Türkiye’de sosyal medya üzerinden hızla yayılan “kanlı para” oyunu Van’da da görülmeye başladı. İldeki birçok okulda oynanan ve çocuklarda sağlık sorunlarına yol açabilen bu tehlikeli oyuna karşı eğitimci ve sağlıkçılardan ailelere önemli uyarılar yapıldı.
TEHLİKELİ “KANLI PARA” OYUNU NEDİR?
Son zamanlarda sosyal medyada yaygınlaşmasıyla birlikte ülke genelindeki okullarda madeni para ile oynanan kanlı para oyunu endişelendiriyor. Eğitimcilerden alınan bilgilere göre, Van’da birçok okulda görülen oyun gittikçe yayılıyor. Oyunun temelinde madeni paranın elle sert temas etmesi sonucu parmaklarda kanamalar oluşması bulunuyor. Oyunu daha çekişmeli hale getirmek isteyen bazı öğrenciler madeni paraların etrafını bıçakla keskinleştiriyor. Oyun, bir kişinin madeni parayı havaya atıp elin ters kısmıyla tutmasına dayanıyor. Ardından, parmaklar havada sıkıştırıldıktan sonra "kanlı para" denilerek masaya üç kez sert yumruk vuruluyor. Oyunu kaybeden kişi, parayı düşürdüğünde cezalandırılıyor.
VAN’DA HIZLA YAYILIYOR, EĞİTİMCİLERİN ÇOCUKLARINA BİLE GÖRÜLDÜ!
İldeki birçok okuldan benzer şikayetlerin geldiğini ve tehlikenin ulaştığı boyutu dile getiren Eğitim-Bir-Sen Van Şube Başkanı Mehmet Ali Uca, “Kanlı para olayı son zamanlarda hem ülkemizin çeşitli illerinde hem de bizim ilimizde görülmeye başlandı. Özellikle sosyal medyadaki aktivitelerin ve öğrencilerimizin sosyal medya takıntısı ile beraber çoğaldı. Çünkü sosyal medyadaki bir olay hemen bir başka kişiye çok rahat ulaşabiliyor. Özellikle TikTok ve benzeri siteler bu tür sıkıntılı durumların çabuk yayılmasına izin de vermiş oluyor. Dolayısıyla son zamanlarda sosyal medya kaynaklı çocuklarımızın neredeyse birçoğunda bu olay artık görülmeye başlandı. Kimisi sadece izliyor, kimisi sadece görmekle yetiniyor, kimisi oynamakla yetiniyor, kimisi ise işin en hararetli kısmına kadar işin içinde. Kimi okullarda hafif seviyeli örnekleri duyuyoruz kimi okullarda ise daha ileri seviyede ellerin kanaması vakaları da görebiliyoruz. Hatta artık eğitimcilerimizin çocuklarının bile oynadığı bir sürece doğru gidiyoruz. Bununla ilgili de bazı şeyler duyduk, kendi öğretmen arkadaşlarımızın çocuklarında, idareci arkadaşlarımızın çocuklarının da bu oyunları oynadıkları ve çocukların bu konudaki itiraflarını biliyoruz. Eğitimci arkadaşlarımızın çocuklarında bile bu durumun görülmesi endişe vericidir. Çocukluğumuzdaki oyunlardan farklı olarak burada bir ceza yöntemi var. Zaten en ilginç, en sıkıntılı ve gündem olan kısmı da bu kısım. Yoksa hani paranın havaya atılıp, ters tutulup işte parmaklarının arasına geçirilmesi olayı aslında çok daha abartılacak bir olay değil. Belki de bu haliyle kalsa çok da zevkli, eğlenceli bir oyun olur. Ama dediğim gibi bu işin sonunda bir ceza yöntemi var ve bu ceza yöntemi çocuklar tarafından en hafifinden, en ağırına kadar seçilmiş durumda. Hatta işte madeni paraların makaslarla kesilip, yontulup daha çok vücudun, elin daha çok kanatılması yoluna gidilmesine kadar farklı versiyonları da var” dedi.
“ÇOCUKLARA ALTERNATİF YOLLAR SUNMALIYIZ”
BU tehlikeli oyuna karşı veliler ve eğitimcilere önemli görevlerin düştüğüne vurgu yapan Uca, “Velilerimiz öncelikle çocuklarımızın sadece bu yönüyle değil, çocuklarımızın evin dışında geçirdiği zamanın tamamına yönelik bir sorgulama yapmaları gerekiyor. Yani okul içerisinde öğretmenlerle sürekli iletişim halinde olmaları gerekiyor. O çocuklarını zaman zaman belki okula kadar takip etmelerinde fayda var. Rehber öğretmenlerle sürekli iletişim halinde olmalarında fayda var ki bunu yaptığınız zaman çocuk kendisinde bir denetim hissiyatı oluşturduğu için bazı tehlikeli süreçlerin içine de girmeyebilecektir. Özellikle birinci görev velilere düşüyor. İkincisi eğitimciler özellikle öğretmenlerimizin, öğrencilerinin sürekli nelerle uğraştığını, zamanlarını daha çok nelerle geçirdiklerini araştırmalarında fayda var. Bir gözlem yapmalarında fayda var. Ara sıra teneffüslerde sınıflara girmelerinde fayda var. Çocukları en iyi gözlem yapacağımız zaman dilimi aslında teneffüslerdir. Dolayısıyla teneffüslerde bu anlamda çocuklarımızı takip etmemiz gerekiyor." diye belirtti.
