Yazarımız Mustafa Öztünç, Van'daki işsizlik nedeniyle gurbete gidip inşaatlarda hayatını kaybeden gençleri ve ardında bıraktıklarını kaleme alarak yetkililere çağrıda bulundu.
Bir Genç Düşerken Hayalini Annesine Anlattı… Okuyunca Bırakamayacaksınız!
Annem, en çok da inşaattan düşerken özledim seni. Memleketimde geçen her saniyem gözümün önünden akıp geçiyor. Düşerken en çok kendi toprağıma sarılmak istiyorum. Sanki özlemim o kadar artıyor ki ölüm meleği ruhumu alıp sana ve toprağıma getiriyor. Koşturduğum sokaklara, çocukluğumun ağacına, senin dizinin dibine bırakacak gibi hissediyorum. Annem, ben düşerken insanlar bunu görüyor ya, aslında ben senin hayalinle düşüyorum. "Annem olsun da acısın her yanım, yeter ki onu yanımda hissedeyim," diyorum.
Annem bu defa bana sarılıp gözyaşlarını içine değil, bedenime akıtacak. Bunu hissedip ruhumla onu okşayacağım diyorum. Hep, "Annem," diyorum.
Biliyor musun annem, valizimi her elime aldığımda, senden bir daha ayrılmamak üzere dönmek istiyorum sana, memleketime, doğup büyüdüğüm topraklara. "Artık bu gurbet bizden alınsın," diyorum. Giderken dağlara bakıyorum. Yolların akışına dalıp "Gitme" deyişlerini duyuyorum. Sonra onlarla konuşmaya başlıyorum: "Geleceğim, gurbet bize yakışmıyor.’’ Diyorum. ‘‘Belki bir gün memleketime de sahip çıkacak birileri gelir de kopmayız birbirimizden," diye düşünüyorum.
Koskoca 8 milletvekilimiz, bir valimiz, 13 belediye başkanımız ve nice makam arabalı idarecilerimiz var.
Belki bir gün yeri göğü inletirler de bu memleketin insanı başka diyarlarda değil, kendi topraklarında;
Anneleriyle, eşleriyle, çocuklarıyla yaşamalı derler diye hayal ediyor ve yollara, dağlara anlatıyorum.
Ama biliyorum annem, bunlar sadece bizim hayallerimiz. Onların hayalleri bambaşka. Bu yüzden canımı da valizime koyup gitmek zorundayım.
Her geldiğimde, içimdeki direniş gücünü kullanıp memlekette kalmak istiyorum. Ama sadece 23 kişinin alınacağı bir işe, Van’dan 41.258 kişinin başvurduğunu öğrenince, ruhumun derinliklerine sesleniyorum: "Gitmezsen olmaz," diyorum.
Sonra, "Kalk, öğlen oldu," diyen babama; "Gurbetten yeni geldi yavrucak, biraz uyusun," diyen seni hatırlıyorum. Soframızdaki gülüşmeleri, "Yesene yavrum, yemeğin soğuyacak," deyişini, Yan yan bakıp gülüşünü… Daha yoldayken özlemeye başladığımı hissediyor, başımı dizine koyup, "Hiç gitmeseydim," diyorum. Ama annem, sadece demekle olmuyor. Ekmek lazım, aş lazım, ısınmak için para lazım. Para için emek lazım. Emeğin karşılığını almak için emek hırsızlarının olmaması lazım. Bunun için ahlak lazım, edep lazım. Allah ’tan utanmak, korkmak lazım. Allah’tan korkmayan, hak nedir bilmeyen için adaletle denetleyen yöneticiler lazım.
Anlayacağın, gözyaşlarını içine akıtan canım annem; Bize çok şey lazım.
Biliyor musun? Memleketimden her ayrıldığımda, "Bir sabah daha ellerinden öpebilecek miyim? Sana dönebilecek miyim?" diye merak ederdim. İşte bu defa dönemedim annem. Merakım da geçti artık. Demek ki, gurbetteyken hayallerimizle vedalaşacakmışız. Ben gittim annem, ama senden bir ricam var. Hani olur da sen yapamazsan, tüm anneler üstlensin bu ricamı: Yavrularını tabutlarda karşılamasınlar artık. İlimizin başında kimler varsa; Vekiller, yöneticiler… Onlara söyler misiniz? Başka annelerin kuzuları; Memleketlerinden, analarından, yavrularından, eşlerinden ayrı ölmesinler. Yiğitlerinin güle güle eve gelişini bekleyen annelerin karşısına tabutlar çıkmasın.
Onlara tavsiye vermek ya da yol göstermek bana düşmez. Ama içimden geçenleri, yapılabilecekleri size söyleyeyim; Siz de onlara iletin olur mu? Elleri ayakları öpülesi annem ve anneler…
Mesela:
- Van’da tarım ve hayvancılık modernleştirilse, köylümüz refaha kavuşsa…
- Van Gölü, Van Kalesi, Akdamar Adası, Muradiye Şelalesi ve nice güzelliklerimiz dört mevsim turizme kazandırılsa…
- Gençler için meslek liseleri ve mesleki eğitim merkezlerinde, bölgenin ihtiyaçlarına uygun kurslar açılsa, eğitim sonunda iş garantili programlar sunulsa…
- Organize Sanayi Bölgesi geliştirilip, yatırımcılara vergi indirimi, arsa ve enerji desteği sağlansa…
- Genç girişimcilere hibe programları açılsa, KOSGEB destekleri etkin kullanılsa…
- Van’da da fabrikalaşmanın olması için gerekli teşvikler sağlansa…
- İran’la sınır ticareti güçlendirilip, lojistik ve diğer sektörlerde yeni iş imkânları oluşturulsa…
- Otlu peynirimiz, balımız, kilimlerimiz markalaştırılıp e-ticarete taşınsa…
- Yeni üreticilere, halkla ilişkiler uzmanları tarafından dijital pazarlama eğitimi verilse…
Kısacası, yerel potansiyelimiz fark edilse; gençlere yatırım yapılsa… Gençlerimiz memleketlerinde sabah işine gidip, akşam sıcak ekmeğiyle evine dönse… Ailesiyle huzurlu bir hayat yaşasa, güzel olmaz mı?
Bunları siz anlatır mısınız anneler?
Belki bir annenin sesi, bizim çığlığımızdan daha çok yankılanır kulaklarında…
Ben gittim anne, ama gönlüm hep senin yanında kaldı.
Evet gerçekten de toplumumuzun çığlığı bu.
Hatta 23 kişilik personel alımına 41.258 başvuru olması, bu çığlığın ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.
Biz ses olduk ey vekiller, gelip giden mülki amirler ve tüm idareciler…
Siz nefes olur musunuz?
Selam ve dua ile