İhlas, herhangi bir işi sadece ve sadece Allah'ın çizdiği sınırlar çerçevesinde ve O'nun rızası için yapmaktır. İnsanın yaratılış gayesi ubudiyet olduğu gerçeği göz ününe alındığında O'nun rızası hilafına yapılan her iş boş ve beyhudedir. Dolayısıyla ihlas, Müslüman için olmazsa olmaz bir meziyettir.
Düşünün ki siz ömrünüz boyunca mesela imamlık yaptınız veya yapıyorsunuz. Sırf yaptığınız o meslek eğer maddiyat veya şan, şöhret bulmak veya başka dünyevi bir şey için ise, eviniz başınıza yıkılmış demektir. Yani bu durumda her ameliniz boşa gitmiştir. Çünkü asıl olan İhlas işin içinde yoktur. 'insanlar helak oldu, ancak alimler kurtuldu. Âlimler de helak oldu ancak, ilmiyle amel edenler kurtuldu. İlmiyle amel edenler helak oldu ancak, ihlas sahibi olanlar kurtuldu. İhlas sahibi olanlar da büyük bir tehlike içindedirler.' (Acluni, Keşf'ül Hafa 2/280 no; 2795)
Âlimlerin rehberi Bediüzzaman Hazretleri ihlas ile ilgili Lem'alar adlı kitabının yirmi birinci lem'asında çok güzel tespitlerde bulunuyor. Aziz Seyda İhlası kazanmakla ilgili şöyle diyor;
'BİRİNCİ DÜSTURUNUZ; Amelleriniz Allah'ın rızası için olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya darılsa önemli değildir. Eğer O kabul etse, bütün halk red etse tesiri yok. O razı olup kabul ettikten sonra isterse ve hikmeti gerektirirse, siz istemeseniz bile halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenabı Hakk'ın rızasını esas gaye yapmak gerekir.
İKİNCİ DÜSTURUNUZ; Bu Kur'anın hizmetinde bulunan kardeşlerinizi eleştirmemek ve kendinizi methederek onların gıpta damarını tahrik etmemektir. Çünkü nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü eleştirmez, dili kulağına itiraz etmez, kalbi ruhun ayıbını görmez. Bilakis, birbirinin eksikliklerini tamamlar, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, vazifesini yerine getirir. Yoksa o insan vücudunun hayatı söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır.
Hem nasıl ki bir fabrikanın çarkları birbirleriyle rekabet edercesine uğraşmaz, birbirlerine engel olmaz, birbirlerinin kusurunu görüp eleştirmez, çalışmaya olan şevkini kırıp tembelliğe getirmez. Belki bütün yetenekleriyle birbirlerinin enerjilerini asıl amacın yerine gelmesine yöneltirler. Hakiki bir dayanışma, bir birliktelik ile yaratılış gayelerine doğru yol alırlar. Eğer zerre miktar bir karışıklık o fabrikaya girse, fabrikayı akim bırakacak, sahibi de o fabrikayı kırıp dağıtacak… (…)
ÜÇÜNCÜ DÜSTURUNUZ; Bütün gücünüzü İhlasta ve hakta bilmelisiniz. Evet, kuvvet hakta ve İhlastadır. Haksızlar bile, haksızlıkları içerisinde gösterdikleri İhlas (üstat burada içten gelen cehd ve gayreti kastediyor) ve samimiyet yüzünden kuvvet kazanıyorlar. (…)
DÖRDÜNCÜ DÜSTURUNUZ; Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefiyle şükrederekten iftihar etmektir.'
Allah rahmet etsin muhterem Seyda ne güzel anlatmış. Hele İslami davet ile iştigal eden Müslümanların her daima kendilerini kontrol etmeleri gerekir. Şeytan gidip serseri ve sarhoşlarla artık uğraşmaz. Zaten onların evini çoktan başlarına yıkmış. Şeytan en çok Müslüman insanlar ile uğraşır, onları mübarek faaliyetlerinden alıkoymak için çaba sarf eder. Onları birbirlerine düşürür ve kuvvetlerini böylelikle yok eder. Hele ki gençler ibadetlerine, ihlas ve takvalarına çok dikkat etmeleri gerekir. Zamanlarını çarşı ve pazarların ifsat edici mekanlarında değil de eğitim gördükleri mekanlarda, cami ve mescitlerde veya cennet misal evlerinde geçirmeleri, ilim ve kur'an ile en çok uğraşmaları gerekir. Ki şeytan onlar ile uğraşmasın.
'Aslında iman edip Rablerine güvenen ve dayananlar üzerinde onun ( şeytanın) bir nüfuzu yoktur. Onun nüfuzu ancak onu dost edinenler ve Allah'a ortak koşanlar üzerindedir.' ( Nahl 99- 100)
'Şüphesiz Allah sizin suret ve dış görünüşlerinize değil, kalplerinize bakar' ( Müslim, İbn'i Mace)
'De ki benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir.' (En'am 162)
Aslında ihlas konusu çok geniş kapsamlı bir konudur. Bununla alakalı olarak muhterem okuyucularımızın, Üstadın Lem'alar eserine bakmalarını ve yirmi birinci Lem'ayı iyice tetkik etmelerini naçizane tavsiye ediyorum. Rabbim cümlemizi affedip bizleri hakiki muhlislerden eylesin. Fi emanillah