Hamd ve sena tüm yarattıklarını çiftler halinde yaratan Rabbimize mahsustur. Selat ve selam bir beşer olarak elçiliğini hakkıyla yerine getiren resul-i zîşan ve önceki peygamberlerin üzerine olsun.

Önceki yazılarımızda belirttiğimiz evliliğe engel durumlar ve eş seçiminde dikkat edilecek hususlar konumuza, bu yazımızda Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın örnekliğinden devam edeceğiz.
Hicretten beş yıl önce, risaletin sekizinci yılında dünyaya gelen Hz. Fatıma vahyin gölgesinde bir hanede yetişmiştir.

Hz. Fatıma 15 yaşına gelmiş, ahlak timsali bir kızdı. Birçok kişi, Peygamber (a.s)in kızıyla evlenmek istiyordu. Hem bu sayede peygamber (a.s)e akraba olmak isteği de vardı.
Hz Ali, Resulullah'tan kızını istediğinde, Peygamber efendimiz Hz. Fatıma'ya dönerek bu konudaki düşüncesini sordu ve Hz. Fatıma da susarak olumlu düşündüğünü ima etti.
Hz. Fatıma, görünürde kılıcından başka bir şeyi olmayan bir yiğitle evlendi ama aslında iyiliklerin efendisiyle ve güzelliklerin önderlerinden biriyle hayatını birleştirdi.
En güzel örnek.
Şüphesiz, evlilik her insanın hayatının en önemli konularından birisidir. Birçok kişinin evlendikten kısa bir süre sonra ayrıldığını veya büyük sorunlar yaşadığını görüyoruz. Aynı şekilde evlenmek istemeyen birçok gençle de karşılaşıyoruz.

Bunun en büyük sebeplerinden birisi de evlilik için uygun örneklerin bulunmamasıdır.
İslam'ın ilk ve en başarılı öğrencilerinden olan Hz. Ali'nin hayatına baktığımızda bu yüce şahsiyetin, hayatının her alanında olduğu gibi evlilik hayatında da çok güzel örnek olduğunu ve bu yüce şahsiyetten öğrenecek birçok eksikliğimiz olduğunu göreceğiz.

Bu çiftin beşer olarak elbette ki bizden bir farkları yoktur. Ancak iman ve salih amel ve aile hayatlarındaki güzel örneklikleri, onları diğer insanların birkaç adım önüne geçiriyor.

Hz. Ali ve Hz. Fatıma da diğer insanların yaşadığı sorunları yaşıyorlardı. Onlar da yemek için, giysi için, barınak için ve sıcak soğuktan etkilenmemek için birçok zorluğa katlanmak zorunda kalıyorlardı ama bütün bu zorlukları da Allah'a yaklaşmak için bir araç olarak kullanıyorlardı.

Hz. Fatıma'nın ev işlerini yaparken ellerinin su toplatıp yara olduğunu, Hz. Ali'nin ise işçi olarak hurma bağlarında çalıştığını biliyoruz.

Bunların hepsi hayat dersleridir. Bu yüce şahsiyetler Allah'ın yeryüzündeki en seçkin iki kulları olmalarına rağmen dünyanın zorluklarına sırtlarını dönmediler, tam aksine o zorlukları bir araç olarak kullandılar, vücutlarını, su toplamış ellerini ve yaralı sırtlarını Allah'a bir adım daha yaklaşmak için kullandılar.
Hz. Ali, Hz. Fatıma için çok güzel bir eş olmakla da kalmadı aynı zamanda çocukları için de seçkin bir baba oldu. Hz. Fatıma da aynı şekilde...

Eş olmak her ne kadar çok sorumluluk gerektiriyorsa da baba veya anne olmak daha ağır bir sorumluluktur. Hz. Ali ve Hz Fatıma'nın çocuklarına olan davranışları bu konunun hassasiyetini anlatmak için yeterlidir.
Eş seçimi.
Hz Ali evlenirken, kendisi gibi birisiyle evlendi. İlminde, takvasında, ahlakında ve aile asaletinde kendisine en yakın olan kişiyle hayatını birleştirdi.
Günümüzde gençlerimiz eş seçimi yaparken aradıkları özelliklerin büyük bir kısmı gözle görülen, hayat için pek faydası olmayan gelip geçici özelliklerdir.

