşma nedeniyle, göl kıyısındaki sazlık alanlar tamamen kurumuş durumda. Bu durum, özellikle flamingolar gibi hassas türlerin yaşamını tehdit ediyor.
GÖL SEVİYESİ SÜREKLİ DÜŞÜYOR
Uzmanlara göre, Van Gölü Havzası genel olarak bu yıl yağış açısından ortalamanın üzerinde bir dönem geçirirken, Erçek Gölü'nün bulunduğu bölge havzanın en az yağış alan kesimi olarak dikkat çekiyor.
EKOSİSTEM CİDDİ TEHLİKE ALTINDA
Erçek Gölü, yalnızca bir doğa harikası değil, aynı zamanda nadir ve nesli tehlike altındaki kuş türlerinin önemli bir yaşam alanı. Göl çevresinde sayıları giderek azalan sazlıklar, kuşların üreme ve barınma olanaklarını kısıtlıyor. Flamingolar, angıtlar, turnalar gibi türlerin yanı sıra yaz-kış bölgede kalan yerli kuş popülasyonları da bu durumdan olumsuz etkileniyor.
BALIKÇILIK ZATEN ZAYIFTI, ŞİMDİ DAHA ZOR
Gölün yüksek tuz ve alkalinite seviyesi nedeniyle doğal balık popülasyonu yok. 1985-1992 yılları arasında Van Gölü’nden getirilen inci kefali yavruları göle bırakılmış olsa da, bu girişim uzun vadede başarıya ulaşamadı.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR YETERSİZ
Her ne kadar Erçek Gölü, Van Gölü Havzası’nın ikinci büyük gölü konumunda olsa da, üzerine yapılan bilimsel çalışmalar sınırlı kalıyor. Mevcut araştırmalar, çoğunlukla gölün kimyasal ve fiziksel özelliklerine odaklanırken, biyolojik çeşitlilik, kaçak avcılık, su seviyesindeki değişimler ve kuraklık etkileri gibi kritik konulara dair yeterli veri bulunmuyor.
Uzmanlar ve çevreciler, Erçek Gölü’nün korunması için acil önlem alınması gerektiğini vurguluyor. İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak kısa vadede mümkün olmasa da, havzada su yönetimi, kaçak yapılaşmanın engellenmesi, bilimsel araştırmaların teşvik edilmesi ve yerel halkın bilinçlendirilmesiyle gölün geleceği bir nebze olsun güvence altına alınabileceği vurgulandı.