Yıllardır Vanlıların serinlemek, dinlenmek ve doğayla iç içe vakit geçirmek için kullandığı bu kıyı şeridinin işgal edilmesi kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Vatandaşlar, sahilin yasa dışı biçimde özel mülkiyete dönüştürülmesini sert şekilde eleştirerek, yetkilileri göreve davet etti.
Yetkililere çağrıda bulunan ve kıyıya sıfır bir noktadaki duruma tepki gösteren Vanlılar, “Kıyılar halkındır, halka kapatılamaz. Bu çitlerin ve kapıların derhal kaldırılmasını, yasa dışı kullanımın sona erdirilmesini ve sorumlular hakkında gerekli yasal işlemlerin başlatılmasını talep ediyoruz”
Mevzuata göre kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve kamu yararı ön planda tutularak herkesin eşit ve serbest şekilde kullanımına açık. 3621 Sayılı Kıyı Kanunu ve ilgili yönetmeliklere göre kıyı alanlarında kalıcı yapı inşa edilemez, kıyı kenar çizgisi içinde kalan yerler hiçbir surette halkın kullanımına kapatılamaz, ilk 50 metrelik şeritte sadece yaya yolu, gezinti ve rekreasyon alanları yapılabilir.
Bu kapsamda Dağönü kıyısında gerçekleştirilen kapatma ve işgal faaliyetleri, mevcut yasalarla açıkça çeliştiği görülüyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kıyılardaki yapılaşmayı düzenleyen yönetmelikte önemli değişikliklere gitmişti.
Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni yönetmelik uyarınca kıyılarda ilk 50 metrelik alan içinde yapılaşmaya kesinlikle izin verilmeyeceği, bu alanların sadece halka açık yaya yolu, dinlenme ve gezinti alanı olarak kullanılabileceği yasalaşmıştı.
Bu düzenlemeler, yalnızca Ege ve Akdeniz kıyıları için değil, Van Gölü gibi iç su kıyılarını da kapsarken, söz konusu işgalin hukuki açıdan geçersiz olduğunu net biçimde ortaya koyuyor.
Van Gölü yalnızca Van’ın değil, tüm Türkiye’nin en önemli doğal varlıklarından biri haline gelirken, sahillerin özelleştirilmesi ya da halktan koparılması, hem çevre bilincine hem de yasal düzenlemelere aykırılık teşkil ediyor.
Vatandaşlar ve çevre gönüllüleri yetkili kurumları harekete geçmeye davet etti.