Her ne kadar bazı araştırmacılar yapının 14. yüzyıl başlarına ait olduğunu öne sürse de, mimari yapısı ve vakıf kayıtları caminin 11. ya da 12. yüzyılda, Ahlatşahlar döneminde inşa edildiğini ortaya koyuyor.
AHLATŞAHLAR DÖNEMİNDE YAPILDIĞI KABUL EDİLİYOR
1571 tarihli Van vilayeti evkaf tahrir defterinde, "Cami-i Kebir"in Şah-i Ermen vakıflarına ait olduğu kaydediliyor. Bu kayıt, yapının 12. yüzyılda Van Gölü çevresinde hüküm süren Ahlatşahlar'dan I. Sökmen (1100–1112) veya II. Sökmen (1128–1185) döneminde inşa edilmiş olabileceğini destekliyor.
MİMARİ ÖZELLİKLERİYLE DİKKAT ÇEKİYOR
Van Ulu Cami, dikdörtgen planlı, mihrap önü kubbeli ve çok destekli camiler grubuna giriyor. Giriş, kuzey duvarının batı köşesinde yer alan görkemli bir taçkapıdan sağlanıyor. Camiye, Osmanlı Döneminde kuzey tarafına eklenen bir bölümle birlikte farklı dönemlerin mimari izleri yansımış durumda.
İç mekân, ortadaki mukarnaslı kubbenin çevresine yerleştirilen çapraz tonozlarla örtülü bir düzene sahip. Camiye ait minare, kuzeybatı köşede yer alıyor. Tuğladan silindirik bir gövdeye sahip olan minarenin sadece şerefeye kadar olan kısmı günümüze ulaşabilmiş.
SÜSLEMELERİYLE DEĞERLİ BİR MİMARİ MİRAS
Eski fotoğraflar ve gözlemler, caminin iç mekânının bir zamanlar zengin süslemelere sahip olduğunu gösteriyor. Tuğla ve alçıyla yapılan bu süslemeler; geometrik desenler, bitkisel motifler ve kitabeler içeriyor. Özellikle mihrap, taçkapı ve iç duvarlarda bu bezemeler yoğunlaşmış durumda.
Van Ulu Cami, hem tarihi hem de mimari açıdan Van’ın en kıymetli yapılarından biri olarak öne çıkıyor. Bölgedeki İslam mimarisinin önemli örneklerinden biri olan cami, özellikle Selçuklu dönemi sanat anlayışını ve taş işçiliğini günümüze taşımasıyla büyük önem arz ediyor.