Öncelikle şu hususu beyan edeyim, bölge halkı nice yıllardır hep musibet ve belalar atlattı ve hala atlatmaya da devam ediyor. Bombalar patlıyor, insanlar ölüyor ya da sakat kalıyorlar. Bununla birlikte gencecik fidanlar daha buluğ çağına girmeden kandırılıp dağlara kaçırılıyor.

Yeni yöneticiler geliyor ve her gelen vaatlerde bulunuyor. Projeler sunup meclislerden geçiriyor.
Haydi kendi Van ilimizden başlayalım, çok geçmişe gitmeye gerek yok. İlk olarak iktidar partisi göreve geldi.

Daha sonra belediye seçimleri vakti gelince, herkes 'Yerelde de o kazansın.' dedi ve nihayetinde aynı parti kazandı. Ama sonuçta beş yıllık bir hizmet sürecinde, elde sadece kısmi olarak alt yapı ve çiçek ekmekle meşgul bir belediye başkanlığı dönemi yaşandı.

Daha sonra, yıllardır ezildiğini iddia eden bir grup gelmişti yönetime. Geçmişleri eskiye dayanan ama yeni bir partiyle gelmişlerdi onlar da. Projeleri çoktu: yol, park, tramvay istasyonları ve sair şeyler... Nihayet onlar da seçilip başa geldiler.

Göreve başladılar ama ne hikmetse önceki yollar da bozuldu, yer altı sorunu artarak daha da çoğaldı. Halk yine yalnız ve sahipsiz kaldı derken, yeni bir yaygara başladı halkın arasında; Van'ımız büyük şehir olacak, ekonomi düzelecek, ulaşım sorunu çözülecek, parklar bahçeler yapılacak, Van yemyeşil olacak... Öbür taraftan seçim hazırlıkları yapılıyor, bayraklar asılıyor derken son seçimde yapıldı. Büyük çoğunluğu HDP aldı, az bir sayı Ak Parti'de kaldı.

Halk için karşılaştırma yapacak bir durum ortaya çıkmıştı. Halk analiz ediyor ama birinin diğerinden çok da farklı olmadığını görüyordu. Bir süre sonra, Büyük Şehre ve HDP'ye bağlı olan birçok belediyeye kayyum atandı. İnşallah başarılı olurlar da 'Darısı Tuşpa Belediyesinin başına!' diyecek duruma geliriz.

Peki bu tür olaylar bir İslam beldesinde nasıl yaşandı, merak ediyor muyuz? Hiç düşünüyor muyuz? Hep itilip kakıldık, hala hor ve hakir görülüyoruz. İnanıyoruz fakat hiçbir karşılık göremiyoruz. Ne diye bu hale düştük? Hani bir Müslüman on kafire, on Müslüman yüz kafire bedeldi!

Haşa Resulullah (s.a.v) mı yanlış söylemişti? Hayır hayır... sorun bizde.
Aklıma işgalci İsrail'in cumhurbaşkanına sorulan soru geldi birden; hani sormuştu bir gazeteci, 'Kur-an'da Müslüman bir gurubun İsrailoğulları'nı yok edeceği söyleniyor ne dersiniz?' Şimon Perez'in cevabı hem kahredici hem de doğruydu: 'O Kur-an'nın bahsettiği Müslüman'lar gelsin de düşünürüz.'

Evet, gerçekten öyle Müslüman'lar henüz yok...

İbadetlerimizin içi boşaldı. Namaz kılıyoruz fakat namaz bizi kötülüklerden alıkoymuyor. Oruç tutuyoruz fakat nefsimizi terbiye edemiyoruz ve buna benzer daha bir sürü farz ibadetleri yapıyoruz fakat maneviyatınıza güçlenmiyor. Neden? Çünkü 'ibadet ediyor' desinler, bizi camide görsünler diye yapıyoruz. Demem o ki sorun yöneticilerde değil, sorun bizde! Çünkü nasıl yaşıyorsak öyle yönetiliyoruz. Bu bir hakikattir...