Yazarımız Mustafa Öztünç, son günlerde belediyelerin kaldırım işgallerine karşı verdiği mücadeleyi kaleme aldı.

Yakın zamanda sosyal medya, sokak ve caddelerimizde karşılaşmışsınızdır. İlimizde İpekyolu Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi zabıta ekipleri, yolları, kaldırımları, engelli geçiş güzergâhlarını işgal eden esnafı defalarca uyarmasına rağmen sokak ve caddelerde işgaller azalmak yerine artarak devam etti. Bunun üzerine ilgili ekipler de uyarılara, iyi niyete aldırış etmeyen esnafın sırf ticari kazançlarını artırmak adına kaldırımları adeta kendi iş yerlerinin uzantısı gibi kullanmalarına dur dercesine, kaldırımları işgal eden esnafın işgal edilen alanlardaki mallarına el koydu.Van Kaldırım Işgali (2)-1

Şimdi gelin bu duruma hem halkın, hem kamu düzenini sağlaması gereken ekiplerin, hem de esnafın gözünden bakalım:

· Mağdur edildiğini iddia eden esnaf,

· Esnafın kamu alanı işgalinden dolayı kaldırımlar yerine yollarda canını hiçe saymak zorunda kalarak yürüyen vatandaş,

· Kamu düzenini sağlamakla sorumlu olan belediye ekipleri.

Unutmayalım ki kent yaşamının en önemli unsurlarından biri, ortak kullanım alanlarının adil ve düzenli biçimde paylaşılmasıdır. Kaldırımların; engellisiyle, yaşlısıyla, çocuğuyla tüm vatandaşların güvenli ve rahat bir şekilde yürüyebilmesi için var olduğuna inanıyoruz ki zaten öyle. Ancak, esnafın kaldırımları işgali halkı bezdirmiş durumda. Zaman zaman bazı ara sokaklarda kahvehane işletenlerin yolu tamamen kapatacak şekilde tabure ve sehpalar bıraktıklarını görüyoruz. Aracımızla geçmek istediğimizde ise tepkiyle karşılaşıp ‘‘Başka yol mu yok?’’ şeklinde manasız ve haksız bir savunma ile karşılaşıyoruz. Hatırımızda tutalım ki bu durum sadece hukuka değil, toplumsal vicdana da aykırıdır.

Gelelim mağduriyet meselesine; biliyor ve kabul ediyoruz, esnaf şehrin can damarıdır. Üreten, satan, istihdam sağlayan, ekonomiyi ayakta tutandır. Mağdur edilmemesi gereken bir konuma sahiptir. Ancak halkın kullanım alanı olan kaldırım ve ara sokakları kapatması, yaya hakkını hiçe sayması hiçbir surette kendisine hak olmaz, olamaz. Esnafın kendisi ise kaldırım ve yol işgalini hak olarak görüyorsa evet, mağdur edilen birileri vardır denir ama bu kişi veya kişiler esnaf değil halkın ta kendisidir. Esnaf hak bilmez tavrına karşılık tüm uyarılara rağmen bulunması gereken alanın dışına çıkıyor ve halkın hakkının aranmasında kendisini mağdur olarak görüyorsa, bu mağduriyetten ziyade mağduriyet edebiyatı olur. Bilelim ki birkaç kişinin çıkarı için binlerce insanın mağdur edilmesi, en hafif tabirle bencilliktir.

Esnafın kamu alanını işgalinden dolayı kaldırımlar yerine yollarda yürümek zorunda kalan vatandaşı dinlediğimizde, neler söylediklerini aynen aktarmak istiyorum:
“Esnaf kaldırımları dükkânın uzantısıymış gibi kullanıyor. Biz de mecburen yolda yürüyoruz. ‘Acaba çocuğumu trafikteki araçlardan nasıl koruyabilirim, ya da gelen motosiklet bize çarpmadan nasıl yürüyebileceğiz?’ endişesini yaşıyoruz. Kaldırımda yürürken, neredeyse kaldırımın tamamını kaplayan dolap, stant, lokanta masa ve sandalyeleri vb. malzemeler yüzünden yürüyemiyoruz. Bu nedenle canımızı hiçe sayarak araçların hakkı olan yola atlamak zorunda kalıyoruz. Yolda araba çarpsa suçlusu kim olacak, onu bile bilemiyoruz. Kaldırımlar yayaların güvenli geçişi için varken, esnafın güvenli stant alanı hâline gelmiş durumda. İnsanın en temel hakkı olan güvende yaşama hakkı hiç kimse tarafından engellenmemelidir. Son zamanlarda belediyeler tarafından bu düzenin sağlanmaya başlaması mutluluk verici; inşallah devamı gelir.”

Van'da Kaldırıma Bırakılan Eşyalara El Konuldu (1)

Evet, bunlar vatandaşın dilinden.

Ve son olarak kamu düzenini sağlamakla görevli zabıta ekiplerini konuşalım istiyorum ki kendileri hakkında çok fazla konuşmak yerine, vatandaşın hakkını koruduğunuz, vatandaşın sesine ses verdiğiniz sürece emeğinize, yüreğinize sağlık diyoruz. Ne halk esnafın hakkına girsin, ne de esnaf halkın hakkını gasp etsin. Düzen kanunla sağlanır. Her vicdanın kanun olmasını beklersek nice vicdansız, zalimce kanun yazar.

Esnafın kâr hırsı, kamu hakkını gasp etme noktasına gelmişken; vatandaş arabaların arasında ezilme tehlikesiyle yürürken, birilerinin dükkânı önünde fazladan üç beş mal satabilmesi için insan hayatı riske atılıyorken belediyelerin sessiz kalması zaten kabul edilemezdi.

Van Kaldırım Işgali (6)-1

Devletin zabıtası uyarıyor, ceza kesiyor ama yine de aynı manzara devam ediyorsa burada açıkça halkın hakkı çiğneniyor, kamu düzeni hiçe sayılıyor demektir. Esnafın “ekmek teknem” diyerek mağduriyet edebiyatına sığınması da halkın can güvenliğinden değerli değildir. Dolayısıyla bu noktada yanlış esnaftadır. Zabıta görevini yapmış, kamu yararını korumuştur. Eğer şehir düzeni, bireysel keyiflere kurban edilirse yaşam alanlarımız kaosa sürüklenir.

O hâlde sormak gerekir: Kaldırımlar mallar için mi, yoksa insanlar için mi?

Cevap nettir: Kaldırımlar halkındır, esnafın vitrini değil.

Selam ve dua ile