Batılı değerler; onlarca yıl anayasa, kanunlar, eğitim ve medya üzerinden bize dayatıldı. Bu değerlere kimimiz boyun eğdi; düşüncesinde, günlük yaşamında hatta kısmen de olsa inancında özünden uzaklaştı. Kimimiz ise direndi, kanunlar karşısında problem yaşasa da eğitim hakkından yoksun kalsa da, ya da medya tarafından hedefe konsa da Batılı değerleri inancından, düşüncesinden, yaşam tarzından uzak tuttu.
Direnenler olarak bu mücadeleyi tam da kazandığımız bir safhada kaybetmek üzereyiz. Bizler, doğrudan sekülerleşmeye karşı dururken gizli sekülerleşmeye yenildik gibi bir hal içindeyiz. 'Asla sekülerleşmeyeceğiz' diye bağırırken bakış açımız gibi hayatımızın bir bölümü de sekülerleşti.
On beş-yirmi yıl öncesine kadar, kendilerini Batılı değerlerden, seküler dünyanın günahlarından uzak tutmak isteyen aileler gençlerini evlendirmek isterler; okulda, medyanın etkisi altında, askerlikte uygulanan eğitim programlarında ya da kapıldığı ideolojik çevrenin etkisi altında kimi gençler 'Henüz erken' deyip evlenmek istemezlerdi.
Aileler, gençlerini bu sapmadan uzaklaştırıp kendi bulundukları çizgiye getirme hususunda direndikçe evde kavga çıkar, gençler evden kaçar, hatta intihar tehdidinde bulunurlardı. 'Israrımıza rağmen evlenmiyor' demek ailelerin gençlere dönük en yaygın tehdidi oluvermişti o günlerde.
Allah lütfetti, İslam aleminde gençler şuurlandı, İslam'a göre dizayn edilmeyen yaşamın kendilerini nasıl tehdit ettiğini fark ediyorlar, bundan dolayı ailelerine İslam'ın ön gördüğü şekilde evlenme talebinde bulunuyorlar.
Malum, bizde buluğa eren herkes evlenmeyi hakkeder, rüşt çağına eren ise malı mülkü üzerine söz sahibi olmayı, dolayısıyla ev edinmeyi hakkeder.
Bu çağlara gelen bir gencin evlilik talebinde bulunması onun hakkıdır. İmkanı varsa bu talepte bulunan genci evlendirmek de ailenin vazifesidir.
Ama muhafazakar aileler bile 'Henüz çok erken, kendine nasıl bakacaksın?' deyip bu talebe karşı direniyorlar. Genç evlenme talebini dillendirdikçe ailenin de tepkisi artıyor, hatta kimi zaman gence karşı tavır koyuyorlar.
Allah aşkına bu, neyin muhafazakarlığı?
Bizde erken evlenme özendirilmiştir. Çünkü bizde esas olan, meşru bir yaşam tarzına sevk etmektir. Batı'da ise evlenme geciktirilmiş. Zira Batı'daki yaşam tarzı insanlar arasındaki ilişki konusunda gayri meşru olana yönlendirmeyi esas edinmiştir. Batılı yaşam tarzında, meşru olmayan haller için ortam hazırlanıyor, meşru olan haller zorlaştırılıyor. Kişi ile meşru olan arasına engeller konurken, meşru olmayanla kişi arasındaki engeller kaldırılıyor. Meşru olmayan hallerle kişi arasına engel koymaya çalışanlar, itham ediliyor hatta kimi zaman cezalandırılıyor.
Batı, erken evlenmeyi kişiyi meşru hale yönlendirdiği için kınıyor, geç evlenmeyi ise meşru olmayan hale sapma ihtimalini artırdığı için teşvik ediyor.
Yirmi yaşına yaklaşan ya da bu yaşı geçtiği halde evlenme talebinde bulunan gencinin evlenmesine 'Erken?' diye karşı çıkan, bu çerçeve içinde değerlendirildiğinde hangi değerlerin muhafazakarı oluyor acaba?
Neye göre erken… Allah'ın ahkamına göre mi, seküler küresel gücün dayattığı hükümlere göre mi?
Bilmem, farkında mıyız?
Geçmişte bize ait değerlerin muhafazakarı olan bizler, zaman içinde gizli sekülerleşmeye uğrayarak Batılı değerlerin muhafazakarı oluverdik, 'seküler muhafazkar' gibi garip bir etiket bizi tarif eder oldu.
Hesap Günü gelmeden hesabımızı iyi yapmalıyız. Aksi halde inandığımız değerlere karşı mücadele etmekten, karşı olduğumuz değerleri dayatmaya çalışmaktan ceza yiyeceğiz.