“ Rabbim, beni ve neslimden olanları namazı dosdoğru kılanlardan eyle. Rabbimiz, duamı kabul eyle.” ( İbrahim suresi 40. Ayet meali)

Bilindiği üzere bütün peygamberler namaz kılmışlar ve ümmetlerine bu ibadeti emretmişlerdir. Namaz insan ile Allah arasında müthiş bir bağdır. Bu ibadet, insanı Rabbine karşı niyaza, dert ve sıkıntılarından kurtulması için dua ve tazarruya, günlük meşgaleleri arasında ruhi dinlenmeye, yaşamın gerçek manasını idrak ve o amaç uğrunda yaşamaya ve iki dünyanın da saadetine sevk eder. Namaz kuranı kerimde 99 yerde geçmektedir.

Günlük yaşamımız için hava, su ve yiyeceğe ne kadar da muhtacız değil mi? Düşünün ki birkaç dakika havasız kaldık veya birkaç gün susuz ve gıdasız kaldık, ne kadar süre yaşamımızı sürdürebiliriz? “ Geceyi, gündüzü, Güneş’i, Ay’ı sizin istifadenize vermiştir. Yıldızlar da O’nun emrine boyun eğmiştir. Bunlarda, akıl edenler için dersler vardır” (Nahl 12. Ayet meali) İşte sayısız nimetler bizlere bahşeden, tüm kâinatı istifademize sunan; bizlere eş, aş ve iş nasip eden Rabbülalemin’e karşı şükür ifadesi olarak günde beş vakit namaz kılmasak ne kadar da nankör oluruz. “ Ey İnsanoğlu, seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?” ( infitar suresi 6-8. Ayet meali)

Mademki Rabbimiz bizleri ibadet için dünyaya göndermiş, mademki ibadetin özü namazdır, mademki namaz bizi Rabbimize ulaştıran en kısa yoldur ve mademki namazı kılabilecek akıl, idrak ve kuvvete sahibiz; o halde ey Müslümanlar bizleri namaz kılmaktan alıkoyan nedir? Birkaç kuruş para kazanma uğruna binlerce kilometre yol kat edip yıllarca sevdiklerimizden uzak kalabiliyoruz, türlü tehlikeyi göze alabiliyoruz, olmadık zahmetlere katlanabiliyoruz ama Allah’ın rızasını ve ebedi bir ahireti kazanmak için günde beş vakit namaza üşeniyoruz, olacak iş mi? İnsan bu kadar da mı aciz. “Size verilen şeyler, dünya hayatının geçim vasıtası ve süsüdür. Allah katında olanlar ise, daha iyi ve devamlıdır. Akıl etmez misiniz?”(Kasas 6. ayet meali)

Toplum olarak en büyük problemimiz namazsızlık ve şükürsüzlüktür. Bu nedenledir ki türlü musibetlere, acayip hastalıklara ve küresel sorunlara maruz kalıyoruz. Evet, namaz kılmamak bir problemdir ve en büyük sorunumuzdur. Öyleyse topyekûn bir namaz seferberliğine girişmeliyiz. İmamlar mahallelerde tebliğlerine başlamalı, aile reisleri kendileri başta olmak üzere ev sakinlerine kıldırmalı, işyeri sahipleri işçilerine emretmeli hatta işyerlerinde mescit yapmalı velhasıl herkes raiyetindekilerine namazı kıldırmalıdır. Çünkü hadisin de değindiğine göre herkes emri altında olan insanlardan sorumludur. Bu demektir ki kıyamet gönünde amir memurundan, patron da işçisinden hesaba çekilecektir. Bir amir sadece resmi işlerini yerine getirtmekle, bir patron da sadece işçilerine para kazandırtmakla görevli değildir. Bunun gibi bir imam sadece camide namaz kıldırtmakla, bir baba da çocuklarına sadece para kazandırmakla mükellef değildir. Kusura bakmayın ama İnsanlara dünyalarını kazandırtmakla yükümlü olduğunuz gibi ahiretleriyle de alakalı olarak ta yükümlü ve mesulsünüz. En büyük mesuliyet de elbette ki namazdır.

Önemine binaen yukarıda değindiğim bir meseleye tekrardan değinmek istiyorum; patronlar işyerlerinde mescit bulundurmalı ve işçilerinin ibadet haklarına saygı göstermeli hatta namaz için işçilerini teşvik etmeli, duruma göre cemaatle namaz kılmalarını sağlamalıdırlar. İnanın bu iş verimliliğinde hiçbir aksatmaya sebep olmayacaktır. Belki işin bereketine, işçilerin sadakatiyetine ve de berekete sebep olacaktır. İnanmayan denesin bunu…

Namazlarının hakkını verenlerden olma dileklerimle, Allah’ın Hafız ismine emanet olunuz…