"BİRBİRLERİNE ZARAR VERME ETKENİNİ ORTADAN KALDIRMAK GEREKİYOR"
Oyunun oluşturacağı rekabet ortamı nedeniyle çocukların birbirlerini rakip görerek zarar verme eğilimlerine yol açacağına değinen Başkan Uca, "Her ne kadar çocuklarımızın ellerinde bir yaralanmaya sebep oluyor gibi görünse de kanla ilgili bazı şeyleri görüyor olsak da sadece sağlık yönünden bakmamamız gerekiyor. Sağlıkla ilgili endişeye sahip olmalıyız tabii ama manevi duygularla ilgili bazı endişeleri de taşımamız gerekiyor. Belki de bir çoğumuzun kaçırdığı nokta burası. Çünkü çocuklar özellikle oyun oynarken rekabet sistemine göre oynuyorlar ve kazanma usulüyle hareket ediyorlar. Hep kazanmak isterler. Kazanmak istedikleri için de karşıdaki kişiyi de hep rakip olarak görürler. Yani birbirlerine zarar verme etkenini ortadan kaldırmak gerekiyor. Çünkü çocuklar büyüdüklerinde bencilleşiyorlar. O bencillik olayı da sonraki yaşamlarında sosyal hayatlarına, iş ortamlarına ve toplumsal etkileşimlerine kadar yansıyor. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığımızın bu anlamda devreye girmesi ve önleyici tedbirler alınması için okullara yazılar yazması gerekiyor. Hep birlikte bu konuda ciddi tedbirleri almalıyız. Alternatif sistemlerimiz olmalı. Çocukların zaman geçireceği, enerjilerini atacağı işlerin peşinde gitme durumları oluyor bunu kabul etmeliyiz. Çocukları engelleyemezsiniz, yasak koyamazsınız. Madem böyle engellemek yerine onlara alternatif yollar sunmalıyız” diyerek sözlerini tamamladı.
FİZİKİ TAHRİBATTAN ÇOK MANEVİ TAHRİBATA YOL AÇABİLİR
Oyunu sağlık açısından değerlendiren Van İl Sağlık Müdürlüğü Sağlık Hizmetleri Başkanı Uzman Dr. Mehmet Tatlı, fiziki zarardan çok psikolojik tahribata dikkat çekti. Oyuna önlem alınmadığı takdirde toplumda ciddi sorunlara yol açabileceğini belirten Tatlı, “Burada etrafları keskinleştirilmiş paralarla kişinin kendilerine zarar verdiği bir oyundan söz edilmektedir. Tabii burada kanla direkt irtibatlı olduğu için enfeksiyon riski yani çocuklardan çocuklara bir enfeksiyon bulaş riski olabilmektedir. Ama bundan belki de çok daha önemli olan bir şey var. Bunun çocuklarımızın beyinlerinde yapabileceği tahribat. Bu gerçekten çok çok daha büyük sıkıntılara yol açabilecek bir durum. Öncelikle biz tıpta kendine zarar verme (Self Injury) denen bir kavram var ve aslında bu da bunun önünü açan bir durum. Beynimizdeki ödül yolakları üzerinden kendine zarar vermeyi bir ödül mekanizmasına bağlayarak hızlı bir şekilde bağımlılık yapabilme durumuna ulaştırabilen ciddi bir risk aslında burada söz konusu. Psikopatlarda, sosyopatlarda kendine zarar verme davranışı zevkle bağdaştırılmıştır ve kişiler kendilerine zarar verdikten sonra bir sakinlik hali, bir gevşeme haline ulaşırlar ve rahatlarlar. Bu beyindeki ödül yolağı sayesinde yapılır. Ülkemizde diğer ülkelere göre sosyopat, psikopat oranı ve bunların tabii ki en kötü durumu olan seri katiller diğer ülkelere göre daha azdır. Yani bir tohum ekiyorsunuz ve bu tohum çocukluk çağında ne kadar güzel bir şekilde ekilirse, doğru tohumlar ekilirse bu ileride de tüm toplumumuzu etkileyecek durumlardır. Özellikle çocukluk çağlarında beyin plastisitesinin çok hızlı olduğu dönemlerde kendine zarar verme durumunun bir zevkle ilişkilendirilerek beyine öğretilmesi ileride kendine zarar veren, psikopat dediğimiz insanların toplumda sayısının çok daha fazla artmasına ve tüm bir milleti ifsat edebilecek şekilde ciddi sıkıntılara yol açabilecek bir durumdur. Bunlar da bir noktada intiharla da çok ilişkilidir. Kendine zarar verme durumu yapanlarda, intihar meyli ihtimalleri de çok daha fazladır. Bu tür şeyleri, bu oyunu veya bu oyun gibi yeni çıkartılabilecek değişik şeyleri çok ciddiye alıp ciddi önlemler almamız gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Tehlikeli oyun birçok okulda idareciler tarafından yasaklansa da daha etkili adımların atılması gerekiyor.