Van Gölü çevresine özgü olan bu efsanevi ırk, farklı renklerdeki gözleri, ipeksi tüyleri ve suya olan ilgisiyle hem bilim dünyasının hem de hayvanseverlerin ilgisini çekiyor.
İşte Van Kedisi’nin tarihçesinden genetik özelliklerine ve korunması için yürütülen çalışmalara kadar merak edilen her şey…
BİNLERCE YILLIK TARİHÇE
Van Kedisi'nin tarihi, bölgedeki yerel halkın anlatılarına ve çeşitli arkeolojik buluntulara göre binlerce yıl öncesine kadar uzanıyor. Özellikle Urartular döneminden kalma bazı kabartmalarda ve mozaiklerde bu kedilere benzer figürlere rastlanması, Van Kedisi'nin tarihsel köklerinin oldukça derin olduğunu gösteriyor.
Ayrıca Osmanlı arşivlerinde de bu kedilerden bahsedildiği, hatta sarayda beslendikleri biliniyor. Batı dünyasında ise ilk kez 1950’li yıllarda tanınmaya başladı. İngiliz bir çiftin Van Gölü bölgesinden götürdüğü iki Van Kedisi sayesinde, bu eşsiz ırk dünyaya tanıtıldı ve adeta Türkiye’nin biyolojik bir markası haline geldi.
EŞSİZ GENETİK ÖZELLİKLER
Van Kedisi'ni diğer kedi türlerinden ayıran pek çok genetik özelliği bulunuyor:
Göz Renkleri: En dikkat çekici özelliği, gözlerinin biri mavi, diğeri kehribar rengi (turuncuya yakın sarımsı bir ton) olması. Bu durum, heterokromi olarak bilinir ve genetik bir mutasyonun sonucudur.
Tüy Yapısı: Van Kedileri'nin tüyleri uzun, ipeksi ve beyazdır. Yaz aylarında tüyleri incelir, kışın ise kalınlaşarak soğuktan korur.
Suya Olan İlgi: Dünyada nadir olarak suyu seven kedi türlerinden biridir. Yüzmeyi severler ve Van Gölü çevresinde sıkça suya girdikleri gözlemlenmiştir.
Dişilik Baskınlığı: Van Kedisi popülasyonunda dişi bireyler genellikle daha fazladır.
Sağlık: Genetik açıdan safkan olduklarında bazı hastalıklara karşı dirençli olsalar da, yanlış eşleştirmelerle yapılan üretimlerde genetik hastalıklar görülebilmektedir.
NESLİ TEHLİKE ALTINDA
Van Kedisi, nadir ve özgün bir ırk olduğu için kontrolsüz çoğalma, bilinçsiz çiftleştirme ve sokak kedileriyle karışması sonucu soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. 1990’lı yıllardan itibaren sayılarında ciddi düşüş yaşandığı rapor edilmişti.
Günümüzde doğal ortamlarında safkan Van Kedisi bulmak oldukça zor. Bu nedenle bilim insanları ve yerel yönetimler, ırkın korunmasına yönelik özel çalışmalar yürütüyor.
VAN KEDİSİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi bünyesinde kurulan Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi (YÜVAM), bu özel ırkın korunması ve neslinin devam ettirilmesi amacıyla önemli bir görev üstleniyor. Merkezde şunlar yapılmaktadır:
Safkan Van Kedileri'nin kontrollü üretimi
Genetik araştırmalarla türün sağlıklı bireylerinin seçimi
Ziyaretçilere açık kedi evlerinde halkla buluşma ve bilinçlendirme faaliyetleri
DNA analiziyle soy takibi
Uluslararası kedi dernekleriyle iş birlikleri
YÜVAM yetkilileri, her yıl onlarca Van Kedisi’nin yeni yuvalarına gönderildiğini ve kayıt altına alındığını belirtiyor.
KÜLTÜREL BİR MİRAS
Van Kedisi sadece bir hayvan türü değil, aynı zamanda bölgenin kültürel ve turistik simgelerinden biri. Van’a gelen turistlerin mutlaka görmek istedikleri bu kediler, hediyelik eşya figürlerinden belgesellere kadar birçok alanda temsil ediliyor.
Van Kedisi aynı zamanda Türkiye'nin yurt dışındaki prestijli sembollerinden biri haline gelmiş durumda. Özellikle sosyal medyada yapılan paylaşımlar ve uluslararası hayvan fuarlarında gördüğü ilgi sayesinde global çapta bir ün kazandı.
Uzmanlar, Van Kedisi'nin korunması için halkın ve yerel yönetimlerin daha fazla bilinçlenmesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle sokak kedileriyle karışmalarını önlemek, bilinçsiz üretimi durdurmak ve genetik saflığı korumak için şu adımlar önem taşıyor:
Kayıt Sistemi: Safkan Van Kedileri için bir kayıt ve çip sistemi oluşturulmalı.
