"AH TAMAR!" EFSANESİ: ADAYA ADINI VEREN AŞK

Rivayete göre, bu adada yaşayan Ermeni başkeşişin "Tamar" adında dillere destan güzellikte bir kızı vardır. Gölün karşı kıyısındaki köylerde çobanlık yapan genç bir delikanlı, Tamar’a ilk görüşte âşık olur. Her gece Van Gölü’nün serin sularını kulaçlayarak adaya ulaşır, Tamar ise onu fenerle bekler. Ancak bu gizli aşk çok uzun sürmez.

Tamar’ın babası, bu yasak ilişkiyi öğrendiğinde büyük bir öfkeye kapılır. Bir gece, eline feneri alarak kıyıya iner. Genç çoban yine göle girer; ancak bu kez fener, Tamar'ın değil, kızgın babasının elindedir. Baba, feneri sürekli yer değiştirerek gencin yönünü şaşırtır. Yüzmekten tükenen çoban son bir feryatla, “Ah Tamar!” diye haykırır ve gölün sularında kaybolur. Bu acı çığlığı duyan Tamar da kendini göle bırakır…

İşte bu yürek burkan hikâyeye atıfla, ada zamanla "Ah Tamar" olarak anılmaya başlar. Bu ifade zaman içinde halk arasında "Ahtamara" ve ardından da "Akdamar" şeklini alır.

AKDAMAR KİLİSESİ: TARİHİ VE SANATSAL BİR MİRAS

Adayı özel kılan bir diğer unsur ise elbette Akdamar Kilisesi’dir. M.S. 915–921 yılları arasında, Vaspurakan Krallığı döneminde Kral Gagik tarafından inşa ettirilen kilise, Mimar Keşiş Manuel’in imzasını taşır. Ermeni taş işçiliğinin en nadide örneklerinden biri olarak kabul edilen bu yapı, merkezi kubbesi ve dört yapraklı yonca formundaki haç planıyla dikkat çeker. Kırmızı kesme taşlardan yapılan kilise, dış cephesindeki detaylı kabartmalar ve iç mekândaki fresklerle zengin bir sanatsal anlatı sunar.

Kilisenin dış yüzeyinde; dini sahnelerin yanı sıra saray yaşamı, günlük hayat, hayvan figürleri ve av sahneleri işlenmiştir. İçeride ise özellikle erken dönem Hristiyan sanatına ait freskler yer alır. Bu görseller, bölgedeki en eski duvar süslemeleri arasında sayılır.

1021 yılında Vaspurakan Krallığı'nın yıkılmasının ardından 1113 yılında manastıra dönüştürülen yapı, uzun yıllar boyunca “Kutsal Haç Kilisesi” adıyla hizmet vermiştir. 1895’e dek ise Ermeni Patrikliği'nin merkezi olarak kullanılmıştır.

BİR GAZETECİNİN MÜDAHALESİYLE KURTULAN MİRAS

1951 yılında, bu eşsiz kilisenin yıkılması gündeme gelir. O dönemde genç bir gazeteci olan Yaşar Kemal, tesadüfen durumu öğrenir ve olayın kamuoyuna yansımasını sağlayarak yıkımı engeller. Onun girişimiyle koruma altına alınan kilise, 2005–2007 yılları arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde kapsamlı bir restorasyon sürecinden geçer. Bugün ise bir müze olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır.

VAN GEZİNİZDE AKDAMAR’I UNUTMAYIN

Akdamar Adası, Van'ın kültürel ve doğal zenginliğini en iyi yansıtan yerlerden biridir. Hem efsanesiyle duygulandıran hem de tarihi dokusuyla büyüleyen bu ada, Van gezinizin unutulmaz bir durağı olmaya aday. Eğer siz de bu eşsiz deneyimi yaşamak istiyorsanız, Van otelleri, Van’da konaklama seçenekleri ya da Van 5 yıldızlı oteller gibi aramalarla kendinize uygun bir plan yapabilirsiniz.

Van Çakıl Adası nerede, nasıl gidilir?
Van Çakıl Adası nerede, nasıl gidilir?
İçeriği Görüntüle

AKDAMAR ADASI

Gevaş İlçesi’nin sınırları dahilindeki Akdamar Adası'nda yer almaktadır. Adanın güneydoğusuna kurulmuş olan kilise, Kutsal Haç adına Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından 915-921 yılları arasında Keşiş Manuel'e yaptırılmıştır. Kilisenin kuzeydoğusundaki şapel 1296-1336 tarihlerinde; batısındaki jamaton 1763 tarihinde; güneyindeki çan kulesi 18. yüzyıl sonlarında ilave edilmiştir. Kuzeyindeki şapelin ise, tarihi bilinmemektedir. İlk yapıldığında saray kilisesi olan yapı, sonradan manastır kilisesine dönüştürülmüştür.

