Sevgili gençler, sizlere naçizane iki - üç nasihatim olacaktır;
-ihtiyarlık kapınızı çalmadan önce gençliğinizi rabbinize ibadet ile geçirmeye çalışın. Dünyaya geliş amacımızın bu olduğunu asla unutmayalım. Zaman gelir, beliniz bükülür artık ibadet takatinizin bile kalmayacağı bir demde pişman olabilirsiniz. Ama iş işten çoktan geçmiş olabilir. Efendimiz aleyhisselatu vesselamın ' ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin kıymetini biliniz…' hadisinin bir sırrı da bu olsa gerek.
Bir gün camide iken yakınımızda oturan iki ihtiyarın istemeden de olsa konuşmalarına şahit oldum. İkisi de yetmiş yaşlarındaydılar. İhtiyarlardan biri gençliğinde yapmış olduğu hata ve günahları hem sıralıyor ve hem de hüngür hüngür ağlıyordu. 'Ben şimdi Allah'ın huzuruna hangi yüzle çıkacağım' diye hıçkırıyordu. Diğeri de onu teselli etmeye çalışıyordu.
İşte böyle… bu duruma düşmemek için gençliğimizi nefsimizin hevesleri peşinde değil, Rabbimizin rızasına göre geçirmeliyiz.
-Gençliğimizi rabbimizin rızasına göre geçirmemiz için dinimizi çok iyi öğrenmemiz gerekir. Bunun yolu da iyi bir okuyucu olmaktan geçer. Özellikle ibadetlerimizi nasıl yapmamız gerektiğiyle alakalı olarak fıkıh kitapları başucu kitaplarımız olması gerekir. Bunun dışında Efendimiz aleyhisselatu vesselam ve sahabelerinin hayatlarını iyi tahkik edip öğrenmemiz gerekir. Ki onlar gibi yaşamaya çalışıp onlara benzeyelim. Böylelikle de rabbimiz bizlerden razı olsun.
-Temel hedeflerimizden biri de insanlara en iyi şekilde faydalı olmaya çalışmamız olmalıdır. Bu nedenle hedef çıtamız yüksek olmalıdır. Büyük düşünmeliyiz ki bu anlamda hedeflerimize ulaşalım. Bugün eğer İslam dünyası olarak birçok konuda geride isek bunun sebeplerinden biri de üretken olmayıp, batı dünyasının bizlere sunmuş olduklarını körü körüne almamızdır. Bilim ve teknolojide ve diğer alanlarda biz Müslümanlar niye geride duralım? Halbuki kısa bir araştırma ile bugün batı dünyasının ulaşmış olduğu hedefleri asırlar öncesinden bizim alim ve bilginlerimizin bizlere işaret ettiğini göreceğiz. Ne zaman biz değerlerimizden saptıysak o zaman batıyı taklit etmişizdir ve onların sundukları ile yetinmişizdir. Böylece üretken bir halden sadece tüketen bir toplum haline düşmüşüz. Böylelikle batı ve batıl dünyası bizlere tahakküm etmişlerdir. Küfür dünyasının tahakkümünden kurtulmamız için çok iyi çalışıp çabalamamız gerekmektedir. Eskiden bir harfimiz bile çok kıymetli iken şu an tozlu raflarda ciltler dolusu kitaplarımıza bile kimse beş kuruş vermiyor. İşte kıssa;
Bizim meşhur hafız Osman fırtınalı bir günde dolmuş kayıkla Beşiktaş'a geçecektir. Bir kayığa biner. Yol bitmek üzereyken kayıkçı ücretleri ister. Fakat Hafız Osman o gün aceleyle çıktığı için yanına para almayı unutmuştur. Kayıkçıya '- efendi yanımda para yok, sana bir waw harfini çizeyim bunu sahaflara götür, karşılığını alırsın' der. Kayıkçı yüzünü ekşitip söylenerek isteksizce yazıyı alır. Bir müddet sonra kayıkçının yolu sahaflar çarşısına düşer. Bakar ki yazılar, levhalar iyi bir fiyata satılıyor. Cebindeki waw yazısını hatırlar ve çok büyük bir paraya satar. Bir gün Hafız Osman yine karşıya geçecektir. Ve yine aynı kayıkçıya denk gelmiştir. Yol bitmek üzereyken ücretler toplanır. Hafız Osman parayı uzatır. Kayıkçı '- efendim parayı verme de bana yine bir waw çiz' der. Hafız Osman gülümseyerek ; ' –efendi o waw her zaman çizilmez. Sen dua et paramı yine evde unutayım der... Kıssa bizden hisse de sizden...
Gençliğimizi rabbimizin rızasına göre geçirmek dileğiyle Allah'a emanet olalım.
GENÇLERE…
Yusuf CAN
Yorumlar