Fiziki güzellik veya dünya malı, aile hayatının sağlığı açısından ve en önemlisi Allah'a kul olmak açısından ikinci veya üçüncü öneme sahipken, günümüzün gençleri için en önemli ölçü haline gelmiştir. Artık sadece güzel kızlar veya zengin beyler isteniyor. Artık gençlerimizin eşlerinde aradıkları en büyük özellik dünya zevklerine hitap eden özelliklerdir. Allah için yaşayan, dünyayı bir araç olarak gören ve zorlukları birer merdiven olarak kabul eden insanların sayısı çok az.
Bugün yaşadığımız bu sorunların bir sebebi de büyüklerimizin hayatından uzak kalmamızdır.
Düğün.
Hz Ali'nin düğün merasimi her ne kadar gözle görünür birçok süslemelerden, israf ve bol harcamalardan uzak olsa da sevgi ve muhabbet dolusu bir düğün merasimi idi. Genel bir davet verildi ve yemek hazırlığı yapıldı. Çok sayıda insanın katılmasına rağmen Resulullah'ın da bereketiyle herkes doyana kadar yemekten yedi, hatta yemeğin bir bölümü de fakir ailelere dağıtıldı. Damat ile geline de iki kişilik yemek ayrıldı.
Ortak hayat.

Hz. Ali ve Fatıma çok güzel bir evde ortak hayatlarını başlatamadılar. Sahip oldukları ev, çamurdan yapılmış sade bir odadan ibaretti. Bu evin tavanı hurma yaprakları ve kamışlarla kaplanmıştı.

Maddi olarak zengin değillerdi ama çok sade hayatlarına rağmen yürekleri aşkla doluydu. Yedikleri şey, arpa ekmeğinden başka bir şey değildi. İş bölümü yapmışlardı. Evin içindeki işlerle Hz. Fatıma, dışarıdaki işlerle ise Hz. Ali ilgileniyordu.

Gençlerimiz bu hayatı örnek alacak olurlarsa, hayatlarını güzellikle dolduran bir yola adım atmış ve sonsuz mutluluk yoluna girmiş olacaklardır.
'Evlilik' sevgi ve arkadaşlığın birlikteliği.

Bir erkek ve bir kadının sevgilerini paylaşmanın en güzel yolu evliliktir. Sevgi, zamanla artar ve eşlerin bağlılıklarını sıklaştırarak aile hayatının sıcak ve samimi bir şekil almasını sağlar. Sevgi göstermek ve sevgi görmek eşlere huzur vererek onların psikolojik dengelerinin korunmasına sebep oluyor.

Sevgi, insana hayat veriyor ve kalpleri güzelleştiriyor.
Hz. Ali ve Hz. Fatıma, sevgi göstermenin en güzel örnekleridirler. Temiz ve muhabbet dolusu bir hayat yaşadılar ve aynı şekilde Allah'a koştular. Allah'ın selamı onların üzerine olsun.
Ortak yönleri.

Tam anlamıyla her yönüyle eşit olan eşlerden bahsetmek mümkün değildir. Zira aynı ortamda ve aynı şartlarda büyüyen iki insanlarda bile kendine özgü düşünceler, ruh yapısı ve ahlak söz konusudur.

Bu nedenle tam anlamıyla eşit iki insandan bahsetmek yanlıştır. Ama evlenirken olabildiğince ortak yönleri çok olan kişiyle evlenmek, en doğru seçenektir. İnsanın bir ömür birlikte olacağı kişi, onunla ne kadar yakın olursa o kadar da sorunların az yaşanacağını söyleyebiliriz. Bunun tersi de doğrudur.
Resulullah ve iş paylaşımı.

Hz. Ali ve Hz. Fatıma evlendikten sonra Peygamber efendimiz, evin içindeki işleri Hz. Fatıma'ya, dışındaki işleri ise Hz Ali'ye verdi ve Hz. Fatıma işlerin bu şekilde bölünmesine çok sevinerek şöyle buyurdu: Resulullah'ın, beni dışarıda yabancı erkeklerle karşı karşıya getirecek olan işlerden uzak tutması ne güzel oldu. Bu iş bölümü fıtratın da grekliliğidir.
Yüce Rabbimiz bekar kardeşlerimize dünya ve ahirette saadete kavuşacakları eşler lutfetsin. Evli okurlarımıza da aile hayatlarında Saadet-i dareyn lutfetsin amin...