2007 yılında geçirmiş olduğu restorasyon sonucunda Anıt Müze olarak hizmete girmiştir. Kilise, mimarisi yanında dış cephelerindeki figürlü taş plastiği ile dikkat çekmektedir. Plan bakımından merkezi kubbeli, dört yapraklı yonca biçimli haç plana sahiptir. Orta mekan yüksek kasnaklı, içten kubbe, dıştan piramidal külahla örtülüdür. Kubbenin yüksek tutulması kilisedeki dikey etkiyi açıkça ortaya koy maktadır. Kiliseye batı ve güneyden birer kapı vasıtasıyla girilmektedir. Kilisenin çevresi daha sonraki dönemlerde ilave edilen yapılarla kuşatılmıştır. Kilisenin figürlü repertuarı oldukça zengindir. Bunun yanında İncil ve Tevrat'tan alınmış çeşitli sahneler bulunmaktadır.

Yunus Peygamber’in denize atılması, Hz. Meryem ve kucağında İsa, Adem ile Havva'nın Cennet'ten kovulması, Hz. Davut ile Kral Goliat'ın mücadelesi, Samson Filistinli ikilisi, ateşte üç ibrani genci, Aslan ininde Daniel sahneleri bunların başlıcalarıdır. Batı cephede Kral Gagik'i kilise maketini sunarken gösteren bir sahne yer almaktadır. Dört yöndeki alınlıklarda İncil yazarları boydan tasvir edilmiştir. Bunlardan başka cephenin alt ve üst kesimlerinde, asma sarmaşığından oluşan kuşaklar dolanmaktadır. Bu kuşakların içlerinde çeşitli dünyevi sahneler işlenmiştir. Av sahneleri, çesitli hayvanlar, güreşçiler ve sarayla ilgili bir çok sahneye yer verilmiştir.

Ayrıca doğu cephenin tam ortasında asma sarmaşığı bordürünün içerisinde Abbasi Halifesi Muktedir başı haleli, bağdaş kurmuş vaziyette bir elinde kadeh, diğer elinde üzüm tutar vaziyette, tasvir edilmiştir. Dini ve dünyevi sahnelerden başka, hayvan figürleri yönünden de bir çesitlilik göze çarpmaktadır. Aralarda serbest biçimde, asma sarmaşıkları içerisin¬de ve çatıların alt kesimlerinde bu zengin hayvan figürlerini görmek mümkündür. Manastır topluluğunun tarihi IX. yüzyıla kadar inmektedir. Daha sonra 1462'de yenilenen kilise, 1703'teki depremde zarar gördüğünden 1712-1720 tarihleri arasında tekrar onarım geçirmiştir. Kilise, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen bir alana oturmaktadır. Ortadaki merkezi kubbe, batıdan iki serbest ayak ve doğudan apsis duvarına dayanan dört yöndeki kemerlerle taşınmaktadır.

Doğudaki ap¬sis beş köşeli olup, iki yanında hücreler bulunmaktadır. Batı taraftaki haç kolunu örten kubbe ise, kaburgalı olarak düzenlenmiştir. Merkezi kubbe dışa yüksek kasnaklı piramidal bir külah şeklinde yansımıştır. Batı ve kuzey cepheye açılmış iki kapı vasıtasıyla giriş sağlanmaktadır. Bunlardan batıdaki portal şeklinde bir düzenleme göstermektedir. Kesme taş malzeme kilisenin tamamında kullanılmıştır. Batı tarafına eklenen jamaton ise, kare planlı ve dokuz bölümlü olarak düzenlenmiştir.

Bölümlerin üzeri aynalı çapraz tonozlarla örtülmüştür. Batı cephesindeki dışa taşıntılı girişin üzeri çan kulesi olarak tertip edilmiştir. Alttaki kapı mukarnas kavsaralarıdır. Bu kısımda da yer yer iki renkli düzgün kesme taş malzeme görülmektedir. Kilisenin içerisini de günümüzde büyük ölçüde bozulmuş olan freskler süslemektedir. Bu fresklerde genel olarak Hz. İsa ile ilgili konular işlenmiştir. Düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilen yapıda, dış cepheleri süsleyen mimari plastik, kiliseye etkin bir görünüm kazandırmaktadır. Abbasi yoluyla Orta Asya Türk sanatı etkilerini de üzerinde barındırması önemini arttırmaktadır.

Muhabir: M. Ali ORTAÇ