Denetimli Üretim: Sadece yetkili merkezlerde çiftleştirme yapılmalı.
Halk Eğitimi: Yerel halk Van Kedisi’nin önemi konusunda bilinçlendirilmeli.
Ulusal Destek: Devlet destekli koruma programları artırılmalı.
Uluslararası Tanıtım: Türün UNESCO tarafından korunması gereken biyolojik miras olarak tanınması için girişimlerde bulunulmalı.
BEYAZIN PEŞİNDE BİR GELECEK
Van Kedisi, yalnızca güzel bir hayvan değil; Anadolu’nun doğasından, kültüründen ve tarihinden izler taşıyan bir yaşayan miras.
Onun korunması, aslında geçmişe olan saygımızın ve geleceğe olan sorumluluğumuzun bir yansımasıdır. Bu özel ırkı yaşatmak, yalnızca Van halkının değil, tüm Türkiye’nin ve dünyanın ortak görevidir.
VAN KEDİSİ
Türkiye'de kedilerden bahsederken ilk akla gelen türlerin başında gelir Van kedisi: Cana yakınlığı, beyaz, ipeksi kürkü, aslan yürüyüşü, tilki kuyruğuna benzeyen uzun ve kabarık kuyruğu, değişik göz renkleri ve suya olan düşkünlüğü ile. Van Kedisi, dünya üzerinde melezleşmeyen, saflığını koruyabilmiş canlıların başında gelir. Bu özelliği onu, hem kedi dünyasının hem de diğer canlıların yıldızı haline getirir.
Anadolu'ya tam olarak ne zaman ve nasıl geldiği bilinmeyen Van kedileri, diğer canlılarda olduğu gibi bulunduğu bölgenin şartlarına ayak uydurdular. Türkiye'nin en yüksek dağlarının bulunduğu Doğu Anadolu bölgesindeki yüksek sıcaklık farklarına kürkleri sayesinde kolayca ayak uydurabilir Van kedileri.
Yılda en az 6 ay karlarla kaplı bu bölgede uzun tüyleriyle kar ve soğuktan korunurken, yazın birden ısınan hava nedeniyle tüylerini dökerek Van Gölü'nün ılıman iklimine uyum sağlarlar. Ancak yaygın olan yanlış bir inanış vardır ki, o da bu kalın kürkü nedeniyle Van kedilerinin üşümediğidir. Halbuki, kediler, kürkleri kalın olmasına rağmen soğuktan etkilenir ve üşürler.
Van kedilerinin diğer kedilerden ayrılan ilginç bir özelliği vardır. Bu kediler suyu çok severler ve yüzerler. Eğer suya doğru gidiyorsa, bu zorunluluktan değil, sadece zevktendir. Özellikle ılık ve sığ sularda yüzmeyi seven Van kedileri, evlerde musluktan damlayan sulara pati atar ya da banyoda size eşlik eder.
ÖZELLİKLERİ
Van kedilerinin özelliklerinden biri tüylerindeki iki renkliliktir. Hatta bu iki renklilik karakteristik bir özellik olarak bilinir. Bu farklı renkler kulaklarının çevresinde ve kuyruğunda olmak üzere vücudunun iki farklı bölgesinde bulunur. Çok nadir olarak da vücudunda görülebilir.
Van Kedisi'nin postu kalın, tüyleri normal uzunluktadır. Yazın diğer kediler gibi tüy değişimi yaşar ve o dönemde tüyleri azalır. Kışın yeniden eski rengini ve beyaz bir kar topu halini alır. Bu uzun kuyruklarına sahip olmakta bazen zorlanabilirler; öyle ki, başlarını kollarının üzerine koyup, kuyruklarını altlarına alırlar. Van kedileri, diğer türlere oranla biraz daha iricedir. Erkeklerde vücut ağırlığı ortalama 3,5kg, iken dişilerde 2.8kg. olur. Vücutları uzun ve kaslı bir yapıda ve kemikleri iridir.
Kocaman, geniş pembe kulaklara sahip Van kedisi. Kulaklarda dibe doğru bir yuvarlaklık göze çarpar. Bazen yavruların iki kulağı arasında bir-iki siyah benek görülebilir. Van kedilerinde sağırlığın yaygın olduğu sanılsa da bu Ankara kedisinin bir özelliğidir. Van kedileri, tek göz ve mavi gözlü kedilerde ancak %2-3 civarında sağırlık vardır.
