Ailesinin, çocuklarının ve kendisinin eğitimini ve geleceğini önemseyen; ahiret ve dünya ekseninde, terazisini dengede tutmaya çalışan, ahiret yurdunun asıl yurt, dünyanın ise geçici bir konaklama yeri olduğu gerçeğini aklının merkezinde tutan insan ne güzel insandır diyerek bu haftaki yazımızın girizgâhını yapmış olalım.
Geçtiğimiz hafta ergen tiplemelerini birkaç hafta boyunca konuşacağımızı, bir aksilik olmazsa farklı bir konuya girmeden yazı dizisi şeklinde tamamlamayı planladığımızı ifade etmiştim. Bu minvalde “Asi Ergen” tiplemesini ele almıştım. Bu hafta “İçe Kapanık Ergen” ile “Popüler Sosyal Ergen” tiplemelerini yazacağımı belirtmiştim. Ancak konunun ehemmiyetine binaen istiyorum ki bu hafta “İçe Kapanık Ergen” tiplemesinin nasıl bir yapıya sahip olduğunu ve bu tiplemeyle nasıl diyalog kurulması gerektiğini konuşalım. Önümüzdeki hafta ise ‘‘Popüler Sosyal Ergen’’ tiplemesini ele alalım ki es geçilen unsurumuz olmasın.
Öncelikle, ‘‘İçe Kapanık Ergen’’ tiplemesini yansıtan bir çocuğumuz veya öğrencimiz varsa, bu kişiye karşı etiketleme yapmadan yaklaşmamız gerektiğini hafızamızın bir köşesinde tutalım. Yani “içe kapanıktır, soğuktur, hep böyledir, çok sessizdir, kimseyle iletişim kurmaz” gibi yaklaşımlardan uzak duralım. Devamında ise niçin içine kapandığını öğrenmeye, anlamaya çalışalım. Farklı ama kırıcı olmayan iletişim teknikleri kullanarak çocuğumuzun bir yerlerden incinip incinmediğini, özgüvenini kırıcı bir süreç yaşayıp yaşamadığını anlamaya gayret edelim.
Buradan yola çıkarak, herhangi bir beklentinizin ya da sorgulamanızın olmadığı bir nevi gündelik sohbet havasıyla yavaşça bağ kurabilirsiniz. Soru sorma sürecinizde “Evet–Hayır” cevapları yerine, açık uçlu, birkaç kelimeden oluşabilecek cevaplar vermesini sağlayacak sorular tercih edebiliriz. Örneğin “Bugün nasıl geçti?” gibi onu doğrudan ilgilendiren, ama baskı hissettirmeyen sorular yöneltebilirsiniz.
Bu tip ergenlerde genellikle karşılaşılan durum, kendi kabuğuna çekilme eğilimidir. Yani yalnız kalmayı daha çok tercih eder. Bu tercihini tehdit olarak görmeyin. Ancak içinde bulunduğu süreçten çıkış kapısı olabileceğinizi, onun yanında olduğunuzu hissettirecek veya açılma hissi duyduğunda size yönelmesini sağlayabilecek ifadeler kullanabilirsiniz. “Konuşmak istersen seni dinlemek isterim” gibi bir yaklaşım buna güzel bir örnektir.
Diğer bir taraftan, önemsendiğini hissettirecek şekilde küçük olsa bile başarılarını görüp takdir etmek çok kıymetlidir. Diyelim ki uzun bir süreden sonra birlikte yaptığınız herhangi bir aktivite ‘yemek, spor, gezi veya benzeri herhangi bir aktivite sonrasında “Bugün birlikte güzel vakit geçirdik, bir arada olmamız ne kadar da güzel, bizi varlığınla mutlu ettin” gibi ifadelerle gönlünü okşayabilirsiniz.
Yine, bu çocuklarımızın kendi ilgi alanlarını keşfetmeleri için destek olalım. Sevdikleri veya ilgilendiklerini düşündüğünüz müzik, resim, spor, bilgisayar, doğa vb. alanlara erişimini kolaylaştıralım ve yapabiliyorsak birlikte katılım sağlayalım.
Ve kıymetli okurlarım; bu bahsettiğimiz unsurlar uzun süre çözümsüz devam eder, sosyal ortamlardan uzaklaşma, duygusal dalgalanmalar, yoğun kaygı ya da depresyona doğru gidiş belirtileri gösterirse mutlaka bir ergen psikoloğuna veya psikiyatristine başvuralım.
Bilelim ki, “Arkamda ailem var” inancı sağlam olan bir genç, geleceğe umutla bakan bireyler ve inşallah gücünün farkında olan toplumlar oluşturacaktır.
Selam ve dua ile…