Evet benim de uzun zamandır merak ettiğim bir konuydu bu. Ama uzun süren araştırmalar, çok yönlü kıyaslamalar sonunda buldum cevabı. Tabi bir çok islami camia ve cemaat en güçlü, en istikrarlı yapı olarak kendilerini görürler. Bu olağan bir durum ve çok da eleştirilecek bir yönü yok. Ama bu bahsedeceğimiz cemaatin özelliklerini duyunca kendi camiamızın bu camia yanında ne kadar da yetersiz kaldığını göreceğiz.

Bu cemaat öyle özelliklere sahip olmalıydı ki Türkiye'nin her ilinde ve her ilçe hatta mahalle ve köylerinde müntesipleri bulunmalı. Bu cemaat sadece Doğu-Güneydoğuda, sadece istanbulun bir semtinde, sadece metropollerde veya sadece belli illerde değil, yurdun her köşesinde söz sahibi olmalı.

Bir çok televizyonları, onlarca radyosu, özel gazeteleri olmalı.
Bu cemaat öyle bir söz sahibi olmalı ki, bir çağrısıyla ülkede milyonları sokaklara dökebilmeli, onları doğru ve kontrollü bir şekilde kanalize edebilmeli. Yönetimde, eğitimde, ulaşımda velhasıl ülkenin ne sorunu varsa bir istişare ve sözle bu duruma müdahele edebilmeli. Hükumetleri dize getirebilmeli.

Bu cemaat sadece Türkiye sınırları içinde değil, ümmet coğrafyasının dört bir yanında şubeleri, STK'ları, eğitim kurumları, sohbet halkaları, asker ve silahlı gücü bulunmalı. Dünyanın herhangi bir yerinde müslümanların toprakları mı işgal edilmiş? Yurtlarından mı sürülmüş? Kanlarına mı girilmiş? Namuslarına el mi uzatılmış? Asla bu mümkün olamaz çünkü bu cemaat hiçbir şekilde buna müsaade etmez.

Evet, ne muteber bir cemaat değil mi? Şimdi düşünün, bu anlattıklarımız şu an yeryüzünde mevcut bir çok camianın idealindeki hedefler olmakla birlikte bu vasıfların ancak bir parçasına en çok bir kaç parçasına sahip cemaatler mevcut şu an.

Iyi de kardeşim, madem mevcut cemaatler bu vasıflardan en çok bir iki tanesine sahip peki kim bu güçlü cemaat ?
Cevabı Kur'an-ı azimuşşanda arayalım.
Bu cemaatin 'Haklarına asla tecavüz edilemez, çünkü hemen birlik olup karşı koyarlar ' (şura-39) dünyanın neresinde bir mazlumiyet ve haksızlık olsa hemen ümmet coğrafyasındaki tüm unsurları harekete geçirip müdahele ederler.

Bu cemaat, 'Allah yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi savaşmakta.' (saf-4) Yani aralarından su sızmamakta, küfre karşı perçinlenmiş duvar gibi sapasağlam durmakta.
Bu cemaat 'Birbirinin dostu ve yardımcısıdır, bunu yapmazlarsa yeryüzünde büyük bir fitne çıkacağını bilirler ' (Enfal-73)


Nasılki kafirler dünya menfaatleri için bile bir araya gelebiliyorlarsa bu cemaat de hak için bir araya gelmekte ve yardımlaşmaktadır.
Şimdi bu bu cemaatin kim olduğunu sanırım anladık artık. Bunca vasfı bünyesinde taşıyan yeryüzünde tek bir yapı var oda ÜMMET-İ MUHAMMED'tir.
Ümmet-i Muhammed, yeryüzündeki tüm müslümanlar ama'sız bir şeklide bir araya gelmeden bu cemaatin teşekkülü mümkün değildir.

Tüm ayrılıklara, mezhepsel ve taktiksel farklılıklara rağmen mesele ümmetin ortak sorunları olduğunda ümmet yekvücut hareket etmedikçe bu söz konusu cemaatin teşekkülü de mümkğü değildir.
'Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamet etmekte ve birbirlerini korumakta bir vücut gibidirler. Vücudun herhangi bir uzvu rahatsız olursa diğer uzuvlar da bu yüzden rahatsız olurlar. Uykusuzluk ve humma ile (yüksek ateş ile) onun için birbirlerini yardıma çağırırlar.' (Müslim, Buhari)

Müminler deniyor, falanca gurup veya cemaat denmiyor. İşte bu teşekkülü oluşturmadığımız zaman, şu durum oluşuyor;
'Bir gün gelecek (kafir) milletler sizin başınıza oburların yemek çanağına üşüştükleri gibi üşüşecekler. (Orada bulunanlar) dediler ki; O gün biz az olacağımız için mi böyle olacak ya Rasulallah? Rasulullah (sav) dedi ki; Hayır o gün siz çok olacaksınız, lakin siz selin üzerinde sürünüp giden çer çöp gibi olacaksınız.

Zira Allah heybetinizi (korkunuzu) düşmanlarınızın kalbinden çekip alacak ve sizin kalbinize 'vehen' yerleştirecek. Dedikler ki; Vehen nedir ya Rasullallah? Rasulullah (sav) dedi ki; Dünya sevgisi ve ölümü kerih görmek (ölüm korkusu). (Ebu Davud)
Bir gün bu cemaatin oluştuğunu görebilmek duasıyla... Zor, çok zor ama Allah'ın izniyle imkansız değil. Bizler yeter ki bunun teşekkülü için çalışalım, bu yapıya zarar verecek söylem ve eylemlerden uzak duralım. Selam ve dua ile...