Çocuğumla baş edemiyorum, kendi yavrum olduğu için de kimden, nasıl yardım isteyeceğimi bilemiyorum. Bazen tüm kent üstüme üstüme geliyor; ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilmiyorum vb. serzenişlerini duyduğum anne babalar, sesinizi duyuyor, endişenizi anlıyoruz. Öyle zannediyorum ki, evladı kendini tanıma ve gerçekleştirme döneminde olan her anne baba, bahsettiğiniz zorlukları farklı şekillerde de olsa görüyor, yaşıyor.

Genel anlamda ergenlik döneminde en yaygın yedi ergen tiplemesi ile karşılaşıyoruz. Bunların tamamını paylaşacağım. Ergen tiplemelerine karşı nasıl bir tavır sergilememiz gerektiğini konuşmuş olacağız. “En yaygın ergen tiplemesi” ifademden de anlaşılacağı üzere her genç aynı şekilde davranışlar sergilemez. Aile ilişkileri, kişilik ve çevre bu tiplemeleri belirler. Toplumumuzda “Asi”, “İçe Kapanık”, “Popüler-Sosyal”, “Mükemmeliyetçi”, “İsyankâr-Duygusal”, “Sorumluluk Sahibi” ve “Deneyimci (Meraklı)” ergen tipleri yaygın olan tiplemelerdir. Bu ergen tiplemeler içinden de yaygınlık sırasına baktığımızda “Asi Ergen” tiplemesi ön plana çıkmaktadır.

Öncelikli olarak “Asi Ergen” tiplemesine baktığımızda; sürekli itiraz eden, otoriteyi sorgulayan, kurallara karşı gelen ve “Ben bilirim.” havasında bir yapısının olduğunu görürüz. En önemlisi, ebeveynden çok arkadaşlarının etkisi altındadır. Bu tiplemeye karşı takınılması gereken tavır kesinlikle sakin ve kararlı duruş olmalıdır. Bunu nasıl uygulayacağız diyorsanız; mümkün mertebe her tartışmaya girmeden ve hiçbir surette duygusal tepki vermeden ilgili zamanı geçirmeye çalışalım. Bir konuda karar verdiysek kararlarımız net olsun. Bağırmadan, tehdit etmeden kararlarımızı uygulayalım. Empati kurarak onun kendini ifade etme çabasını (olumsuz bile olsa) anlayalım. “Benimle tartışıyor.” yerine “Kendini ifade etmeye çalışıyor.” şeklinde düşünelim. Diğer bir taraftan kontrolcü bir ebeveyn olmak yerine rehberlik görevini üstlenen bir rehber (ebeveyn) olalım. Emrivaki yerine seçenekler sunma gayreti içerisinde olmamız kıymetli olacaktır. Örneğin: “Bunu yapmalısın, şunu yap.” yerine “Sence hangisi daha doğru olur?”, “Sana göre hangi yola başvurmalıyız?” vb. cümlelerle sorumlulukta ona yer verebiliriz. Çocuğumuz Kendini ifade etsin. Varoluşunun, birey olduğunun kabul edildiğini hissetsin. Bununla beraber güven ilişkilerimizi korumada çok hassas olalım. Örneğin; sürekli eleştirmek yerine olumlu davranışlarını görüp övelim. Olumsuz davranışlarında ise üzerinden biraz zaman geçirip “Sence şu davranışta doğru olan neydi?” diyerek doğruyu ararken yanlışını görmesini sağlayalım. Bu şekilde yanlışını biz değil, kendisi ifade etmiş olur.

Burada da en önemli unsurlardan bir tanesi; çocuğumuzun bize açık olmasını istiyorsak yargılamadan onu dinleyip ve anlamaya çalışalım. Empatiyi mutlaka ön planda tutalım. Bütün bunların yanında, yine tüm iletişimimizin ebeveyn olarak bizim omuzlarımızda olduğunu hatırımızdan çıkarmayarak tutarlı olalım. Aynı konuda farklı zamanlarda farklı tavırlar sergilemeyelim. Net ama adil bir duruşumuz olmalı. Model biziz. Nasıl bir kişilik oluşturmak istiyorsak öyle biri olmalıyız. Sakinliği, saygıyı, öz denetimi gösterelim. Kibirli, gururlu değil de onurlu olmayı seçmeliyiz ki onlar da biz olmayı seçsin. Bilelim ki Biz nesillerimizi ne kadar güzel yönlendirebilirsek, yarınlarımız da o kadar güzel olacaktır.

“Şiddet çözüm olur mu?” diye soran birçok ebeveyn ile karşılaşıyorum. Ama her yazılanın hayata yüzde yüz uyarlanamadığının da bilincinde biri olarak inanıyorum ki; çocuklar bazen “Kendimi camdan atayım.” durumuna getirirken, bazen de “Onu camdan atayım.” dercesine çileden çıkarıyor. Ancak bilelim ki hiçbir kontrol, öfke kontrolünden daha kıymetli değildir. Çocukların anne babadan çekinmesine karşı olmamakla birlikte, korkmalarından çok “Anne babamın istemediklerini yapmamalıyım.” dercesine ahlâki bir erdem olan utanma, ama her şeye rağmen “İletişim kurabilirim.” duygusu ile yaşamalarını sağlamalıyız.

Önümüzdeki yazımda, inşallah, “İçe Kapanık” ve “İsyankâr-Duygusal’’ ergen tiplemelerini ele alacağım. Çocuklarımıza doğru model olan ebeveynler olabilmek bizim elimizde. Onlar için yükü doğru yüklenmeliyiz, aksi takdirde yük omzumuzu büker. Bu ise toplumu ve bizi üzer.

Selam ve dua ile.