Van kedileri gözleri ve tüyleri nedeniyle Ankara kedisi ile sıkça karıştırılır. Van kedilerinin gözleri her ikisi mavi, her ikisi kehribar veya bir gözü mavi diğer gözü kehribar renkte olmak üzere üç çeşit olabilir. Mavi renk, daima turkuvaz mavisi özelliğinde olurken, kehribar rengi farklı tonlarda görülebilir. Mavi gözlü kedilerde, mavi gözlü kısa, kadife kürklü ve mavi gözlü-uzun ipek kürklü kediler diye ayrılır.
Van kedilerinde, yeni doğan yavruların gözleri grimsi renktedir. Yavru kedinin doğumundan 25 gün sonra göz renkleri farklılaşmaya başlar ve 40 gün sonra da göz renkleri netleşir.
Van kedileri, her yıl Şubat, Mart ya da Haziran aylarından birinde kızgınlık periyoduna girerler. Bu periyot yaklaşık 10 gün sürer. Kızgınlık döneminde gebe kalırlarsa genellikle o yıl içinde bir daha kızgınlık göstermezler. Gebelik süresi 62 gündür. Gebeliğin birinci ayından sonra karın şişmeye başlar ve bu dönemden itibaren karnını kimseye dokundurtmaz. Van kedisi de diğer kedilerde olduğu gibi gözlerden uzakta doğurmayı sevdiğinden, birinci ayın sonundan itibaren ıssız ve karanlık yer aramaya başlar. Van kedisi bir batında dört yavru doğurur.
Van kedisi yavrularında genellikle iki kulak arasında bir - iki siyah nokta olduğu görülür. İki siyah nokta taşıyan yavruların çoğu tek renk gözlü olur. Ve bu siyah noktalar, adeta tek-göz kedilerin mührüdür. Ancak baştaki bu siyah noktalar doğumdan sonra bir iki ay içinde kaybolur. Ve bazen sayıları 8-30 arasında değişen miktarda siyah kıllar olarak kalır.
Kediler bir sahipten çok bir mekanı benimserler. Kendi hakimiyetlerini kurdukları alanlarda yabancı bir kedinin barınmasına çoğu zaman imkansızdır. Kedilerin mekan değiştirmekteki inatçılığı, Van kedilerinde fazla görülmez. Kediler, yeni yerlerine alışamıyor veya beğenmiyorsa eski evine dönmeye çalışırlar. Hatta kendi evine dönmeye çalışırken kilometrelerce yol kat etmiş kedileri duymuşsunuzdur. Van kedilerinin farkı, bu yeni yaşama alanlarına 20-30 gün içinde adapte olabilmeleridir.
Van kedisi, sevilmekten çok hoşlanır ve kendisine gösterilen sevgiye aynı şekilde karşılık verir. Sevgi istekleri özellikle gebelik döneminde daha artar. Kendisini sevenlerin kucağına çıkıp, okşayan elleri önce hafifçe ısırır sonra yalayarak sevgi gösterisinde bulunur ve mırıldanır. Yemeği verildiğinde yemeden önce minnet göstermek için bacaklara sürünme huyu vardır. Tuvalet ihtiyacını duyduğunda da, kapının önüne giderek miyavlayarak kapının açılmasını ister, eğer kapıyı açan yoksa bunu kendi başına halletmeye karar verir ve kapı koluna uzanıp çekerek kapıyı açar.
Van kedileri kendi aralarında ve insanlarla haberleşmek için bir takım sesler çıkarırlar. Çıkarılan bu sesler onların hissi durumları ile ilgilidir. Kedilerin miyavlamaları isteklerine göre çeşitlilik gösterir. Bu miyavlamanın bir kısmı insanlarla olan ilişkileri, bir kısmı yavrularıyla veya erişkinlerde seksüel aktivite ilgili haberleşme şeklidir. İhtiyaçlarına göre çıkardıkları seslerin yüksekliği ve frekansları değişir. Van kedisi sabahleyin sahibiyle karşılaşmasında yüksek sesle miyavlayarak sevincini gösterir. Acıktığında mutfak kapısına doğru giderek, acıktığını belirtecek şekilde miyavlar.
ANKARA KEDİSİYLE FARKLARI
Van kedisi diğer türler içinde en çok Ankara kedisi ile çok karıştırılır. Halbuki çok belirgin farklıları vardır iki türün. Bunlardan bazıları:
Van kedisinin gözleri badem şeklinde ve kehribar rengindeyken Ankara kedisinin gözleri yuvarlak yapıda ve mavi-sarı renktedir.
Van kedisinin yüzü daha yuvarlak, Ankara kedisinin sivridir.
Van kedisinin baş ve kuyruk kısmında sarı lekeler bulunur, Ankara kedisi ise genellikle bembeyazdır.
Ve Van kedisinin tüyleri Ankara kedisine göre daha kısadır.